İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Talat’ın defteri

Hadi ULUENGİN

SEVGİLİ MURAT Bardakçı’nın ‘Talat Paşa’nın Kara Kaplı Defteri’ başlığıyla yayınlamakta olduğu ve tarihe projektör tutan hayati belge artık bir ‘milát’ oluşturacak.

Çünkü düşünün ki, 1915 kıyamının bizzat baş sorumlusu dahi ‘Tehcir’e yolladığı Ermeni insanlarımızın sayısını 924 bin 158 kişi olarak zikrediyor.

Oysa, Kámuran Gürün’ün ‘Türk resmi tezi’ niteliğindeki ‘Ermeni Dosyası’nda kayda geçirdiği o elastiki rakamlardan hiçbiri yukarıdakinin diş kovuğuna bile kaçmaz.

O halde, şimdi ne diyeceğiz? Hangi kulbu takacağız? Zevahiri nasıl kurtaracağız?

Bu açık ‘ikrar’dan sonra, bugüne de geçerli olan ‘resmi tarihi’ neyle savunacağız?

* * *

CÜRMÜ hafifletmek kaydıyla metaforik benzetme yaparsam, durum şuna benziyor.

Şehri soyup soğana çevirmiş azılı bir hırsız mahrem defterine, ‘filanca mahalleden on video, falanca semtten yirmi televizyon, fişmekan handan otuz bilgisayar yürüttüm’ diye yazmıştır ve söz konusu defter de artık mahkemenin önüne delil diye gelmiştir.

Ama bedava ‘avukat’ (!), ‘ne münasebet efendim, o topu topu iki tanecik video, üç tanecik televizyon, dört tanecik de bilgisayar çaldı’ şeklinde savunma yapmaktadır.

Kim inandı, kim inanır, kim inanacak ve tut kelin perçeminden, kelde perçem ne arar!

* * *

FAKAT, Bardakçı’nın doksan yıl sonra gün ışığına çıkarttığı bu belge sırf bizimkisi için değil, aynı zamanda Ermeni ‘resmi tarihi’ (!) açısından da ‘darbe’ niteliği taşıyor.

Çünkü, ‘Tálat’ın Defteri’, masumların sayısı hakkında bizim eski enflasyon lirasını bile fersah fersah aratacak spekülasyonlara başvuran ‘Ermeni tezi’ni de fena halde zorluyor.

‘Hissiyat mugalatası’na başvurarak kimliğini ve varlığını nefret üzerine inşa etmek isteyen bir bölüm Hay diasporanın şişirdiği atmasyon rakamlar nerede, İttihatçı Talat’ın kendi bakkal defterine kaydettiği cürüm rakamları nerede?

Ama kuşkusuz, Ermeni kökenli fanatikler şimdi de, ‘suçunu azaltmak için sayıları mutlaka kasten aşağı çekmiştir’ türünden argümanlar getirecektir.

Doğrusu, bu, ‘canım, Talat Paşa’ya yanlış bilgi verilmiştir de onun için bilmeden rakam abartmıştır’ diyecek olan bizim ‘resmiciler’ (!) kadar inandırıcılık taşır.

Hukuk ve krimonoloji fakültelerinin ‘suçlu psikozu’ kitapları belgeler ki, o suçlular kendi kendilerine yaptıkları mahrem itiraflarda yüzde doksan virgül dokuz gerçeği söylerler.

Dolayısıyla, tekrarlıyorum, zaten ilk günkü girizgahta bizzat Murat Bardakçı’nın belirttiği gibi, ‘iki ekseni de sarsacak’ nitelikteki ‘Talat’ın Defteri’nden sonra, ‘Ermeni Sorunu’na yaklaşım, uluslararası platform dahil, tüm taraflar için farklı boyut kazanacaktır.

* * *

FAKAT yıllardır vurguluyorum ki ‘Ermeni Sorunu’nun özü burada odaklanmıyor.

Sanki mukaddes insan hayatından değil de çürük muşmuladan bahsediyormuşuz gibi, yok ‘Tehcir’e giden sayısı şu kadardı; yok katledilen adedi o kadardı; yok hastalıktan ölen bu kadardı türünden bezirgan pazarlığıyla hiçbir yere varamayız ve varılamaz!

Bir bölüm Ermeni diasporasının dayattığı ‘soykırımı tanımak’ gibi hem semantik içerikli, hem art niyet hedefli ‘olmazsa olmaz’ türü ‘şartname’lerle de bir yere varamayız.

İşte ‘Talat’ın Defteri’ tekrar ispatlıyor ki, çözüme ulaşmak için bir yandan karşılıklı olarak ve önyargılardan arınmış biçimde ‘resmi tarih’lerimizi gözden geçirmek; öte yandan da, esas belirleyici noktayı oluşturan ‘insani kaynaşmayı’ yeniden sağlamak gerekiyor.

Sevgili Murat Bardakçı’ya tarihe ‘milád’ düşen bu büyük katkıdan dolayı bir defa daha teşekkür ettikten sonra, yukarıdaki temayı yarın işleyeceğim.

Yorumlar kapatıldı.