İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tarihle yüzleşmek (4)

Gündüz Aktan

Tarihle yüzleşmek ve mağdurlardan özür dilemek günümüzün modası. Bu iş Yahudi soykırımı dolayısıyla Almanya ve bazı Avrupa ülkeleri tarafından yapıldı. Şimdi Ermeniler ve onları destekleyen Batılı ülkeler
bizim de aynı şeyi yapmamızı istiyor.

Siyasi çıkar hesapları bir yana bırakılırsa, tarihle yüzleşmenin ve sorumluluğu kabul ederek özür dilemenin soykırım kurbanları açısından psikolojik bir ihtiyaç olduğu söylenebilir.

İnsanların başlarına gelen faciaların en büyük insanlık acısı olduğuna inanması bir tür bencillik. Bu bağlamda Ermeniler acılarını paylaşmamız için, acıya koydukları soykırım ismini kabul etmemizi bekliyorlar. Oysa olayların soykırım olup olmaması, kişilerin ve grupların acılarının büyüklüğüyle ilişkisiz.

Holokost’ta olduğu gibi Yahudilerin Almanlara hiçbir zarar vermemeleri, hatta kendilerini bile savunmamaları, onları mutlak masum yaptığından tek taraflı özür belki kolay. Buna karşılık siyasi amaçlı mücadelede kaybeden, dolayısıyla daha fazla acı çektiği varsayılan taraf da karşı tarafa acı çektirdiğinden, asimetrik de olsa, acıların paylaşılması gerekiyor. Ermeniler bundan kaçıyor.

Kusurlu fiilinden dolayı sorumluluğunu itiraf ve kurbanından özür dileme kişiler için anlamı olan bir davranış. Aynı şeyi geçmiş tarihi olaylardan dolayı toplumların yapması sanıldığı kadar anlamlı değil. Olayların vukuundan 90 yıl yani en az üç kuşak geçtikten sonra itiraf ve özür, ancak toplumların zamanla kayıtlı olmayan kolektif bir devamlılığa sahip olduğu varsayımına dayanabilir. Bu ise gerçekçi değil.

Kendisini kurban yerine koyan toplum, atalarından genç kuşaklara aktarılan hafızayla acılarını ‘biliyor’. Oysa ‘nakli hafıza’ olayların abartılmasına ve kendi kusurlarının unutulmasına yol açıyor.

Buna karşılık bizim gibi geleceğe dönük toplumlar ise kendilerine yapılan mezalimi unutmak eğilimindeler. Bu da olayların yarattığı acıları hissetmekte eşitsiz bir durum yaratıyor. O zaman itiraf ve özür olayların tarihi gerçekçilikten daha da uzaklaşmasına neden olabilir.

AB toplumları, Holokost’ta sorumluluğu kabul etmenin ve özür dilemenin bu olayların bir daha tekrarlanmamasını sağlamakta etkili olacağına inanıyor. Bu da pek gerçekçi değil.

Holokost’a yol açan siyasi kültürün köklerinde en az 1000 yıllık bir antisemitizm akımı yatıyor. Olayların tekerrürünün önlenmesi, çok derin bir kültür analizi sonucunda bir tür katarsis yapılmasını yani hastalıklı bölümün kültürün içinden çıkarılıp atılmasını gerektiriyor. Oysa
böyle bir bilimsel çalışma yapılmıyor. Bu son derece köklü akımın bir itiraf ve özürle ortadan kalkacağı umuluyor. Bu da gerçekçi değil.

İtiraf eden ve özür dileyen toplumlar, kendi suçlarından kurtuldukları kanısıyla, aynı suçun başkaları tarafından işlendiğini ileri sürmeye başlıyor. Bu, aslında, antisemitizmle Yahudilere yaptıkları projeksiyonun yeni hedeflere, bu arada Türklere ve Türkiye’ye yöneltilmesi demek.

Almanya dahil birçok toplumda antisemitizm ve ırkçılığın yükselmesi bir rastlantı mı? Polonya gibi artık Yahudi kalmayan toplumlarda dahi antisemitizmin bulunmasıyla, parlamentoda Ermeni soykırımının kabul edilmesi tamamen ilişkisiz mi? Yani eski hastalık şekil değiştirerek
ve yoğunluğundan kaybederek devam ediyor.

Soykırımı bilmeyen, öğrenmekte de acele etmeyen bizim eski sol yeni liberal aydınlar bu projeksiyonları gerçek diye kolayca kabulleniyor ve sözleşmenin 2. maddesine göre Ermenilere soykırım yaptığımızı itiraf edip özür dilemememizi istiyor. Bu yanlış.

Onların bu tutumu Hıristiyan Avrupa’nın yansıttığı her türlü suçu kolayca kabul eden Yahudi Haskala aydınlarına benziyor. Halbuki bu Yahudilerin kimliklerini savunamamaları, soykırıma uğramalarında büyük rol oynadı.

Bizim de itilip kakılmamıza yol açıyor.

Bu ‘aydınlar’ bu devletin elinde ağır bir travma yaşadılar. Bu nedenle devletin kurucusu Atatürk’e ve onun içinden çıktığını düşündükleri İttihat ve Terakki’ye karşılar. İttihatçıların yaptığına inandıkları soykırım kurbanı Ermenilerle özdeşleşiyorlar.

Böylece Yahudilerden sonra en çok soykırıma uğrayan kendi milletlerini soykırımcı görüyorlar.

Bu oyun ne zaman bitecek?

Yorumlar kapatıldı.