İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tek istenen bir özür

AHMED ALRABI

İnsanlığın en çirkin soykırımlarından birinin 90’ıncı yıldönümü de geçti. Ermeni katliamı birçok halka karşı işlenen insanlık dışı suçlar dizisinde bir halkayı oluşturmakta.

Kısa bir süre önce de Yahudi soykırımının yıldönümüydü.

O gün gazeteler, radyolar ve televizyonlar bu soykırıma ilişkin röportaj ve tartışmalarla dolmuştu. Nazilerin Yahudi kurbanlarıyla dayanışma içinde olmamız insanlık görevimiz. Ancak konu geçmişle alakalı olduğu vakit insanlığın ikircikli tutumu sürdürmesi üzüntü verici gerçekten. Yahudi soykırmı uluslararası bir etkinliğe dönüşmekte, kurbanlar için anıtlar dikilmekte ve müzeler açılmakta. Bu istenilen bir durum ancak Ermeni soykırımı konusunda ne demeli?

Etnik temizlik suçlarının en çirkinlerinden birisine yönelik bu ürkütücü sessizlik niye? Peki Ermeni halkından açık özür dilemeye ayak direyen bu Türk ısrarı niçin? Üstelik yeni Türk neslinin bu suçta bir günahı yokken ve özrün kurbanları ve işleyenleri ahirete göçmüşken…

İnsanlık tarihinde ikircikli biçimde ele alınan trajik yıldönümleri var. Halepçe’nin yıldönümü sessizce gelip geçiyor. Sabra-Şatilla ve öncesinde Dey Yasin katliamları da. Saddam Hüseyin’in Kuveyt’teki suçlarının yıldönümü de. İnsanlar öldürüldü, ülke yerle bir edildi ve tarihin en büyük çevre suçlarından biri işlendi.

Keşke hepimiz Japon emperyalizmi döneminin kurbanı olmuş bütün yeryüzü milletlerinden özür dileyen Japon başbakanın konuşmasını satır satır okuyabilsek. Açık ve net bir dille özür diledi. Bu dil, yüce insanlığın meziyeti ve bizim bütün istediğimiz bir özür sadece.

(Londra’da Arapça yayımlanan Şark ül Evsat gazetesi, Kuveytli eski parlamenter, 25 Nisan 2005)

Yorumlar kapatıldı.