İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türk diasporası

Güneri Cıvaoğlu

Almanya’da kayıtlı Ermeni sayısı 12 bin. Oy kullanma hakkı olan Türk sayısı ise, 505 bin. 10 bin dolayında Türk’e ait işyeri var.

Üniversite öğretim üyeleri, mimarlar, doktorlar, mühendisler, sporcularıyla Türk kökenlilerin lobisi, Ermenilerle kıyaslanmayacak kadar ağır basıyor. Hadi Fransa’da Ermenilerin sayısı Türklerden fazla. Ermeniler varlıklı. Lobileri güçlü.

Ama Almanya’da Türkiye varlığı tüm boyutlarıyla çok daha güçlü. Bu durumda nasıl oluyor da Almanya Parlamentosu’na da “Ermeni yasa tasarısı” gelebiliyor?

…………..

Cumhurbaşkanı Sezer’in Almanya Şansölyesi Schröder’e “Almanya Parlamentosu’ndaki Ermeni kanun tasarısını engellemeniz gerekir” uyarısı ve Schröder’in “Fırtınalı havada deniz, parlamentoda siyaset Allah’a kalmıştır” açıklaması, yukarıdaki satırlarda yansıttığım manzarayla örtüşmüyor. “Eksik olan ne?” diye düşünmeliyiz. “Almanya’daki Türkiye” büyük gücü neden harekete geçemiyor?

Ankara mı yetersiz kalıyor?

Almanya’da -bilemediğimiz- engelleme mi var? Ya da… Başka bir neden mi?

Gergef dokur gibi

Almanya, Ermeni lobisinin ve diasporanın en zayıf olduğu ülke.

Ermeni kökenli seçmen sayısı 3 bin dolaylarında. Oy etkinliği yok ama kıymet-i harbiyesi (!) var. Şöyle ki:

1- Almanya’nın sicilinde II. Dünya Savaşı’ndan bu yana soykırım uygulayarak 6 milyon masum Yahudi’yi öldürmüş olmanın utanç izleri derin. Tarihte böyle bir başka ülke ve ulus yok.

Eğer Türkiye de (Osmanlı Devleti) soykırım yapan devlet olarak sicil alırsa, böylece küresel yalnızlığından kurtulacak. “İnsanlık suçu işleyen(!)” ülke üreterek kendini tek”odak” olmaktan kurtaracak.

Alman halkının bilinçaltı bunu algılıyor.

2- Aynı nedenlerle Alman Protestan kilisesi, insanlık suçu ikizi üretmek projesini üstlenmiş görünüyor.

Alman halkının vicdanını yıkayan bir misyon olmanın yanı sıra Hıristiyan Ermenilerle dayanışma da bu tavrın temeline harç koymakta.

3- Alman Hıristiyan Demokrat Partisi Başkanı Angela Merkel, bu iki nedenin Alman muhafazakâr kesimini etkilediği kanısında.

Ayrıca, Türkiye’nin önünü artık “Kürt sorgulaması” ile kesemeyeceğini gördüğü için bunu “Ermeni sorunu balonunu üfleyerek” yapmayı hedefliyor.

Biliyor ki, Türkiye “soykırım” gibi bir suçlamayı içine sindirmek pahasına AB üyeliğine “EVET” diyemez.

4- Ya Sosyal Demokratlar? Schröder’in Almanya’yı yönetme sürecinde Rusya Devlet Başkanı Putin en yakın dostu oldu.

Putin, çok iyi Almanca konuşuyor. ABD’ye karşı özellikle Irak’la birlikte ortaya koyduğu politikalar nedeniyle Almanya’da seviliyor. Senede en az dört kez Almanya’ya geliyor. Schröder’in Hannover’deki 200 metrekarelik mütevazı evinde konuk oluyor.

Putin’in önem verdiği konulardan biri de, “Ermenistan’ın korunması ve kollanması… Türkiye-Ermenistan sınırlarının açılması ve Erivan-Ankara siyasi ilişkilerinin başlaması… Böylece Ermenistan’ın ekonomik durumunun biraz olsun düzelmesi…” Putin’in isteklerinin yanı sıra, Alman halkının psikolojisini de hisseden Schröder, Yeşiller’in de nabzını tuttu. İnsan hakları içerikli her dosyaya duyarlı olan Yeşiller’in de Merkel’in getirmek istediği Ermeni Karar Tasarısı’na soğuk bakmadığını saptadı.

Ne var ki 550 bin Almanya kökenli Türk de karşıya alınmaması gereken büyük bir güç. Schröder ve Yeşiller, Hıristiyan Demokratlarla ilişkiye girdiler. İlk hali çok sert olan ve “soykırımın tanınmasını” öngören yasa maddesi değiştirildi. Yumuşatıldı. 4 parti uzlaşarak ortak bir metin oluşturdular. Bu metinde Türkiye, “Ermenistan’la ilişkilerini düzeltmeye ve tarihiyle hesaplaşmaya (mit der geschichte auseinander setzen) çağrılıyor.”

…………

İşte Schröder’in, parlamentodan bu yasanın çıkmaması için güvence veremeyişinin öyküsü…

Mayısta bu yasanın çıkma olasılığı büyük. Türkiye’ye gelince… En güçlü olduğu coğrafyada en zayıf Ermeni lobisine karşı yenilgiye uğrarsa… Gerisi kötü gelir.

Türkiye, konuyu tarihçilerin tartışmasına açmak ve Ermenistan’la siyasi ilişkileri geliştirmek aktif politikasıyla doğru çizgidedir ama Almanya Meclisi’nden bu karar çıkarsa, çizgide kırılma olabilir.

Yorumlar kapatıldı.