İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Atatürk bunu yapardı

Emin ÇÖLAŞAN

ENTEL takımı bir araya gelip devletin Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Ermenilere soykırım yaptık’ masalını işleyen konferans düzenlemeye kalkıştı. Sadece kendilerini çağırdılar! Onlar çalacak, onlar oynayacak ve Ermeni tezlerine destek verilecekti. Aralarına ‘farklı ses’ alınmayacaktı!

Kamuoyundan gelen yoğun tepki nedeniyle konferansı iptal ettiler. Şimdi bu gelişmeler sonrasında birileri ahkám kesiyor: ‘Efendim Atatürk olsaydı bu toplantıyı yaptırırdı.’

Nah yaptırırdı!

Birkaç gündür eski Dışişleri Bakanı rahmetli Feridun Cemal Erkin’in anılarından oluşan üç ciltlik kitabını okuyorum. ‘Dışişlerinde 34 Yıl’ (Türk Tarih Kurumu Yayını, l987). Erkin 1934 yılında Berlin’de genç bir diplomat. Türkiye’de Atatürk, Almanya’da Hitler dönemi. Şimdi kitabın 38. sayfasından aynen izleyelim:

‘O sıralarda Werfel isimli bir Çek yazarın ‘Musa Dağında 40 Gün’ başlığı altında Ermeni olaylarını (soykırım masalını) hikaye eden bir eser yayınladığı duyuldu. Bakanlıktan aldığım bir telgrafta bu kitabın (Almanya’da) satışının yasaklanması ve toplatılmasının sağlanması isteniyordu. Dışişleri’nde Genel Müdür Dieckhof’a giderek bu yolda girişimde bulundum. Dışişleri’nin isteğimiz doğrultusunda harekete geçme vaadiyle birlikte, bu işlerden doğrudan doğruya yetkili Propaganda Bakanı Göbels nezdinde müracaatımın uygun olacağı önerisini aldım. Randevu ile Propaganda Bakanı’na gittim. Bu zat olağanüstü zeka sahibi, söz üstadı bir politikacı idi.

Beni dinledi ve derhal gereğini yapacağını vaat etti. Üç gün sonra söz konusu kitabın bütün Almanya’da toplattırıldığı Büyükelçiliğe bildirildi. Tekrar giderek Bakan’a teşekkür ettim. Bakan şu cevabı verdi:

‘Türkiye ile dostluğumuza en ufak bir gölge düşmemesine o kadar özenliyiz ki, bu hususta her şeyi yapmaya hazırız.’’

İşte size Atatürk Türkiyesi’nin ağırlığı… Ve işte size günümüzde yabancı ülkelerin kucağına düşmüş, saygınlığını yitirmiş, Ermeni soykırımı, Kürtçülük, PKK gibi sorunlarla pehlivan sarmasına alınmış, üstelik bir de içimizdeki ihanet çemberi ile boğuşan, acınacak durumdaki Türkiye’nin durumu! Kararı siz verin.

***

‘Türkler Ermeni soykırımı yaptı’ demeye hazırlanan ‘entel’ kesim şimdi acı acı feryat ediyor. Kendilerini ihanetle suçlayan Adalet Bakanı Cemil Çiçek en baştaki hedefleri. Bağırıyorlar: ‘Nerede kaldı fikir ve ifade özgürlüğümüz…’

Onlara desteği bizim anlı şanlı Meclis Başkanı Bay Bülent Arınç Washington’dan gönderdi, Çiçek’e kendince yanıt verdi:

‘Farklı görüşler ifade özgürlüğü içinde doğaldır. İfade özgürlüğü bazen herkesi şok edecek sözlere de izin vermektir.’

Kafadan konuşmasın. Şimdi kendisine soralım: Bir süre sonra herhangi bir üniversitemizde veya başka bir yerde birileri örgütlenip ‘Abdullah Öcalan ulusal kahramandır… PKK kutsal örgütümüzdür… Bağımsız Kürdistan… PKK’lı şehitlerimizi anma günü’ toplantıları yapmaya kalkışırsa ne diyeceğiz? Bunu da Bay Arınç’ın istekleri doğrultusunda ‘fikir ve ifade özgürlüğü’ olarak mı göreceğiz?

Enteller dün yine bağırıyordu: ‘Bu Ermeni toplantısını er geç yapacağız.’

Yapsınlar! Ama sadece kendilerine açık, kendin pişir kendin ye yöntemiyle değil, halka açık yapsınlar. O toplantıya hem kendileri tam kadro katılsın, hem de izlemek isteyen bütün vatandaşlarımız.

Orası büyük bir kongre salonu olur, başka bir yer olur, hiç fark etmez! Hep birlikte gelip soykırım yaptığımıza (!) ilişkin tezlerini orada kitlelerin önünde açıklasınlar… Ve mümkünse kanıtlasınlar.

Gerçi bunu yapmaları biraz yürek ister ama ne bileyim, belki de çok alkış alırlar! Haydi, hodri meydan.

Bu işler öyle pek çok kalesini ele geçirmeyi başardıkları entel medyanın ardına sığınarak, kapalı kapılar ardında atraksiyon yaparak olmaz.

O arkadaşları toplumun karşısında haykırırken görmek gerekir!

Ne tuhaf, üniversitede Ermeni konferansı düzenliyorlar, ‘bilimsel’ diyorlar, içlerine karşıt görüş almıyorlar.

Tek yanlı, sansürlü.

Bu nasıl bilim adamlığı, nasıl bilimsellik? Bazıları Ermenistan’da doyurulup henüz dönmüş, bazılarının ABD’deki Ermeni diasporasından maaşlı olduğu iddia ediliyor, bazıları Almanya’da yaşıyor ve Ermeni borazanlığını oradan yapıyor.

‘Ermeni soykırımı yoktur’ demeyi yasaklayan, diyenleri tutuklamaya kalkışan İsviçre, Fransa gibi ülkelere niçin söz söyleyemiyorlar? Ama burada kağıttan kalkanların ardına sığınmışlar, borularını sadece Türkiye’de öttürmeye çalışıyorlar… Çünkü medyanın önemli bölümünü onların ve yandaşlarının elinde.

Yavuz hırsızlar ev sahibini bastırmaya çalışıyor. Hikaye bu kadar basit.

Yorumlar kapatıldı.