İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

BUSH SOYKIRIM DEMEDİ Mİ?

Yalım Eralp

Bir 24 Nisan daha geçti. Bazıları Başkan Bush’un beyanatından memnun. Buna sonra geleceğiz.

Ermeniler davalarını biraz daha ileri götürdüler. İki ülke daha soykırımı kabul etti.Almanya ona yakın bir duruma geliyor. İki ülkede soykırım olmadı demek suç haline geliyor. Avrupa Birliği sonunda soykırımı tanımayı şart haline getirecek gibi. Bütün dünyada soykırım konusunda toplantılar, paneller düzenlendi ve yazılar yazıldı. Hâlâ bilmeyen varsa onlar da öğrenmiş oldu.

Gelelim bazılarını memnun eden Bush’un yazılı beyanına. Evet Başkan soykırım kelimesini kullanmadı. Ancak, Geçici Adalet Uluslar arası Merkezin 2003 yılında neşredilen raporuna atıfta bulundu.. Bu kurumdan, Türk-Ermeni Uzlaşma Komitesi 1948 Soykırım Sözleşmesi’nin 1915 trajedisine uygulanıp uygulanmayacağı yolunda görüş istemişti. Merkez geriye dönük uygulanamayacağını belirtti. Bu esasen bir bedahat. Ceza yasaları Roma Hukuku’ndan beri geriye dönük uygulanmaz.

Merkez kendisinden sorulmayan bir soruya daha cevap verdi. 1915 olaylarının soykırım olarak nitelendirilebileceğini, “tarihçilerin, politikacıların, gazetecilerin, herkesin bu olayları soykırım olarak nitelendirmeye devam etmelerinin haklı olduğunu” belirtti. Böyle bir sonuca varmak için ne tür ayrıntılı çalışma yaptığı hakkında fazla bilgi verilmiyor; hangi belgelerin incelendiğine dair (Mavi Kitap hariç) fazla malumat yok. Bazı kitaplara ve gazete haberlerine atıf var. Kısacası bir uluslar arası mahkeme titizliğini göremedim. Zaten, soykırım sonucuna varırken de “soykırım kastı” olup olmadığı konusunda rapor ikircikli. İşte Başkan Bush bu rapora atıfta bulunarak bir sivil toplum örgütü olan bu Merkez’in raporuna ağırlık kazandırmış oldu…

Dışişleri mi suçlu!

Biz ne yaptık? Evvela yabancıların istediği gibi, tarihimizle “yüzleşmeye” başladık. Konu ciddi biçimde ilk kez Türkiye’de tartışılıyor. Geçmişte bu konuda ne denli hazırlıksız olduğumuz anlaşılıyor. Murat Bardakçı 90 yıl sonra Talat Paşa’nın defterini ortaya çıkardı. Hani çalışmalarımız vardı!

Ölen Ermeniler anılırken ölen Türkler hiç anılmadı. Gündüz Aktan’ın dediği gibi bizim ölülerimize ağıt yakmak adetimiz maalesef yok. Biz harpte ölenlerimizi pek anmayız. Çanakkale şehitlerini anmamız da Anzaklar yüzünden… Biz de Ermeni çeteler tarafından öldürülenleri ansaydık belki durum başından böyle olmazdı.

Sayın Oktay Ekşi Dışişleri’ni suçluyor. Dışişleri memurları tarihçi değildir. Kendilerine verilen belgeleri kullanırlar. Üstelik bazı belgeleri ortaya çıkaran da Dışişleri memurları… 1980’li yılların başında arşivleri okuyup düzenleyenler de ağabeylerimiz emekli büyükelçiler oldu… Ya Türk araştırmacılar!

2005 yılının en iyi tarafı “tarihi tarihçilere bırakalım” yolundaki neticesiz tezimizden vazgeçmektir. Zaten bizim politikacılarımız da “soykırım değildir” diyerek hüküm vermiyorlar mı!

Ortak tarih komisyonu konusunda Ermenistan’dan olumlu cevap geldiği belirtiliyor. Sanırım Ermeniler bunu hükümetler arası bir komisyona dönüştürmek isteyecekler. Koçaryan 1999 yılında da bunu Demirel’e önermişti. Herhalde bunu reddedemeyeceğiz. Neden de yok… Koçaryan üzerindeki olası baskıdan böylece kurtulup bizim reddetmemizi bekliyor olabilir. Bu arada sınırı açıp diplomatik ilişki kurma yolunda baskılar bize dönecek.

Geriye dönük bütün bunlara bakarak her şeyde olduğu gibi bu konularda da geciktiğimiz ortaya çıkmıyor mu?

Ne olur bana bütün bunlar “milletimiz layık olduğu için yapıldı” denmesin!

Bush’un beyanatının sevinilecek yönü yok… Bush da ne yapsın bizim yıllarca süren aldırmazlığımız karşısında…

Yorumlar kapatıldı.