İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İsviçre’deki bir tutuklama kararının hikâyesi Prof. Yusuf Halaçoğlu olayı

Cevdet Akçalı

Gazetelerden öğrendiğimize göre, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Yusuf Halaçoğlu hakkında İsviçre mahkemeleri tarafından tutuklama kararı çıkarılmış ve kendisi Interpol vasıtasıyla kırmızı bültenle aranmaktadır. Birçok köşe yazarımız, İsviçre gibi demokrat bir ülkede fikrini açıkladığı için bir ilim adamının tutuklanmasını hayretle karşılamıştır. İsviçre Büyükelçiliği’nin iddiasına göre, konuşmacı hakkında henüz tutuklama kararı yoktur. Sadece yapılan bir şikâyet üzerine başlatılan bir soruşturma vardır. Bu konu henüz açıklığa kavuşmamıştır.

Konuyu iki yönüyle tartışmak lazımdır. Konunun bir yönü, İsviçre’de, hakikaten “Ermeni soykırımı yapılmamıştır” demeyi suç kabul eden bir kanunun var veya yok olduğu; diğeri, İsviçre’deki savcıların ve mahkemenin soruşturmaya başlamasının ve aldığı kararların hukuk karşısında durumu..

İsviçre’de iddia edildiği gibi bir kanun varsa, bunun sorumlusu, İsviçre Parlamentosu ve hükümetidir. Bu kanunu uygulayan savcı veya mahkemeleri bizim suçlamaya hakkımız olmaması gerekir. Onun yaptığı şey, mevcut bir ceza hükmünün uygulamasından ibarettir.

Soruşturma yapma sorumluluğu

Bu noktada, şu ayrıntıya dikkat çekmemiz yerinde olur. Eğer bir kanun bir “eylemi” suç sayıyorsa mahkemeler onu uygulamak zorundadır.

Türkiye’de öyle ceza kanunları veya ceza hükümleri vardır ki, çoğu zaman uygulanmaz. Veya bazen uygulanıp bazen uygulanmadığı gibi, sanıkların sıfatına göre uygulamanın da değiştiği görülmüştür. İsviçre’deki Halaçoğlu kararı ile bizde olan uygulamayı kıyaslar ve konuyu bu açıdan değerlendirirsek ortaya üzücü bir tablo çıkmaktadır.

Türkiye’de mevcut olup da uygulanmayan ceza kanunlarının bir listesini çıkarsak sayfalar tutar. Mesela sigara içilmesini yasaklayan bir kanun vardır. Bu kanundan bahseden levhanın dibinde sigara içerseniz kimse karışmaz. Fakat asıl bizim bahsetmek istediğimiz konu bu değildir. Ülkemizde cereyan eden PKK mensuplarına ait veya bazı siyasi davaları takip etmek için parlamenterler ve basın mensupları gelmiştir. Bunlar duruşmalar esnasında veya yaptıkları basın toplantılarında suç işlemişlerdir.

Türk adaletine, hükümetine hakaret etmişlerdir. Bunlar hakkında hiçbir kovuşturma yapılmamıştır. İşte bizim üzülmemiz gereken nokta budur: Bunlar hakkında, çoğu zaman, takibat yapılmaması için mazeret aramışızdır. Mesela, Diyarbakır’da mahkemelerin kararlarını aşağılayan, terör örgütlerine cesaret veren bazı parlamenterler için gösterilen mazeret şudur: “Bunlar Avrupa Parlamentosu tarafından verilen görevleri yapmışlardır.” Oysa ne bir görevlendirme vardır… Ne de bunların davranışı herhangi görev anlayışıyla bağdaşır. Gerçek sebep, bunlar aleyhine yapılacak takibat sebebiyle Batılı ülkelerde koparılması muhtemel yaygarayı önlemektir. Kısaca söylemek gerekirse, Türkiye uygulanmayan kanunlar veya adamına göre uygulanan kanunlar ülkesi haline gelmiştir. Buna birçok misal vermek mümkündür. Konunun iyice anlaşılması için sadece bir misal vermemiz yeterli olacaktır.

Yeni TCK’nın bir maddesi

Haziran ayında yürürlüğe girecek yeni Ceza Kanunumuz’a göre, bir kimsenin “Türkler Ermenilere soykırım yapmıştır” demesi bir suçtur.( -)Yarın birçok kimse yurt içinde veya dışarıda bunu söyleyecekler, bu tezi savunacaklardır. Böyle bir iddia ortaya atıldığında, Türkiye, sıfatı ne olursa olsun bunu iddia eden kimseler hakkında kovuşturma yapmaya, şartlar uyuyorsa tutuklama istemeye hazır mıdır? Elbette bu sualin cevabının evet olması gerekir.

Kınamak değil, tebrik etmek

Olaya bu gözle baktığımız zaman, Prof. Halaçoğlu hakkında kovuşturma yapılmasına dünyadan en ufak bir ses çıkmamaktadır. Mevcut kanunun bütün yönleriyle demokratik prensiplerle uyuşmadığını kimse söylememiştir. Yeni TCK’nın bahsettiğimiz maddesinin demokratik olup olmadığı tartışılabilir. Ancak bu madde varken, gerek yurt içinde veya yurt dışında, “Ermeni soykırımı yapılmıştır” diyenler hakkında kanunların uygulanmamasını kimse savunamaz. Ancak, Yeni TCK’- daki bu maddeyi Türk savcısı, Türk hâkimi bir yabancı hakkında uygulamaya kalkarsa, koparılacak fırtınanın farkında mıyız? Bu kanunu uygulayabilecek miyiz, yoksa gene mazeret mi arayacağız? Neredeyse içimizden, İsviçre mahkemelerinin bu davranışını tenkit etmek yerine, görevini yaptığı için tebrik etmek geliyor.

Yeni TCK. madde gerekçesinde belirtildiği gibi, “Türkler Ermenilere soykırım uygulamıştır” demek, “Türklüğe hakarettir.” Ve cezalandırılacaktır.

Yorumlar kapatıldı.