İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Koçaryan soykırımla işgali perdeliyor

Erhan Başyurt

Neden bilmiyorum, Türkiye’de Ermenistan Kapısı’nı açmak bir ‘karasevda’ haline geldi. En son Erdoğan hükümeti bu ‘sevda’ya kapıldı. Ermenistan tarafında hiçbir şart değişmezken, Ankara diplomatik ilişkileri kurma ve sınır kapısını açmayı gündeme getirdi.

Ancak Ermenistan Devlet Başkanı Robert Koçaryan, Varşova’daki Avrupa Konseyi Zirvesi’nde diyalog ve çözüm arayışında olmadıklarını bir kez daha gösterdi. Koçaryan, 46 Avrupa ülkesinin en üst düzey temsilcisine ‘1915 olaylarının soykırımı olarak kabul edilmesinin ana politikaları’ olduğunu tekrarladı. Başbakan R. Tayyip Erdoğan ile Koçaryan’ın bu zirvede bir araya gelmeleri beklentisi hakimken, açıklama Türk tarafında soğuk duş etkisi yaptı.

Koçaryan, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesi Ermenilerinin silahlı mücadele yürüten isyancı liderlerinden biriyken, etkili ‘Karabağ klanı’ sayesinde Ermenistan’ın devlet başkanı olmayı başardı. En büyük destekçisi Taşnak Partisi olan Koçaryan, ülkede demokratik yapıyı yok etmiş durumda. Koçaryan’ı ayakta tutan Ermenistan halkının desteği değil, ‘Büyük Ermenistan’ hayali peşindeki diaspora Ermenilerinin sağladığı maddi ve politik destek. Koçaryan, soykırımı iddiasından vazgeçmesi halinde, ‘Türk düşmanlığı’ üzerine kurgulu Ermeni diasporası desteğini yitirecektir. Bu şartlar altında Koçaryan’ın soykırımı iddiasından vazgeçip, işgal altında tuttuğu Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sinden çekilmesini beklemek saflık olur.

Tabii ki, Koçaryan’ın soykırımı ısrarının tek sebebi bu değil. Dikkat edilirse, soykırımı kampanyaları 1990 sonrasında şiddetlendi. Soğuk Savaş’ın sona ermesinin, Türkiye’ye uluslararası baskıyı kolaylaştırması bunda önemli rol oynadı. Ama asıl sebep, soykırımı çığırtkanlığının Ermenilerin Azerbaycan işgalini ve katliamlarını perdeliyor olması. Mağdur, mazlum rolüne bürünüp, Avrupa ve Amerikan parlamentolarında sürekli soykırımını gündeme getiren Ermeniler, böylece Karabağ katliamlarını ve Azerbaycan işgalini perdeliyor. 413 bin Ermeni’nin Osmanlı topraklarında tehcirini ‘soykırımı’ olarak niteliyor, ama 800 bin Azeri’yi topraklarından sürmeyi ve Hocalı başta, etnik temizlik yapmalarını bir hak gibi gösteriyorlar.

Koçaryan’ın, Avrupa Konseyi’nde yaptığı konuşma bu açıdan da çok düşündürücü. Avrupa Konseyi Parlamenterler Assamblesi, 25 Ocak 2005’te yani 4 ay kadar önce Ermenistan’ı Azerbaycan topraklarını işgal eden ülke olarak kabul edip, barışçı yollardan çekilmesi için kapsamlı bir rapor kabul etti. Birleşmiş Milletler’in 4 ayrı kararını, AGİT’in çözüm projelerini tıkayan işgalin mimarı Koçaryan, şimdi Avrupa Konseyi’nde soykırımını gündeme getirerek ‘mağduru’ oynuyor. Böylece, uluslararası toplumun ve Avrupa Konseyi’nin sorunun çözümü için aktif bir rol üstlenmesini engelliyor.

Türkiye, bu aşamada Koçaryan ile anladığı dilden konuşmalı. Yani, Ermenistan’ı uluslararası platformlarda sıkıştırıp, işgali sona erdirmesini ve komşuları ile barışçıl ilişkiler kurmasını sağlayacak girişimlerde bulunmalı. İslam Konferansı Teşkilatı, rahatlıkla Karabağ sorununu gündeme taşıyabilir. Avrupa Konseyi, AGİT, BM ve NATO’daki tüm imkanlarını devreye sokmalı Türkiye. Bu politikanın sadece Türkiye’nin gayreti ile başarıya ulaşması tabii ki mümkün değil. Türkiye ve Azerbaycan, bu aşamada çok yakın bir diyalog ve işbirliği mekanizması oluşturmalı. Lobi imkanlarını aynı noktaya yönlendirmeli. Dost ülkelerin de desteği kazanılarak, Ermenistan uluslararası baskı altına alınmalı.

O zaman soykırımı iddiaları bu şekilde gündemi işgal etmeyeceği gibi, Ermenistan baskıdan kurtulmanın çaresi olarak Türkiye’ye yaklaşmanın yollarını arayacaktır. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde asıl faydayı Ermenistan elde edecektir, o halde kapıları açmak ve köprüleri kurmak ‘karasevda’sı da onların olmalıdır.

Yorumlar kapatıldı.