İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İrtica, ustalıkla aldatma içinde

Genelkurmay Başkanı Özkök, “Devletin temel niteliklerini değiştiremeyen irticai unsurlar, toplum ve devletle barışık bir görüntü vermişlerdir” dedi

Serhat Oğuz – İstanbul

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, irticai unsurların son yıllarda yeni bir yol ve yaklaşım benimsediğini belirterek, “İrticai unsurlar, legal ve illegal oluşumlarla cumhuriyet ve demokrasinin hoşgörülerini ustalıkla kullanarak bir aldatma içindedir” dedi. Özkök, Harp Akademileri’nde düzenlediği yıllık değerlendirme toplantısında AB ve ABD ile ilişkilerden, Yunanistan ve varoşlara kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu. Özkök’ün konuşmasından çarpıcı bölümler şunlar:

İslam ülkesi değiliz

Türkiye’nin nüfusunun yüzde 99’a yakın bölümü Müslümandır ancak Türkiye, laik, demokratik ve sosyal hukuk devletidir. Türkiye, ne bir İslam devleti, ne de İslam ülkesidir. Türkiye’yi model olarak göstererek, nüfusun büyük bir bölümü Müslüman olan ülkelerin kolaylıkla demokratik bir yapıya dönüşebileceği sonucunu çıkarmak yanıltıcı olabilir. Laiklik ilkesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan tüm değerlerin kilit taşıdır. Ancak başka ülkelerin kabul edebileceği bir ılımlı İslam modeline dönüştürülmek istenmesi halinde, bu yaklaşıma ulusça karşı çıkacağı asla gözden kaçırılmamalıdır.

Dine saygılıyız

TSK’nın dine düşman gibi gösterilmeye çalışıldığı bir ortamda, dine saygılı olduğumuzu ancak irticaya karşı olduğumuzu bir kez daha belirtmek isterim. İrticai unsurlar, son yıllarda terörle ya da doğrudan devletin temel niteliklerini değiştirmenin mümkün olmadığı gerçeğini görmüşler, toplum ve devletle barışık bir görüntü içine girmişlerdir. Ancak bunun anlamı, irticai faaliyetlerin artık sona erdiği değildir. Bunun anlamı, yeni bir yol ve yaklaşımdır. İrticai unsurlar, irticai terör örgütleri, radikal dini gruplar, dini motifli siyasal gruplar, dini gruplar, tarikatlar ve cemaatler adı altında legal ve illegal oluşumlar halinde geniş bir yelpazede yapılanarak, cumhuriyet rejimiminin ve demokrasinin hoşgörülerini ustalıkla kullanarak bir aldatma içinde oldukları görülmektedir. İrticai örgütler, kamu kurumlarında kadrolaşma gayretlerini artırmış, bu yönde önemli mesafeler kaydetmişlerdir.

Yunan varsayımı

Güven Artırıcı Önlemler kapsamında Kara Harp Okulu öğrencilerimizin Yunanistan’a yaptıkları ziyaret esnasında meydana gelen olaya ilişkin Yunanistan’ın resmi özür dilemesini bekliyoruz. Aksi takdirde bu faaliyetlerin yeniden gözden geçirilmesi durumu ortaya çıkabilir. Son yıllarda Yunanistan’ın savunma harcamalarındaki artış dikkat çekmektedir. Yunanistan’ın savunma politikasını, tehdidin doğudan (Türkiye’den) geldiği varsayımına dayandırmaya devam ettiğini göstermektedir. Adaları silahlandırmakta ve 6 millik kara suları üzerindeki hava sahasının 10 mil olduğu iddiasında bulunarak Ege uluslararası hava sahasını daraltmakta ve özellikle de Ege Denizi’nin bir Yunan denizi olduğunu çağrıştıracak şekilde, ülkemizden FIR’ı geçerek uluslararası hava sahasına giren askeri uçağımızı silah yüklü uçaklarla önlemektedir.

İngiltere üsleri koruyor

Bazı ülkeler 1960 antlaşmalarının değiştirilmesini istemektedir. Bu antlaşmaların varlığını sürdürmesinin gerekliliğini ve bizlere yüklediği görev ve sorumlulukların ihtiyaç olarak devam ettiğini savunuyoruz. Kıbrıs’ın stratejik önemi olmadığını iddia edenlere, İngiltere’nin Ada’daki egemen üslerini korumaya neden bu denli özen gösterdiğini ve Avrupa’dan çok uzaktaki problemli bir adanın, apar topar AB’ye neden alındığını hatırlatmak isterim. Rum tarafının amacı açıktır, Kıbrıslı Türkleri kendine yamamayı, KKTC’yi etkisizleştirerek adayı tek başına ele geçirmeyi hedeflemektedir.

Ermenistan kandırıyor

Ermenistan’ın tutumu kaygı vericidir. Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanımamakta, asılsız soykırım iddialarının tanınması için girişimde bulunmakta, Azerbaycan topraklarının önemli bölümünü işgali altında bulundurmaktadır.

Çatışma ihtimali var

Terör örgütünün ulaşmak istediği sonuç, Türkiye’nin üniter yapısını değiştirmek, yani ülkeyi parçalamaktır. Ancak silahlı mücadeleyle bunu başaramadılar. Günümüzde konuyu siyasallaştırarak dolaylı yoldan amaçlarına ulaşmaya çalışmaktadırlar. Bütün bu gelişmeler açıkça anayasanın 3. maddesinde yer alan üniter yapıyı işaret etmektedir. Bu maddenin tartışılmaya açılmasının Türkiye’yi bir çatışmaya götürme olasılığı vardır. Bu sebeple bilinçli herkesin bu maddeyi bırakın tartışmayı, ülkemizin bekası ve geleceği için üniter devlet anlayışına dört elle sarılması gerekir.

Sızan PKK’lı arttı

PKK, Irak’ın kuzeyini sığınak olarak kullanmaktadır. Terör örgütünün Irak’ın kuzeyinden tasfiyesi konusunda ABD’nin gerekli hassasiyeti henüz göstermemesi, kendi içinde bazı sorunlar ve yeni oluşumlar yaşamasına rağmen, örgütün siyasi yapılanmasını Irak’ın kuzeyinde etkinleştirmesine ve bölgede 3. bir güç olarak varlığını pekiştirmesine yol açmıştır. Bu arada Irak’ın kuzeyini terk edip ülkemize sızan PKK teröristlerinin sayısı son 1 yıl içinde artmıştır.

Güvenliğin 4 dayanağı

Ülkemizin güvenlik stratejisinin 4 temel dayanağı vardır. Bunlar; “Etrafımızdaki simetrik tehditlere karşı mevcut dengeleri ve milli menfaatleri korumak için caydırıcı bir gücün varlığı”, “Ülkenin bütünlüğüne, ulusal birliğine ve rejimin devamlılığına yönelik tehditlere karşı gerekli tedbirlerin alınması”, “Doğu Akdeniz’deki güvenliğimizin temel noktasını teşkil eden Kıbrıs’taki hak ve menfaatlerimizin korunması” ve “Uluslararası yeni risk ve asimetrik tehditlerin, özellikle uluslararası terörün ülkemizdeki faaliyetlerinin ve ülke dışındaki menfaatlerimize zarar vermesinin önlenmesidir.”

Kerkük patlayabilir

Politikamız, Kerkük’ün ve petrol kaynaklarının bütün Iraklılara ait olduğudur. Kerkük’ün özel statüsü olması çok önemlidir. Zorlanması halinde, her an patlamaya hazır olduğunu ve patladığında tüm bölgeyi etkileyeceğini belirtiyoruz.

ABD ile kriz yok

Türkiye’nin ABD’ye, ABD’nin de Türkiye’ye ihtiyacı vardır. Türk – ABD ilişkilerinin kötü bir dönemden geçtiği ve ilişkilerde kriz yaşandığı şeklindeki değerlendirme ve söylemler gerçekçi değildir. İlişkilerin saygı, iki taraflı, tutarlı ve karşılıklı hassasiyetleri dikkate alıcı şekilde ve egemenlik hukuku çerçevesinde olması çok önem verdiğimiz bir husustur.

AB algılayamıyor

Türkiye, AB’ye, Kafkaslar, Ortadoğu ve İç Asya’ya açılım sağlayacaktır. AB açısından bunun gelecekteki değerini Avrupalılar henüz tam olarak algılayamamaktadır. ‘Evet’ veya ‘hayır’ demenin sadece AB’nin hakkı olmadığını, Türkiye’nin de sonuçta “evet” ya da “hayır” diyeceğinin bilinmesini istiyorum. AB’ye girilemezse, dünyanın sonu gelmeyecektir.

Varoşlar engellenmeli

Yolsuzluk ve rüşvetin yaygınlığı, bölücü ve irticai faaliyetlerdeki tırmanış, devlet kurumlarına yönelik güven bunalımına, halkın hak, adalet ve aidiyet duygularının zaman içinde erozyona uğramasına ve toplumsal ümitsizlik ve memnuniyetsizliğe sebebiyet vermektedir. İşsizlik ve sosyal altyapı sorunları bulunan varoş niteliğindeki yerleşimler, master planları doğrultusunda şehirle bütünleştirilmeli ve yeni varoşların oluşması engellenmelidir. Yoksulluk ve cehalet, iç tehdit unsurlarının stratejik anlamda en temel istismar unsurlarıdır. Çünkü, bugünün de mutlu, yarınından emin olmayanlar aşırı uçlara yönelir. Orta tabaka mutlaka oluşturulmalı ve güçlendirilmelidir.

Tek bir devlet var

Türkiye’de tek bir devlet vardır, devlete çeşitli sıfatlar eklemenin ve bu sıfatları da varlığı devletin güvencesi olan kurumlarla ilişkilendirmenin uygun olmadığını düşünüyorum.

Ahlaki çöküntü var

İletişim alanındaki gelişmelere paralel olarak etkileşimin artmasıyla kültürel farklılaşma ivme kazanmıştır. Televizyonlar aracılığıyla artık evlerimizin birer üyesi olan insanlar, kavgalar, hakaretler, dedikodular, toplumumuzda yaşanan ahlaki ve kültürel çöküntünün ekranlara yansımasıdır. Türkçedeki aşırı bozulma, televizyon programlarında, kültürel değerlerden gittikçe uzaklaşan içerikler, yabancı isimli alışveriş ve eğlence merkezlerinin sayısındaki artış endişe vericidir.

Çin ve ABD krizi çıkabilir

Gelecekte küresel kırılmalara aday bölgelerin başında Uzakdoğu gelmektedir. Çin ve ABD’nin karşı karşıya gelmeleri için yeterli potansiyel mevcuttur. Asya’da devletler arası çatışma olasılığı yüksektir. Bir başka küresel kırılma hattı da Orta Asya ve Kafkasya’ya doğru uzanan bölgedir. Çin’le yakın temasa geçen Rusya, ABD ile karşı karşıya gelebilecektir.

Yorumlar kapatıldı.