İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ne acelesi var?

Oktay Ekşi

GÖZÜMÜZ aydın… Polonya da ‘Ermeni soykırımını tanıma’ kararı aldı.

Hani ‘tarihimiz boyunca hemen hiç savaşmadığımızı’ söylediğimiz, belki de ‘ulusal renkleri’nin kırmızı-beyaz olması nedeniyle sıcak bir bakışla ‘dost’ saydığımız…

Avrupa’nın kılıcından kaçıp Osmanlı’ya sığınanları bağrımıza bastığımız…

Osmanlı ordusunda paşalıklar vermekte sakınca görmediğimiz… Polonyalı dostlarımız var ya…

Bu şamarı suratımızın ortasına işte onlar attı.

Bari haklı olsalardı…

‘Saddam Hüseyin’in elinde kitle imha silahları var… Eğer isterse Saddam Hüseyin 45 dakika içinde İngiltere’yi nükleer silahla vurabilecek kapasiteye sahip’ yalanlarıyla George Bush ve Tony Blair tarafından dünya kamuoyu nasıl kandırıldıysa, en az onun kadar yalan dolu bir propaganda son olarak Polonya Meclisi’nde hükmünü icra etti.

Böylece -elimizdeki bilgi yanlış değilse- şimdiye kadar ‘Türkler 1915’te yüzbinlerce (bazısına göre 1.5 milyon) Ermeni’yi kesti’ diye meclisinde karar alan Arjantin, Avustralya, Belçika, Güney Kıbrıs, Kanada, Fransa, Yunanistan, İtalya, Lübnan, Rusya, İsveç, İsviçre, Vatikan, Slovakya ve Uruguay’a Polonya da katılmış.

Gerçi ABD Kongresi’nden bu yönde karar çıkmadı ama unutmayalım ki Alaska, Arizona, Arkansas, California, Colorado, Connecticut, Delaware, Florida, Georgia, Illinois, Maine, Maryland, Massachusetts, Michigan, Minnesota, Missouri, Nevada, New Hampshire, New Jersey, New Mexico, New York, Kuzey ve Güney Carolina, Oklahoma, Oregon, Pennsylvania, Rhode Island, Utah, Virginia, Washington, Montana, Idahoo ve Wisconsin eyaletleri çoktan bu yönde karar aldı.

Gördüğünüz gibi ABD Senatosu’nun -eyaletler bazında- çoğunluğu daha şimdiden öbür tarafa geçmiş durumda.

Buna karşılık bizim ne yaptığımızı merak ediyor olabilirsiniz.

Hiç boşuna uğraşmayın.

Eğer bir şeyler yapıyor olsaydık örneğin Polonya’daki gelişmelerden haberdar olmamız gerekmez miydi?

Oysa karar çıkıp da suratımıza şamar ininceye kadar ne ondan haberimiz oldu ne de ondan önceki ülkelerin aldıkları kararlardan…

Çünkü bizim dış temsilciliklerimizin genel tavrı, üzerimizden silindirle geçseler bile ‘Şimdi iki ülke arasında mesele çıkarmayalım’ cümlesiyle özetlenebilecek kadar ürkektir.

Bu hale bakınca onlar gibi davranmayan, üç beş büyükelçimizin (Hasan Esat Işık’ın, Kamuran Gürün’ün, Şükrü Elekdağ’ın, Onur Öymen’in, Mehmet Ali İrtemçelik’in ve şu anda anımsayamadığımız daha topu topu üç beş ismin) nasıl olup da aradan sıyrılabildiklerine şaşmamak mümkün değil.

Sayın Bakan Abdullah Gül geçenlerde ‘Bu konuyla ilgili mücadeleyi hep birlikte yürütmemiz gerektiğinden’ dem vuruyordu değil mi?

İhtimal acele etmeye gerek duymuyorlar. Öyle ya… Suratımıza tükürecek daha o kadar çok millet var ki…

Yorumlar kapatıldı.