İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gelecekle yüzleşmek

Mim Kemal Öke

BATILI olsun, Doğulu olsun sıra Ermeni Meselesi’ne gelince Türk olmayan toplumların bize verdiği nasihat bellidir:

– Tarihinizle yüzleşin…

Yâni, Ermeni Sorunu’nu bir soykırımı olarak kabul ettiğimiz vakit, ulusal grup terapisi gerçekleşecek ve Türk Milleti bir anda panik ataklarından, güvenlik endeksli şizofrenik sendromlarından kurtulacak ve âdeta tüy gibi hafifleyerek insan hakları paradigmasının aynasında kendini görerek postmodern bir topluluk haline gelecektir!

Hoş, bu basitleştirilmiş, hatta bize göre fazla ucuzlatılmış denklemin ikinci bacağını biz, kaç zamandır zaten savunuyoruz. Türkiye halkının son yüzyılında ciddi bir kimlik buhranının bulunduğunu kalemi elimize aldığımız günden beri vurgulamakta ve bu krizin ancak benliğimizi oluşturan kültürel dokuların çağdaş sentezlenişi ile giderilebileceğinin altını çizmekteyiz.

Onca yıldır yazıyoruz

DOĞULU muyuz, Batılı mıyız… Doğulu isek Türk müyüz, Müslüman mıyız, tarzındaki tercih menüsünde kendimizi bulmanın yegâne yolunun tarihimizle uzlaşmak / barışmak olduğunu onca yıldır yazıyoruz. Bu çerçevede, cumhuriyette Osmanlı, dinde ise siyaset, demokrasiyle güvenlik sarkacında optimum bir dokuyu asrın idrakine söyletmenin cehdiyle kendi toplum ve devletimizle diyolojik tartışma içinde değil miyiz?

Türkiye’de yaşanan alevli tartışmalar; ister laiklik, ister etnisine bazında olsun hep bu arayışın izdüşümleri değil mi? AB ile ilişkiler iç siyasal (yeniden) yapılanma, ABD ile ilişkiler ise küresel ya da bölgesel konumumuzu dış siyasal (yeniden) konuşlandırma gayretleri cümlesinden yorumlanamaz mı?

Şimdi, Türkiye böylesine samimi ve kökten değişim sancıları çekerken fırsattan istifade edip, hem bu süreci tersyüz etmek, hem de bu vesile ile Türkiye aleyhine bazı çıkarlar tahsil etmek için birileri çıkıp tarihinizle yüzleşin diyebiliyorsa; Bunu izninizle densizlikten başka bir kavramla izah etmem mümkün değildir.

Takıntıdan kurtulmak

BENCE asıl iyi niyet göstergesi -mütekabiliyet esasına göre- Ermeni(stan) toplumu ve diaspora Ermenileri’nden bu ilkeyi kendi evrenlerinde işlevselleştirmek olmalıdır diye düşünüyorum.

O cepheden bakıldığında yapılması gereken, Ermeni toplumu daha ne kadar tarihi hayali bir saplantı ile kurgulamada ısrarlı olacaktır, diye sormaktır. Bu toplum daha ne kadar süre ile kendi tarihi ile yüzleşmekten kaçınacak ve ne zaman soykırım mitolojisinin arkaplanına geçerek, Türk-Ermeni ilişkilerinin trajedileşmesindeki kendi katkılarını sorgulayacaktır?

Bitmedi. Mesele sadece kendi milli kimliklerini kurbanlaştırılmış olma eğiliminden kurtarıp, Türkler’i öteki olarak kullanmadan içsel dinamikleriyle inşa etmeye çalışmalarıyla da halledilemez. Bunun yanı sıra gelecekleriyle de yüzleşme olgunluğuna varmaları gerekmektedir.
Şöyle ki, geleceklerini Azerbaycan ve Türkiye ile ilişkilerini gererek rehine alan körü körüne düşmanlık takıntısından kurtarmak yine onlara düşmektedir. Kaldı ki, Ermenistan, acaba demokratikleşme sürecinde Türkiye Cumhuriyeti’nin gösterdiği duyarlılığın ve (başarının) yüzde birini gösterebilme cesaretinde midir?

Yorumlar kapatıldı.