İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Soykırım diyene 10 yıl hapis

Murat Çelikkan

Devlet talimatıyla üniversitelerde yapılan Ermeni araştırmalarını, Milli Eğitim talimatıyla okullarda öğrencilere yazdırılan, Ermenilerin Türklere yaptığı soykırım kompozisyonları tamamlıyor. Sonra, ne AB meselesiyle

ne bu coğrafyada Ermenilerin yaşadığı acılarla ilgisi olmayan parlamentolardan çıkan kararları eleştiriyoruz. Evet, ırkçılık ve soykırım ifade özgürlüğü kapsamına girmiyor.

Ama hukuki bir ifade olan soykırım konusunda bir parlamentonun karar vermesi, akıl alır gibi değil. Parlamento kararları, ne Türk Tarih Kurumu Başkanı Halaçoğlu’nun akıl almaz yaklaşımlarıyla, ne ‘devlet tarihçilerinin’ akıl almaz bilimsellikleriyle denk düşüyor. Olsa olsa yeni Ceza Kanunu’nun 305. maddesine denk düşebilir. Maddede, ‘temel

milli yararlara karşı fiillerde bulunmak amacıyla ve bu nedenle yabancı kişi veya kuruluşlardan doğrudan veya dolaylı olarak kendisi veya başkası için maddi yarar sağlayan vatandaşa üç yıldan 10 yıla kadar hapis ve adli para cezası’ öngörülüyor. AKP’li Hasan Kara bununla da yetinmemiş olacak ki, evvelki gün değişiklik teklifi vererek bu hükmün ‘Türkiye’de bulunan yabancıya’ da uygulanmasını istedi. Misal bu ya, ben bir derneğin düzenlediği toplantıda ‘Türkler Ermenilere soykırım’ uygulamıştır gibi, ‘milli menfaatlere aykırı’ bir ifade kullanırsam, o dernek de, diyelim AB’den proje parası alıyorsa, yandı gülüm keten helva. Ermeni meselesini açık açık tartışıyoruz ya, işte böyle!

Basın özgürlüğü mü dediniz?

Basın özgürlüğü, sadece ifade özgürlüğüyle sınırlı değil. Basının sermaye yapısından dağıtım tekellerine, gazeteci-lerin çalışma koşullarından medya içi örgütlenmeye kadar birçok alanı kapsıyor. Ancak yine de bir ülkede yasa ve uygulamaların ifade özgürlüğünü ne kadar kısıtladığı, bu özgürlüğün olmasa olmaz ölçütlerinden. 3 Mayıs, Dünya Basın Özgürlüğü günüydü. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, bu yıl da dünyada basının durumunu değerlendiren bir rapor yayımladı. Türkiye, raporda basın özgürlüğü açısından Ruanda ile aynı sırada, 113. olarak yer aldı. G-9 olarak bilinen gazeteci meslek örgütleri de yayımladıkları raporda, 2000’ler Türkiye’sinde, bir yandan “Basın Yasası
ile gazeteciler için hapis cezası tarih oldu” diyen hükümetin, yeni TCK ile de ağır hapis cezaları öngören düzenlemelere giriştiğini söylüyor. Tam da Türkiye’ye özgü bir şekilde Başbakan Tayyip Erdoğan’la AKP’nin, SEKA işçilerinin attığı sloganları haber yapan ‘Günlük Evrensel’ gazetesine açtığı 15 bin YTL’lik tazminat davası 3 Mayıs’a denk geldi. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu da Türkiye’de hâlâ hapiste
olan 18 gazetecinin adını açıkladı.

Sığınmacılar için çağrı

AB ile uyum sürecinde en önemli pazarlık konularından biri onlar. Yani yersiz yurtsuzlar… Türkiye, Avrupa ‘külfet paylaşımını’ üstlenmedikçe, sığınmacılar için koyduğu coğrafi engeli kaldırmaya yanaşmıyor. Haklı bir gerekçeyle. Kaldırması, bugün BM tarafından yürütülen ‘mülteci statüsü’ tanıma işleminin de Türkiye tarafından üstlenilmesi ve bugün üçüncü ülkelere yerleştirilen sığınmacıların vatanlarının artık Türkiye olması anlamına geliyor. Türkiye, bu engeli kaldırana kadar bu konudaki iktidarı, BM ile paylaşacak.

Hem Türkiye’nin bu alanda çıkaracağı yasaların hem bu süreçte BM’nin faaliyetlerinin uluslararası insan hakları standartlarına uygunluğunu denetleyebilecek tek merci sivil toplum. Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının sığınmacılar konusuyla ilgilenmesi sadece bu alanda değil, her alanda insan hakları ve demokratikleşme açısından önemli.

Bir uzmanlık konusu olan bu alan için Helsinki Yurttaşlar Derneği sekiz
haftalık bir eğitim çalışması başlattı. İstanbul’da bulunan ve konuyla ilgilenecek herkese açık bir çağrı bu. Her salı Makine Mühendisleri’nin Taksim’deki merkezinde saat 18.00 ile 21.00 arasında yapılan bu çalışmaya katılın. İlgilenler 0212 292 68 43 No’lu telefondan Ebru hanım ile temas kurabilir.

Yorumlar kapatıldı.