İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bizantinizm, İttihatçılık ve M.Belge-H.Dink

Veysi Sarısözen

‘Meleklerin cinsiyetleri’ hakkında sonu gelmez tartışmalara Bizans türü tartışma dendiğini duyarız. Rivayet o ki, Bizans’ın yıkılması da bu tartışmalarla gaflete gelişindendir.

Bu ‘yıkıcı’ dini-Ortodoks tartışma dışında, yine Bizans’a özgü bir ‘laik’ tartışma yönteminin var olduğu da söylenir. Birincisi Bizans papazlarına aitse, ikincisi Bizans siyasetçilerine özgüdür.

Yine rivayete göre, diyelim ki bir imparator öldürüldüğünde, daha saray erkanı neyin ne olduğunu anlamadan ve imparatorumuzu ‘kim öldürdü?’ demeye vakit bulamadan komplocular ortaya bir soru atarlarmış: ‘İmparator baldıran zehriyle mi, yoksa yılan zehriyle mi öldürüldü?’
Ve Bizans bu soruyu ikinci cinayete kadar tartışır dururmuş.

Birinci tartışma ne denli yıkıcı, gaflete düşürücü ise, bu ikinci tür tartışmanın Bizans oligarşisinin egemenliğini pekiştirici sonuç verdiğinden şüphe edilemez.
Bizans demagogları şimdi iş başında. Geçen gün M. Belge ve Hırant Dink’in de katıldığı bir TV programında, onlarla emekli elçiler, ‘nereden maaşlı’ oldukları bilinmeyen ‘resmi tarihçiler’ arasında bir tartışma izledik. M. Belge ve arkadaşları’na karşı konuşanlar, gözümüze Bizans’tan kopup da aramıza düşmüş gibi geldi bizlere… Hele şu Şükrü Elekdağ!..

Mütekait Büyük Elçi 1915 yılında Ermenilere ne yapıldığı sorusunu Bizansvari atlıyor, yapılanın ne olduğu sorusuyla milleti uyutmaya çalışıyor. Yapılan neydi? Soykırım mı yoksa trajedi mi? Tehcir mi yoksa başka bir şey mi?. Ermeniyi kimin öldürdüğü sorusunu atlıyor, Ermeninin öldürülmesinin hukuki adını, nedenlerini ve başka şeyleri konuşuyor. Bir sonraki cinayetlere kadar zaman kazanmak isteyen Bizanslı suikastçilerin yöntemidir bu.

Sanki tarih öncesine ait bir arkeolojik fenomeni inceliyorlar… Toprağın derinliklerinden hakikati çıkaracaklar… Oysa 1915’in kurbanlarının o yıl doğup da sağ kalan ‘şanslı’ bebekleri bugün 90 yaşında. Onların torunları yaşıyor. Elekdağ da bugün 81 yaşında. Dedesinden dinlediği tarihi gerçeklere inanıyor mu, inanmıyor mu? Dedesinin, ninesinin, babası Mustafa beyle, annesi Şükriye hanımın anlattıklarını tahkik için dünya tarih arşivlerine mi başvuruyor?

Ermenilerin durumu bu… Onlar atalarının bin göbek ötesinde ne olduğunu değil, dedelerine, babalarına, anneannelerine ve annelerine karşı işlenen suçu yargılıyor… Şükrü Elekdağ kendi aile tarihine ait bilgilerinden nasıl şüphe duymuyorsa, onlar da duymuyor.

Kaçamak yok. Soruyu doğru sormak Bizantinizmden kurtulmak ve ahlaklı olmak için şarttır.

1915’de alınan tehcir kararı ve tehcir esnasında Ermenilerin kitlesel olarak öldürülmesi suç mu, değil mi? İşte soru budur.

Bu sorunun tek bir yanıtı var: Tehcir kararı ve bunun sonuçları İttihat ve Terakki Fırkası, daha genel olarak Osmanlı İmparatorluğu ve Hilafeti tarafından Ermeni ulusuna karşı işlenmiş bir suçtur.
Önce ‘suçtu’ deyin.

Sonra, İttihatçıları savunabilirsiniz içinize siniyorsa.
Bu suçun neden işlendiğini anlatabilirsiniz, ‘hafifletici nedenleriniz’ üzerine konuşabilirsiniz.

Ardından, ‘evet suçtu, ama jenosit değildi’ diyebilirsiniz.

Bunu yapmadıkça tarihsel ayıptan kurtuluş yok.

Gelecekte benzer bir insanlık suçu işlemeyeceğinize kimseyi inandıramazsınız. Suç itiraf edilmedikçe, bu ülkenin Türk olmayan insanları bu topraklarda kaygısız, tasasız, yarınlarından emin yaşayamaz. Türk de yatağında vicdanen rahat uyuyamaz.

Elekdağlar ve benzerleri, şunları yeniden anımsamalı: İttihatçılar Osmanlıyı batırdı dediğinizi; batırdıktan sonra bir Alman denizaltısıyla, bir kere de kendileri batarak ülkeden firar etti diye onları mahkum ettiğinizi; Enverleri ‘Türk milli davasına zararlı’ gördüğü için ülke topraklarına sokmayan M. Kemal’i bu nedenle haklı bulduğunuzu; o İttihatçıları M. Kemal’e suikast düzenledikleri iddiasıyla astığınızı ve öteki gerçekleri unuttunuz mu? Bütün bunlar ‘suç’ oluyor da, 1,5 milyon Ermeninin tehcirine ve çoğunun öldürülmesine suç demeye dilinizin varmayışı nedendir?

Ve ne hakla, yasakladığınız İttihat ve Terakki Partisi denilen bir partinin ve varlığına son vermekle övündüğünüz Padişahlığın, ülkeden kovduğunuz Hilafetin işlediği bir suça, ‘bu suç değildi’ dedirterek bizi de ortak etmek istiyorsunuz?

Siz İttihatçı mısınız, anayasal monarşist misiniz, hilafetçi misiniz; yoksa Cumhuriyetçi mi?

Karar verin beyler? Çünkü bu tartışma artık Ermeni sorununu aştı, Türkiye’nin geleceğini tehdit eden tehlikeli bir milliyetçi-militarist-yayılmacı sürüklenişe dönüştü.

Yorumlar kapatıldı.