İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

90. Yıldönümde, Ermeni Diyasporası İçin, Artık «Sapla Samanı» Karıştırma Dönemi Bitti !

Raffi A. Hermonn

P a r i s

Dünya ve Ermeni Diyasporası için, “Ermeni Soykırımı’nın 90. yıldönümü” Paris’te, tarihe bir dönüm noktası kaydedecek şekilde anıldı.

Özellikle, Diyaspora Ermenileri’nin asra yakındır, var olma nedenleri, dolayısıyle oluşturmuş oldukları kimlikleri göz önüne alındığında, bir “devrim” demek olan, bu anma günleri, kuşkusuz tarihe kazındı bile.

(Neo İttihatçı) bazı devlet kadrolarımızın, sürdürmüş oldukları, inkârcılıktan beter olan, “duvar sessizliği” politikaları sayesinde subjektif ve buna ek objektif nedenlerden dolayı : “Tüm Türkiyelilere, topyekûn Türkiye’ye” olan bir karşıtlığı”, sanki varlığının bir nedeni kabul etmiş Diyaspora (‘nın, önemli ayağı : Fransa Ermeni Camiası) 24/04/2005’te, “genellemeciliğini kırmak” zorunda olduğunu anladı.

Türkiye’de “Türk milletine düşman” olarak tanıtılmış ama onun, bunu reddetmiş olduğu, sonuçta Türkiye’deki onlarcası gibi, bir tedhiş örgütü olan ASALA’nın dün sözcüsü olmuş Ara Toranyan, bu yıl 24 Nisan’da, âlenen iki Türk’e : “Je m’icline devant vous le plus bas !”… “Sizin karşınızda mümkün olduğu kadar aşağı eğilerek selamlıyorum !” diyordu.

Türkiye’de, altmışbeş yılda ilk kez, Ermeni Sorunu üzerine, resmi görüş dışı bir kitabı (Dr.Yves Ternon’un “Ermeni Tabusu”) rahmetli Ayşe Nur Zarakolu, “Uluslararası Belge Yayıncılık”tan yayınlayarak başlayan bir sürecin sonucuydu, bu durum.

SSCB rejimindeki bir Ermenistan’ın,Türkiye ile olumlu veya olumsuz bir ilişki içinde olması, sözkonusu olamayacağına göre, her iki ülke arasinda soğuk; Türk / Türkiyeli – Ermeni Diyasporası arasında da sıcak bir kopukluk vardı.

Bu kopukluk “içinde Türk / Türkiye geçen her oluşuma, mutlak (düşmanlık değilse bile) önyargılılık veya karşıtlık” halindeyd. O kadar ki, romanlara konu olabilecek, çok ilginç kişisel ilişkiler bile, “genel”den gizlenirdi Diyaspora ve Türkiye’de.

Bu düzeydeki kopukluğun diyaloğa dönüşmesi, inatçı buzulun erimeye başlaması ve karşılıklı tabuların çatlamasında, Belge Yayınlarıı’nın çok büyük katkısı oldu.

Türkiye’den gelen bu çığlığa… Fransa’nın başkenti Paris’ten yanıt geldi.

Başta, bu satırların naçizâne yazarının kişisel çabaları ve o zaman içinde bulunduğu “Liberal Demokrat–Ermeni Ramgavar Azadagan Partisi”, yine Paris’te yarı resmi ve zaten bunun için de kesinlikle siyaset dışı bir araştırma kuruluşu olan “Centre de Recherches sur la Diaspora Arménienne – CRDA” (Ermeni Diyasporası üstüne Araştırmalar Merkezi-EDAM-” tarafından bu çığlık duyulup, uzatılan ele, yanıt verildi ve karşı dostluk eli uzatıldı.

İlerde kitap – film aracılığıyla anlatılacak, tatlı, acı anılarla ama sonuçta, Jean Claude
Kebapçıyan’ın (CRDA-EDAM Kurucu ve Başkanı), 17.06. 2000’de, bu satırların yazarı ile, Fransız Senatosu’nda, tarzında ilk kez, düzenledikleri “Diyalog Kollokyumu”nda söylediği gibi “Meyve vermeyi vaat eden”, güzel macera… işte bu güne gelebildi !

22 Nisan 2005, Cuma saat 20.30’da, IX. Paris Belediyesi, “Salle Rossini”de, “Fransa Ermeni Dernekleri Koordinasyon Kurulu”nun Başkanı Ara Toranyan, Liberal–Demokrat Parti (Ramgavar–Azadagan) Fransa şubesi – Arşag Çobanyan Enstitüsü Başkanı,Varujan Sırapyan ttarafında,“Türk Demokratlarla Bir Buluşma” gecesi düzenlemişti.

Yazar Güreğyan da, Belge Yayıncılık’tan yayınlanan “Babamın Yazgısı”nı anlkattı.

Onur konukları ise, Ermeni Diyasporası’nın “Türk Noel babası” diye adlandırdığı Ragıp Zarakolu ile Frankfurt’ta 1998’den beri çoğunluğu özellikle Türk ve bazı Kürtlerden oluşan “Soykırım Karşıtları Derneği”nin Kurucusu ve Başkanı, Ali Ertem idi.

Açılış konuşmasında, Sırapyan “Soykırım’ın 90. yılında, sağduyulu, dengeli, objektif, başta Türk halkına onur getiren, duruşlariyle, Ermeni halkını destekleyen Türk demokratlara minnet duygularını belirtmek ve onları onurlandırmak istediklerini, bu vesileyle Diyaspora’ya böyle Türkleri tanıtan, uğrunda yıllardır çalışan, bu satırların yazarına teşekkür” etti.

Toranyan, 90 yılın dökümünde, iki Tûrk demokratın nezdinde, tarihlerini cesurca sorgulayarak, başta öz uluslarının onurunu yücelten, Türk / Türkiyeli demokrat ve aydınlar, her türlü saygıya layıktırlar” dedi.

Güreğyan ise kitabının, CRDA‘nın aracılığıyla, nasıl yayınlandığını anlattı.

Ragıp Zarakolu, eşi Ayşe Nur’un nasıl onurlu, özverili şekilde mücadeleye girdiğini anlatıp “Ermeni Sorunu Türkiye’de âdilce çözülmedikçe hiç bir vatandaşın can güvenliği yoktur, tüm sorunlar buna endekslidir !” dedi.

Ali Ertem ise “Güneş balçıkla sıvanamaz ve Franz Kafka’nın dediği gibi ‘her şeyin hatta gerçekleri gizlemek amacıyla söylenen yalanların bile, sonuçta gerçeklerin açığa çıkmasına yaradığını” ifade etti.

23 Nisan 2005, Cumartesi saat 11.45’te, Paris Anakent Belediye Başkanı Bertrand Delanoë başta, Ermenistan’ın Paris Büyükelçisi, Edward Nalbantyan, Ara Toranyan “Ermeni Soykırımı’nın 90. yılında, çağdaş, özgüvene sahip ülkeler arasına girmek isteyen Türkiye’den, bu sorunu çözmesini beklendiğini, zaten Türkiye toplumu’ndan, bu insanlar gibi, nice Türk demokrat ve aydının çıkmaya başladıklarını” söylediler.

Nihayet beklenen an geldi…salt Fransa Ermenileri değil, Ermeni Diyasporası için de dönüm noktası sayılacak adım atıldı; Zarakolu ve Ertem’e “Ermeni Sorunu’nunda takındıkları dürüst tavırlarıyla başta Türk/Türkiyeli toplumun onurunu yücelttikleri için”, teşekkür edilip, plaketleri verildi. Toranyan :“Mümkün olduğunca aşağı eğilerek selamlıyorum !” diyordu.

Ragıp Zarakolu “Ödülü eşi Ayşe Nur Zarakolu ve 1915’de, kellelerini koltuklarına alıp, çoğu Ermeniyi kurtaran, onurlu Türk /Türkiyeli insanların adına aldığını” söyledi.

Tören sonunda, bini aşkın Ermeni, bu iki Türk insanını sevgi seline boğdu.

Bundan böyle Ermeni Diyasporası için “Sapla samanı karıştırma dönemi” bitmişti …

Yorumlar kapatıldı.