İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Aydaki Canavar I & II

I

Başbakan Tayyip Erdoğan, Ermenistan Devlet Başkanı Koçaryan’la Varşova’da buluştuğu takdirde ona “Ya tarihçiler ve hükümetler arası iki ayrı komisyon kurulmasını, bu komisyonların çalışmaları paralel yürütmesini veya tek bir komisyonda hem tarihçi hem de hükümet yetkililerinin bulunmasını” teklif edeceği netlik kazanmış.

Bugüne kadar “ortak komisyon” teklifine yanaşmayan, kendi soykırım iddialarına tek gerçek olarak bakan ve “Biz tarihi incelemek istemiyoruz, siyasi çözüm istiyoruz” diyen Ermenistan’ın, Erdoğan bu teklifi yaptıktan sonra fikir değiştirmesi zor görünüyor. Ama en azından, yıllardır soykırım iddiasını “tabu” gördüğü, arşivlerini açmadığı tekrarlanıp duran, dünyanın da sürekli tek taraflı hikâyeler dinlediği bir konuda Türkiye’nin rahatça ortaya çıkması ve “Buyrun tarihi birlikte inceleyelim” demesi yapılması gereken en doğru girişimdir…

Kabul edildiği takdirde kurulacak komisyona “gönderilecek tarihçilerin seçimi” de dikkatle yapılmalı. Zira bazı tarihçilerimiz Avrupa’daki Ermeniler tarafından “Ermenilerin tezini savunmadaki başarılan” nedeniyle teşekkür alıyorlar. Oraya gireceklerin ‘Türkiye’nin tezini doğru savunacaklardan seçilmesi lâzım. Bazılarının zannettiği gibi özgür tarihçi mutlaka “karşı tarafın tezini onlardan daha iyi savunan tarihçi” anlamına gelmiyor. Tarihin bu olaylarla ilgili bölümünde uzman, belgelerin tümünü incelemiş ve sonuca böyle varmış bilim adamlarının girmesi gerekiyor.

Orada da Türk tarafının kendi içinde anlaşmazlığa düşeceği bir görüntü olmamalı. TV’lerde izlediğimiz gibi konuyu bildiğini iddia eden tarihçiler bile birçok şeyi yanlış biliyorlar veya sorulduğunda açıklayamıyorlar.

Öte yanda, Amerika’dan Yüksel Oktay’ın bildirdiğine göre New York’ta Century Centre Theatre’da 27 Nisan’da soykırım iddiasını “gerçek” olarak anlatan, konusu Amerikalı bir Ermeni erkek ile Türkiye’de bir Ermeni kızın aşkı olan bir oyun başlamış…

(İzlemeye devam edin… Yarın: “Aydaki Canavar” nedir?)

(Kısaltıldı)

II

Dün, yazımın birinci kısmında New York’ta (off Broadway) Century Centre Theatre’da 27 Nisan’da başlayan ve Ermeni soykırım iddiasını “diaspora gözüyle” anlatan oyundan söz etmiştim.

Her zaman bir aşk hikâyesi ile anlatılacak tarihî olayların çok etkili olduğunu, 1915 öncesi ve sonrasındaki olayların da yapılacak böyle bir film veya tiyatro oyunuyla doğru şekilde anlatılabileceğini düşünmüş, bunu sık sık diplomat tanıdıklarımla da konuşmuşumdur. Benden başka kimse düşünmedi, biz yapamadık onlar yaptılar ve oynanmaya da başladı. İşte yazının devamı…

Oyunun adı: Aydaki Canavar”… “Beast On The Moon”…

Haberi gönderen okurumuz Yüksel Oktay’ın “afişinde Bir aşk hikayesi’ yazıyor ama aslında ‘Bir nefret hikayesi’ olmalıydı” dediği oyunun tiyatro magazini “Playbil”deki açıklamasında “24 Nisan 1915’te, I. Dünya Savaşı bahanesiyle Osmanlı İmparatorluğu’nun ‘Genç Türk Hükümeti’ tarafından silahsız bir Hıristiyan azınlığa soykırım yapıldığı, 1 milyondan fazla Ermeni’nin direkt öldürülerek veya işkenceyle, açlıkla katledildiği, buna da misyonerlerin ve diplomatların şahit olduğu, binlerce dokümanla da kanıtlandığı” yazıyor.

Ve daha birçok şey.

Bir aşk hikayesiyle, duygusal bir şekilde olayı tek taraflı anlatan tiyatro ne güzel fikir değil mi?

Türkiye kendi içinde tartışırken karşı taraflar akıllıca plânlarla hep kazanıyor. “Neden böyle” olduğunu ise yabancılar sık sık bana soruyorlar.

Nedenini biliyorum da söylemek sıkıyor beni çok…

Bu oyuna bir itiraz yapılamaz mı acaba?

(Kısaltıldı)

Yorumlar kapatıldı.