İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Atak değil batak

Yağmur Atsız

YÜCE

Meclis’in “15 ülkeyle ilgili Soykırım Kararı”

na ıttılâ kesbedince ilk aklıma gelen, o harikulade Roma sözü oldu: “Quos Iupiter perdere vult, dementat prius.”

(Jüpiter mahvetmek istediğinin önce aklını alır.)… Buna göre değerli büyüklerimiz, parlamentoları tarafından Türkiye’nin 1915’de Ermeniler’e karşı “Soykırım Cürmü”

işlediğine karar verilen onbeş ülkenin tarihlerini inceleyecek ve bunlar arasında da aynı cürmü işleyenler varsa kaşlarını çatarak “Tencere dibin kara, seninki benden kara…”

şeklinde söylendikden sonra “Efendi, sen önce kendine bak!”

uyarısında bulunacakmış.

Bunun adı da “atak”



Gerçi aranızda hanım olmamasına özel itina gösteriyorsunuz ama yine de “Hanımlar, Beyler, bunun adı ATAK değil BATAK, BATAK!!!”



“İnceleme”

işlemine başlamadan önce herhalde Faik Rüşdü Onat’ın “Ortaokullar İçin Coğrafya Atlası”

adlı eserinden birer tane edinip o onbeş ülkenin yerlerini tesbit edecek ve müteakıben Emin Oktay’ın “Lise Son Sınıflar İçin Tarih”

kitabını karıştırarak sözkonusu ülkelerin cemaziyülevvelini tabak gibi ortaya çıkaracaklar… Şâyet soykırım rezilliğine bulaşdılarsa yandılar… Çünki boru değil, TBMM haklarında “kınama kararı”

alıyor… Artık ömürleri billah bir daha insan içine çıkamazlar suret-i kat’iyyede!!!

Şaka bir yana, milletvekillerimiz arasında ne kadar üstün yetenekli ve kıymetli insanlar olduğunu bilmez değilim. Fakat “karar”

alındığına göre ortada bir çoğunluk bulunduğu da kesin. Benim bahsetdiğim altın beyinler birer “münferid vak’a”

olarak kaldıkça bu tür -en hafif tabiriyle- “tuhaf”

kararların, şimdiye kadar olduğu gibi bundan böyle çıkacağı da kesin!..
Şimdi isterseniz geliniz beraberce bunun ne anlama geldiğini ele alalım:

Madde Bir-

Türkiye şimdiye kadar “Soykırım kararı”

çıkaran ülkelere karşı mütemadiyen bu cins olayları parlamentoların değil ancak uzmanların, yâni tarihçilerin etc. birer hükme bağlayabileceğini ileri sürüyordu. Şimdi TBMM de aynı yola başvurunca kendiyle tenakuza düşmüş, kendi kendini “yalanlamış”

olmuyor mu?

Madde İki-

Sözkonusu onbeş ülkenin hangileri olduğunu bilmiyorum. Fransa’yı biliyorum. Galiba son zamanlarda Polonya da böyle bir karar aldı. Herhalde başka AB üyesi devletler de vardır. Şimdi Türkiye bunlarla tam üyelik müzakereleri başlarken bu tür bir itişmeye girmekle kendi bindiği dalı kesmiş olmayacak mı?

Madde Üç-

Kaldı ki mevzu-u bahs ülkelerin geçmişlerindeki soykırım veya katl-i âm suçlarını işlediklerini “ortaya”

çıkarmak için Türk parlamenterlerin “Zehir Hafiyelik”

etmesine hiç gerek yok. Çünki yapdılarsa onlar bunu zaten onyıllardır bizzat itiraf ediyorlar. Mesela Fransa Cezayir’de, Madagaskar’da, Hind-i Çini’de ve Siyahi Afrika’nın bir dizi başka ülkesinde işlediği zulümleri inkâr ediyor değil ki… Bu konulara dair düzinelerce bilimsel eser, roman ve film var… Fransa’nın Türkiye’den talebi, Türkiye’nin de aynı şekilde davranması. Oysa Türkiye bunu reddediyor. Arada esasa ilişkin bir fark var. Yine Polonya Yahudiler’e karşı Hitler Almanyası’yla âdice bir işbirliğine girdiğini, İtalya mesela Habeşistan’da soykırım cürmü işlediğini inkâr ediyor da değil…

Fakat Türkiye’de, yanlış bile olsa, böyle bir teşebbüsde bulunanın başına neler geleceği bilinmiyor mu?

Madde Dört-

Utanarak söylüyorum. Fakat TBMM gerek 1960-83 arası askeri dikta rejimlerine karşı el-pençe divan durması ve gerekse ondan sonraki bazı “vukuatı”

dolayısıyla gerçek demokratik ülkelerde itibarı pek de yüksek olmayan bir parlamento. Şimdi böyle bir kuruluşun Avrupa parlamentolarına fazilet dersi vermesinin nasıl değerlendirileceği iyi hesablandı mı? Lütfen “haber”

e kızıp “haberci”

nin kellesini uçurmaya kalkmayın! Ben sadece durumu iletiyorum.

Madde Beş-

Ermeni iddialarına karşı en iyi tedbir, enternasyonal ve tam anlamıyla bağımsız bir uzmanlar komisyonunun faaliyete geçerek neticeten, Türkiye’nin de benimseyeceğini peşine ilan edeceği bir rapor hazırlamasıdır. Nitekim Türkiye bu yolda ciddi adımlar atmağa başlar başlamaz Ermeni tarafı kaçmağa başlamışdır.

Doğru yol budur!

Sıkı yönetim dönemi jandarma başçavuşluğuna yahut tek parti devri kaymakamlığına hiç lüzum yok!

Yorumlar kapatıldı.