İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İşimiz zor

M.Ali Birand

Kafaların değişmesi çok zor. Çok uzun sürecek bir alışma döneminden geçeceğiz. Yasaları değiştirmek yetmiyor. Değiştirdiğiniz yasaları hayata geçiremediniz mi, hiçbir yere varamıyorsunuz. Bürokrasi direnince, yargı farklı yorumlayınca, tutumlar değişmeyince, olduğunuz yerde sayıyorsunuz.

İşte bunun örnekleri…

En pırıltılı bakanlardan biri sayılan Adalet Bakanı dahi çıkıp, Ermeni konusunda farklı görüş ortaya atmak isteyenleri “arkadan hançerlemekle” suçlayabiliyor. Sonra da, “Ben kişisel görüşümü açıkladım… Ayrıca Devlet Üniversitesinde böyle bir toplantı yapılmamalı” diyor.

Çok kişiden beklenirdi de, doğrusu Cemil Çiçek’ten alışkın olmadığımız bir yaklaşım. O zaman da hayal kırıklığına uğruyorsunuz.

Tam o anda Eğitim –Sen’in kapatılma kararı çıkıyor.

Eğitim-Sen “Bireyler anadillerinde öğrenim görebilmeli ve kültürlerini geliştirmelidir” maddesini tüzüğüne koyduğu için kapatılıyor.

Yerel mahkeme, Kopenhag Kriterlerine uyum yasaları çerçevesinde savcıların açtıkları davayı reddediyor, ancak Kurultay, yerel mahkeme gibi yorumlamıyor. Dar anlamıyla yorumluyor ve bunu “Türkiye’yi bölmek” çerçevesine sokuyor. Uyum yasalarındaki “Günlük hayatta kullanılan farklı dil ve lehçelerin eğitimine” olanak sağlayan yeni değişiklikleri hiçbir şekilde dikkate almıyor.

Bu katı tutumu yerel bir mahkeme izlese, belki anlayışla karşılayabilirsiniz. Ancak Kurultay’ın tutumunu anlamak çok güç.

Aslında bütün bunlar işimizi zorlaştırmaktan başka birşeye de yaramıyor.

Göreceksiniz, Eğitim-Sen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuracak ve bu kararın Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin “ifade özgürlüğü maddesinin ihlali” olduğunu belirtecek. Büyük olasılıkla da kazanacak. Türkiye yine dış baskıyla, yasalarını bir kez daha değiştirecek. Avrupa Komisyonu, Ankara’nın kapısını çalacak.

Ermeni konusunda da, Ankara gereksiz şekilde eleştirilecek. Bu sorunun tartışılmasına dahi izin verilmeyen ülke olarak nitelendirilecek.

İşte bir başka örnek daha.

Muğla Milas’ta Anadolu lisesinde düzenlenen şiir dinlentisinde, 17 yaşındaki bir öğrenci Nazım Hikmet’in “Vatan haini” adlı şiirini okuduğu için, daha toplantı sürerken Kaymakam Hulusi Doğan’ın talimatıyla tutuklanıp savcılığa sevkediliyor.

Kafayı görüyorsunuz değil mi?

Ne gerek var bunlara?

Gerek yok, ancak kafalar değişmedikçe, bu tip engellerle hep karşılaşacağız.

***

YARIN DANANIN KUYRUĞU KOPACAK

Yarın dananın kuyruğu kopuyor.

Aylardan beri tartışılan Avrupa Anayasası oylanacak. Son verilere bakılacak olursa, HAYIR’lar hala önde gidiyor.

Fransanın HAYIR’ı herşeyden önce Avrupayı rahatsız edecek. Eski Anayasa uygulamada kalacağından dolayı, günlük çalışmalarda herhangi aksama olmayacak. Ancak, Anayasanın Fransa’da reddedilmesi, ardından Hollanda’daki HAYIR’ları da tahrik edecektir. Bunlara bir de gelecek yıl İngiltere eklenirse, Anayasanın yaşaması imkansızlaşacak ve yıllar sürecek bir yeni Anayasa tartışması başlayacak.

Bu durum Avrupayı gerekecek ve “Nasıl bir Avrupa?” tartışmalarını daha da yaygınlaştıracak.

Bu aşamada bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim:

AB’nin nihai senedine göre, bir veya birkaç ülkenin red oyu vermesi, Anayasa taslağının otomatik olarak iptali anlamına gelmiyor. Nihai senedin 30 nolu deklarasyonuna bakılacak olursa, bir veya birkaç ülkenin reddi durumunda, konunun Devlet ve Hükümet Başkanları doruğunda ele alınması gerekiyor. Yine de bilmemizde yarar var ki, halkının reddettiği bir Anayasayı hiçbir Konsey zorla kabul ettirmez.

Peki böyle bir olasılık Türkiye’yi nasıl etkiler ?

Anayasa sıkı bir federal Avrupa yaratmayı amaçlıyordu. Hatta, EVET taraftarları bile “Eğer Türkiye’nin katılmasını istemiyorsanız, bu Anayasayı kabul edin” konuşmaları yapıyorlardı. Yeni Anayasa sıkı bir ceket diktiği için, Türkiye’nin çok zorlanacağı ileri sürülüyordu.

Anlayacağınız, Pazar akşamı çıkacak sonuçtan dolayı paniğe kapılmamak gerekir. 3 Ekim’de müzakerelerin başlaması tehlikeye girmeyeceği açıktır. Sorunların ne yönde gelişeceğini ancak önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Varsayımlar ve olasılıklara dayanarak, şimdiden karalar basmayalım.

Biraz sabır…Önümüzü görelim, ardından kararımızı verelim.

Yorumlar kapatıldı.