İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Komisyon ne diyor?

SERKAN DEMİRTAŞ

ANKARA – ABD Başkanı George W. Bush’un 1915 olaylarıyla ilgili bu yıl ilk kez atıf yaptığı Uluslararası Daimi Adalet Merkezi (UDAM) raporu, yaşananları ‘soykırım’ olarak tanımlıyor. Türk-Ermeni Uzlaşma Komisyonu’nun (TARC) talebiyle üç yıl önce hazırlanan rapor, BM Soykırım Sözleşmesi’nin 1951’den önceki olaylara uygulanamayacağı, dolayısıyla ‘soykırımın’ toprak istemek gibi hukuki gereklerinin uygulanamayacağını belirtiyor. Bağımsız hukukçuların hazırladığı ‘Soykırım suçunun önlenmesi ve cezalandırılması ile ilgili BM Sözleşmesi’nin 20. yüzyılın başında vuku bulan olaylara uygulanabilirliği’ başlıklı raporda, 1915-1916 yıllarındaki gelişmeler ‘olaylar’ diye tanımlanıyor. Raporun unsurları şöyle:

Üç ortak nokta: Olayların ortak noktası olan temel vakalar, (soykırım suçunun oluşması gereken dört unsurdan) üç unsurun mevcut olduğunu gösteriyor: 1. Bir veya daha fazla kişi öldürülmüştür. 2. Bu kişiler belli bir milli, etnik grup, ırk veya dini gruba aittir. 3. Eylem, grubu hedef alan belli bir şekil çerçevesinde veya ortadan kaldırılması ile sonuçlanabilecek şekilde gerçekleştirilmiştir.

Soykırım denebilir: Bu üç unsur kati olarak saptandığı için bu olayların toplu olarak mütalaa edildiğinde sözleşmede tanımlanan soykırım suçu unsurlarının tamamını içerdiği; hukukçular, tarihçiler, gazeteciler, politikacılar tarafından soykırım olarak tanımlanmasının haklı mazerete dayandığı söylenebilir.

Soykırım amacı var: Olaylarla ilgili raporlardan çıkarılabilecek sonuç, suçları işleyenlerin bir kısmının bu hareketlerinin sonucunun Doğu Anadolu’daki Ermenilerin tamamı veya bir kısmının ortadan kaldırılması olacağını bildikleri ve kasıtlı olarak hareket ettikleri yönünde.

Devlet politikası önemli değil: Osmanlı İmparatorluğu’nun resmi devlet politikası olup olmadığına bakılmaksızın ‘Ermeni meselesini’ kati olarak halletme amacı ile gerçekleştirildiği sonucuna dayanarak olayların bir soykırım olduğunu ifade etmek hukuki olarak uygundur.

Geriye dönük uygulanmaz: BM Soykırım Sözleşmesi, 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşme, bu tarihten önce meydana gelen bir olay ile ilgili bireysel veya devletle ilgili suç sorumluluğu yüklememektedir.

Toprak talebi olamaz: Soykırım sözleşmesi geriye dönük uygulamaları zorunlu kılan bir hüküm içermiyor. Bu nedenle, hiçbir birey veya devlete karşı bir hukuki, mali veya bölgesel (ilhak için toprak parçası) talepte bulunulamaz.

Yorumlar kapatıldı.