İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Üçüncü kitap niye bestseller oldu

Ertuğrul Özkök

BEN unutmuşum, bir arkadaşım hatırlattı. Geçtiğimiz yıllarda Milliyet Gazetesi’nde Orhan Pamuk’la yapılan bir mülakat yayınlanmış.

Ahmet Tulgar’ın yaptığı bu mülakatta çok ilginç bir bölüm var.

Artık Orhan Pamuk üzerine yazı yazmak istemiyordum.

Ama bu mülakatı okuyunca, son bir kez bu konuya dönme ihtiyacı duydum.

* * *

Orhan Pamuk, mülakatta ABD’de yayınlanan ilk iki kitabı ‘Kara Kitap’ ve ‘Yeni Hayat’ın bestseller (en çok satan) listesine girememesini eleştirmenlerin olumsuz tavrına bağlıyor.

Bu ilginç bölümü aynen aktarıyorum:

‘Taste maker, Türkçe söyleyelim, zevkleri, beğenileri yapan insanlar bunlar.

Bu demokratik bir durum değil. O eleştirileri yapan insanlar da Ermeni katliamı konusunda kitap yazmış insanlardı. Bu benim talihsizliğimdi. ‘O insanlar bana karşı çok önyargılı insanlardı’ demiyorum. Ama benim kitaplarımı iyi eleştirmediler. Ve ağzımda kötü bir tat kaldı. Bunu da kimseye söylemedim. Çünkü Türkiye’nin geçmişinde böyle karanlık bir şey olduğuna inanıyorum.’

Ahmet Tulgar soruyor:

‘Büyük bir pazarın kapısı açıldı size. Peki, bundan sonra yazarken bu pazarın taleplerini, beğenilerini gözetecek misiniz?’

Pamuk’un cevabı şöyle:

‘Mağrur yazarlar olur. ‘Ben, okur kim aldırmam’ diyen. Bende de böyle bir yan bulunur; ama şöyle bir yanım da bulunuyor. Bir kitap yazıyorum ve otomatik olarak biliyorum ki 20 dile çevrilecek, kaç yüz bin satacak. Belki 5 bin tane de Kore’de okunacak. Bu da olmuyormuş gibi davranamam.’

* * *

Mülakatın sözlü yapılmasının getirdiği bir ifade karışıklığı var.

Pamuk’un söylediklerini daha basit bir anlatıma indirirsek şunu söylüyor:

‘Amerika’da çıkan ilk iki kitabım, Türklerin Ermenileri katlettiğine inanan eleştirmenlerden kötü eleştiriler aldığı için ticari bestseller olamadı. Oysa Ermeni katliamı konusunda ben de onlar gibi düşünüyordum.’

O günlerde hepimiz atlamışız. Oysa bu sözlerde çok naif bir itiraf var.

Bu sözler, şimdi çok daha fazla anlam kazanmış durumda.

Okurken inanamadım. O nedenle dün açıp Ahmet Tulgar’a Pamuk’un bu sözleri gerçekten söyleyip söylemediğini sordum.

Çok ilginç bir cevap verdi:

‘Bu mülakat yayınlandıktan sonra Orhan Pamuk beni aradı. Çok kızmıştı. Çünkü bu sözleri bana yazılmamak kaydıyla söylediğini iddia ediyordu. Ama bunların hepsi teybimde kayıtlı. Aynen böyle söyledi.’

* * *

Bu durumda benim aklıma şu soru geliyor:

‘Orhan Pamuk’un ilk iki kitabı, Ermeni yanlısı yazarlar yüzünden bestseller olamamışken, sonraki kitabı hangi etkenle bestseller oldu?’

‘Pazarın taleplerine ilgisiz kalamayacağını’ söyleyen Orhan Pamuk ne yaptı da New York Times’ın en başarılı 10 kitabı arasına girebildi?

İşte benim itirazım buna.

Orhan Pamuk’un uluslararası başarısı, bir Türk olarak bana müthiş gurur veriyor.

New York Times haberini işte bu duygularla Hürriyet’in manşetinden duyurduk.

Ama şimdi görüyorum ki, bizlerin ona gösterdiği hassasiyeti, Orhan Pamuk ne yazık kendi toplumuna göstermiyor.

* * *

Yukarıdaki sözleri okuduğum zaman, ister istemez şunu düşünüyorum.

Acaba ‘Türkler 1 milyon Ermeni’yi, 30 bin Kürt’ü öldürdü’ sözleri, uluslararası pazara yönelik bir tüketim malzemesi mi?

Evet ne yazık ki, bu şüphe içime yerleşti ve bir türlü atamıyorum.

ABD’de Ermeni yanlısı eleştirmenlerin hoşuna gidecek 1 milyonluk katliam paketini anladık.

Peki 30 bin Kürt’ün öldürüldüğü iddiası?

O da, güçlü bir Kürt lobisine sahip İsveç’in bazı kurumlarına servis mi?

Mesela Nobel’e?

* * *

Bütün samimiyetimle söylüyorum ki, bunları yazmaktan utanıyorum.

Çünkü Orhan Pamuk gözümde hálá Türkiye’nin yetiştirdiği büyük bir yazar.

Bu görüşümü hiçbir şey de değiştiremez.

Ama onun Türklere yönelik ucuz sözlerinin bende yarattığı düş kırıklığı da kolay kolay değişmeyecek.

Hele hele yukarıdaki mülakatta o naif itirafı okuduktan sonra.

Yorumlar kapatıldı.