İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye manzarası

Okay Gönensin

Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen ve büyük saldırı karşısında ertelenen “Osmanlı Ermenileri” başlıklı konferans konusunda söylenenler ve yazılanlar büyük bir “Türkiye manzarası m ortaya çıkarıyor.

AB diyoruz, ileri demokrasi diyoruz, en gelişmiş uygarlık standartları diyoruz ve böyle bir manzarayla karşılaşıyoruz.

Bu, ülkemizin gerçek insan manzarasıdır.

Kıraathane üslubu

Tribüne oynayanlar:

* Başlarında Adalet Bakanı var. İnsanları, daha fikirlerini açıklamadan, hatta bu kişilerin daha önce ne demiş olduklarını bilmeden, hapse atmakla tehdit eden Adalet Bakanımız, aldığı alkışla Ankara’nın tribüne en iyi oynayan siyasi kişisi oldu.

Görevi Adalet Bakanlığı, yani hukuk devletini ve demokrasiyi korumak kollamak, arızasız işlemesini sağlamak olan bir “Ankaralı”, “yetkim olsa hepsini içeri atardım” demeye getirebildi.

Ankara’da kıraathane üslubuyla siyaset yapmak, durumun esası olmaya devam ediyor ve bu siyasi türü halen çoğunlukta.

“Ne gerek var” diyenler:

* Onlara göre bu şekilde tarihi araştırma yapmak, fiilen her an ülkede kötü gelişmelere yol açabilir. Bu mantığa göre “Kürt diye bir şey yoktur” denildiği, “Kürt” kelimesini kullananların bile üzerine yüründüğü günler çok rahat günlerdi. Ve hep de öyle olmalıdır çünkü işler geliştikçe bu kişilerin vicdani ve fikri sorumlulukla hareket etmeleri gerekebilir. Bu durumda sıkıntıya düşerler. O zaman en iyisi kimse bir şey konuşmasın, tartışmasın, onlann da rahatı kaçmasın.

“Boşverin bu işleri, keyfinize bakın” diyen ve gerçek aydın sorumluluğu almak istemeyen ama iyi okumuş yazmış insanlarımızın sayısı da az değildir.

“Karşı görüştekiler çağrılsaydı” diyenler:

* Bunlar, bazıları konuşmacı listesine bile bakmamış olanlar. Ya da katılanların düşüncelerini bilmedikleri halde genel akıntıya uyarak böyle bir “tedbir” almaya ihtiyaç duyanlar. Bunu ileri sürmekle “objektif” tavır aldığına inananlar. Oysa listeye baksalar ve düşünseler, çağrılmamış olanların sadece “Ermeni sorunu yoktur, üstelik Ermeniler Türkleri daha çok öldürmüştür” şeklindeki o en kaba görüşü savunan devletten maaşlı memurlar olduğunu göreceklerdi.

Tabii bu türden bir “korunma ihtiyacı” ile değil, iyi niyetle farklı isimlerin de katılmasını isteyenler bu kesimin dışındadır. “Onlar da çağrılsaydı” diyerek küçük bir tedbir alanlar:

* “Ekonominin sorunları ve çözümleri” başlıklı bir toplantıya “Ekonominin hiçbir sorunu yoktur, her şey yolundadır” görüşünde olanların çağrılmasının anlamını düşünmeden bu “cinliği” yaptılar.

“Ben tarafsızım” görüntüsüyle kendini “güvence” altına almaya özen gösterenler de toplumumuzun önemli bir unsurudur. “Ben, bana daha önce söylenenle yetinirim” diye bağıranlar:

Lisede takılıp kalmak

* Bu tür, lise kitaplarından aklında kalan bilgi kırıntılarıyla büyük meseleleri çözmeye eğilimlidir. Okuyan ve düşünen insanlardan hoşlanmaz. İlk öğrendiği bilgi kırıntısıyla yetinir. Genellikle kahvehanelerde “en bilmiş” havasıyla nutuk atar, sıkıştığı zaman da hemen “Büyük Türk milleti” edebiyatına başvurur.

Bunlar, ülkemizin cahil, bir şey öğrenmek istemeyen kesimidir ve kendisine ilk söylenenle yetinirler, çünkü daha fazlasını anlama imkânından yoksundurlar. Aslında en zararsız kesim budur.

Aydın düşmanları:

* Bunların çoğu da aslında kendine aydın diyenlerdir. Ama kendilerinden başka kimsenin konuşmasına, fikir üretmesine tahammülleri olmadığı gibi her şeyi sadece kendilerinin bildiğine şiddetle inanırlar. Bilime, düşünce özgürlüğüne gerçekten inananlar:

* Onların azınlık olduğu bellidir. Ama onlar yine daha ileri, daha gelişmiş bir Türkiye için düşünecek, yazacaklardır.

Ve YÖK:

Üniversiteyi askeri düzene sokmak için kurulmuş bir kurumun demokrasi, düşünce özgürlüğü gibi konularda tarafsız olması beklenemezdi. YÖK de kuruluş ruhuna uygun olarak tavır aldı.

Bu olay YÖK’ün işlev ve varlık nedenini bir kez daha gösterdi.

Bu da manzaranın “kurumsal” yanı.

Bu manzara üzerine düşünmemiz gerekiyor. Ama gerçekten düşünmemiz ve bu manzarayla Türkiye’yi nasıl bir geleceğin beklediğini hayal etmemiz.

Yorumlar kapatıldı.