İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

DUYURU

6 Nisan 2005

Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Saygıdeğer Setrak Tokat’ın 2001 Haziran ayında şahsıma yaptığı Emlak Komisyonu Başkanlığı teklifine “ şayet çalışma zemini yaratılacaksa başım üstüne, aksi halde beni mazur görün, ne siz üzülün ne de ben üzüleyim “ diye cevaplandırmıştım. “ Sana güveniyoruz, senin doğru adam olduğunu düşünüyoruz ve sana tam destek veriyoruz “ demeleri üzerine görevi koşullu olarak kabul edip işe sarıldım.

Üç buçuk yıldan fazla bir süre yerine getirdiğim görev sırasında– özellikle ilgilendiği ve yönlendirdiği süre içerisinde, yani birkaç ay öncesine kadar – başta başkan Setrak Tokat ve diğer Yönetim Kurulu üyelerinin güven ve tam desteğinin de verdiği şevkle, görevi hiçbir şekilde aksatmadan özverili ve başarılı çalışmalar yaptık. 2001 – 2005 döneminde kiraların bu dönem içinde yüzde 400 artışı, birimlerde kalite artışı ve yenileme projeleriyle iyi bir çıkış trendi yakaladık ve kurumu yarınlara hazırladık. Bugüne kadar Yönetim Kurulu ile Emlak Komisyonu, seçilen ve atanan insanların ortak başarılarını sergiledi.

Aynı anlayışla başta Sn. Setrak Tokat’ın başkanlık ettiği, daha sonra sorumluluğu şahsıma neredeyse devrettiği “ diğer Cemaat taşınmazlarının toparlanması ve yeniden edinmeleri “ çalışmalarını başarıyla yürüttüm ve 51 adet tapunun kazanılmasına katkıda bulundum.

Ancak, Sayın başkanın aralarında bulunmadığı Yönetim Kurulunun, dört yıla yakın bir süredir başkanlığını yürüttüğüm Emlak Komisyonunun 23 Mart 2005 tarihli haftalık toplantısına yapmış olduğu ziyaret, önce nezaket ve teşekkür amaçlı gösterilmesine rağmen ne yazık ki daha sonra kişisel baza indirgenmiş eleştirilerle ve polemik uslubuyla, görev verip iş yaptırdığım çalışma arkadaşlarıma şikayet edilmem halini almıştır.

Gündeme getirilen konulardan birincisi; Hastanenin Zeytinburnu Demirhane Caddesi No: 155 adresinde bulunan taşınmazı konusundaki yorumlarım ve ikincisi; Ortak Emlak ve Bütçe Komisyonunun Cemaat Vakıflarına görüş bildirmek üzere öneride bulunduğu “ Emlak Ofisi “ ki bu konu Emlak Komisyonu masasını hiç ilgilendirmemekteydi.

Şayet yapılacaksa eleştirilerin muhatabının şahsen benim olmam gerçeğinden hareketle ve ne olursa olsun misafir oldukları masada daha fazla polemik yaratarak kuruma ve çalışmalara zarar vermemek adına, takınabildiğim en olgun tavırla cevaben yaptığım konuşmayı sadece konulara açıklık getirmek üzerine yoğunlaştırmıştım.

Ancak bu konuların doğru olarak kamuoyu bilgisine sunulması gereğine olan inancım nedeniyle bilgilerinize sunarım.

Özünde seçilmiş ve atanmışların yetkileri etrafında yoğunlaştırılan eleştirilerin ve meselenin iç yüzü; yönetimin konular hakkında “ haddini bil, biz istemeden ve yetkilendirmeden bir şey yapamazsın “ vurgusuyla aslında yönetimin özellikle ve öncelikle Demirhane üzerindeki şanssız ve isabetsiz kararını ve gelişmelerini kapatmaya çalışmak olduğunu düşünüyorum.

Hastaneye ait olan Zeytinburnu Demirhane Caddesi No: 155 adresindeki yaklaşık 5740 m2 büyüklüğündeki arsanın 748.82 m2 lik bir bölümü arsanın yanından geçen yol nedeniyle istimlaka gitmiştir. Daha sonra arsanın bir bölümüne ağaç dikimi yapılmıştır. Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Setrak Tokat bilgisi dahilinde, rakamı henüz belli olmayan istimlak bedelinin tahsili konusunda şahsım ve bir Emlak Komisyonu üyesi arkadaşımın çabalarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi nezdinde yoğun çalışmalar yapılmıştır. Bir süre sonra IBB konu istimlak edilen bölüme ait bedelin tahsili için dava açılmasını tavsiye etmiş ve bu hal gene Yönetim Kurulu Başkanına gerekenin yapılması için anlatılmıştır. Yapılan İmar durumu müracaatında bölge “ Ticaret ve Turistik alan “ olarak tespit edilmiştir. Bu nedenle istimlak harici bölüm olan yaklaşık 5000 m2 arsa, hastanenin geleceği açısından oldukça önemli bir getiri potansiyeline sahip olacaktır.

Bu inancımız gereği konu üzerinde çalışmalarımız sürdürülmüştür. Yönetim kamulaştırma davasını “istimlaka konu 748.82 m2 için” yapmak yerine “arsanın tümü yani 5740 m2 için” ve toplam yaklaşık 7 Trilyon bedelle açtırmıştır. Mahkeme tümü için istimlak kararı vermiş, bilirkişi raporuna göre yaklaşık 3/3.5 Trilyon bir bedel biçmiştir. Konu içinden çıkılmaz bir hale gelmiş ve arsanın geri dönüşü – ihtimal dahilinde olmakla beraber – tamamen hastane dışı faktörlere bırakılmıştır. Öyle ki İBB’nin aslında ilgili olmadığı bölümdeki ağaçların söktürülmesinin temini ile işgal ortadan kalkacağı için mahkemeye yeniden başvurarak düzeltme yapıp davayı 748,82 m2 bedele göre çevirmek hala ihtimal dahilindedir.

Yapılan konuşmalar; satış olsun, elden çıkarmak olsun, istimlak olsun veya bir yöneticinin tabiriyle demagojiler bile yapılmış olsa, kısmen istimlak edilen taşınmazın bedeli için açılması gereken kısmi dava yerine taşınmazın tümü için dava açarak davanın bu yönde gelişmesine yol açan yönetimin sorumluluğunu azaltmayacaktır. Belirli süreler için bekçilik görevi üstlenmiş olan yönetimler, hastanenin kuruluş amacına uygun olarak uzun süre yararlanmak üzere bağışlanmış olan bu ve bu gibi emlaklar için – şu veya bu isimle – paraya çevirmek yerine yoğun koruma çabaları vermelidir.

Diğer yandan; Ortak Emlak ve Bütçe Komisyonu, kısa bir süre önce “ istişari olarak ve tamamen cemaat vakıflarımız için detay çalışmaları yapmak, yeniden kazanım çalışmalarında vakıf yönetimlerinin işlerini kolaylaştırmak amacıyla “ anlayışlar üzerine yapılandırılacak bir Emlak Ofisi “ kurulmasını önermeye karar vermiş ve bunu hem ortak toplantıda anlatmış, hem de basına bir duyuru yapmıştı. Yönetim Kurulunun yaptığı ikinci eleştiri “verilen bu öneri kararının” ve “duyuru yayımının” ancak yönetim kururlunun onayı ile yapılabileceğidir.

Ortak Emlak ve Bütçe Komisyonu, cemaat vakıfları adına alt çalışmaları yaparak vakıf yönetimlerinin işlerini kolaylaştırmak amacıyla ve Vakıfların oy birliği ile kurulmuştur. Bu komisyon hastaneye ait bir yan kuruluş değildir. Burada yapılan çalışmalar, iyi veya kötü öneriler şeklindedir. Komisyon çalışmalarını icazetle değil, bağımsız olarak yapar. Doğru olduğuna inandığı önerileri yapar, vakıflar ise tamamen kendi iradeleriyle bu önerileni yapıp yapmamakta serbesttir.

Dolayısıyla Emlak Ofisi önerisi ve reklamı için de icazet ihtiyacı yoktu, Hastane Vakfı da diğer vakıflar gibi isterse olumlu veya olumsuz görüş bildirebilirdi. Kaldı ki üzülerek belirtmekte fayda var; son günlerde oluşan ve kaynağı belirlenemeyen dedikodular, konuyu saptırmaya, yanlış anlaştırmaya, vakıfların konuya olan bakışını yanlış yönlendirmeye başlamış ve ileride kurulması muhtemel “ Emlak Ofisi “ şimdiden büyük yara almıştır.

Bir başka ana neden; çeşitli dedikodulardan kaynaklandığına inandığım, ancak şahsen
“ katılmayacağımı “ yönetimin ikinci ve ziyaret eden heyetinin başkanına iki kez yinelediğim “ Hastane seçimi gibi küçük hesaplardır”. Bunu düşünmek bile cemaatimizin geleceği hakkında yeterince kaygı vericidir. İkili bir sohbette yapılan konuşmanın tam metni “ ağparik seçim konusunda etrafta ismimin dolaştığını duyuyorum ama benim için emlaklar konusuna çözüm getirmek en az Hastane seçimleri kadar önemli, bu nedenle – kaybedeceğimi bilsem bile girmekten çekinmeyeceğim halde sadece bu emlak konusunun önemine binaen – seçimlere katılmayacağım “ şeklinde gayet içten ve arkadaşça olmuştur. Buna rağmen etrafta dolaşan söylentilere göre – her nasıl yapıldıysa – bu konuşmadan “ özür dilediğim “ gibi bir sonuç çıkarılmış. Bu oldukça şanssız bir saptama ve kendini dev aynasında, kral gibi görmektir ki bağlı kuruluşlardan olan beklentilerin
“ her konuda icazet ve izin alınması “ olması da bunu doğrulamaya çalışmaktır.

Yönetim, bu ziyaret sırasında “ Cemaatimizde pek sık oluşmayan bir istek ve şevk ile beklentilerin oldukça üzerinde çok başarılı üretim yapan “ hastane emlaklarını en iyi şekilde değerlendiren Emlak Komisyonu masasına patlamaya hazır bir bomba bırakmıştır. Emlak Komisyonunun bazı üyelerinin de özel gayreti ile bu bomba patlatılmış ve şahsım da dahil olmak üzere iki komisyon üyesi görevlerinden ayrılmıştır. Üzüldüğüm asıl nokta, bir hiç uğruna hak etmediğim bu duruma getirilmek değil ama komisyonun kalan bu son iki aylık dönemde işlerini toparlayıp – cemaat tarihinde ilk kez bir devir-teslim raporu hazırlayarak – görevi belki yönetime değil ama “komisyon başkanı ve üyelerine yakışır” bir biçimde bırakmamın engellenmesidir.

Kendime olan saygım çerçevesinde, acele reaksiyon vermek yerine toplumsal sağduyu ve sorumluluk hissiyle hala hoş görmeye çalıştığım ancak bir türlü başaramadığım haksız ve mesnetsiz eleştirilerle; hiçbir zaman kan kaybına tahammülü olmayan ve sadece üretmek, üretmek ve daha çok üretmekten başka çıkar yolu olmayan cemaatimize, üretenleri bu duruma getirerek “ büyük bir lüks yaşatan “, birikim ve donanımlı insanların – ellerini taşın altına koymaktan – kaçınmasına sebep olan yönetimi kutluyorum.

Genelde cemaatin kurumlarına baktığımda, topluma yansıttıkları sınırlı kapasite ve yeteneklerle, dedikodu, olumsuzluk ve çözümsüzlükle günü geçiştirmekten başka kurumsal dünyası olmayanların, bu alandaki yaşamlarının daha sağlıklı bir biçimde sürmesini ve dimdik ayakta kalmalarını her zaman garipseyen biri olarak; Cemaat yaşamındaki kısa hizmet süremde ortaya koyduğum yoğun emek, düşünce ve hizmet üretimiyle– alışagelmişe göre – uyumsuzluk yarattığımın farkındayım. Üretenlere ve üretenleri anlayıp değerlendirebilen, onlara güvenle destek veren dostlarıma, teşekkür ederken, taş üstüne taş koyma ihtimallerine dahi tahammülleri olmayan, her olumlu adımı baltalamaktan çekinmeyen dedikodu mihraklarını da “müthiş başarılarından ötürü” kutlamaktan başka bir şey düşünemiyorum.

Bu arada yoğun emek ve başarının getirisi olan onur ve gurur dışında bir beklentisi olmayan biri olduğum halde, menfaati – bulmak için aynaya bakmak yerine – yapılan iyi niyetli çalışmalarda arayan zavallıları da tanrıya havale ediyorum.

Sağlık vs gibi – gerçek olmayan – nedenlerden ötürü vs. diyerek hem kendime, hem de cemaate olan saygımı yok edecek bir yaklaşım yerine, kurumlarımızda çalışmış, çalışan ve çalışacak olan insanlarımız ile kurumlarımızın yarınlarının şekillenmesine yardımcı olabilmek adına bu denli açık olarak “artık birlikte çalışma ortamı kalmadığını” bildirme yolunu seçtim.

Cemaatime olan tüm borcumu, son görevlerim olan Envanter Komisyonu, Ortak Emlak ve Bütçe Komisyonu ve Hastane Emlak Komisyonu vasıtasıyla ödememe yardımcı olan, başta değerli büyüğüm Setrak Tokat ve diğer Yönetim Kurulu üyeleri olmak üzere herkese teşekkür ediyor, mevcut şartlar altında bundan böyle cemaat kurumlarında görev üstlenmeyeceğimi siz değerli kamuoyunun bilgilerine sunuyorum.

En derin Saygılarımla,

Hosrof Köletavitoğlu

Not: 24 Mart 2005 tarihinde hazırlanmış olan bu yazının yayımı, gereksiz ve zamansız birçok manipulasyona neden olmamak ve dolayısıyla bazı kurumlara zarar vermemek için bugüne ertelenmiştir.

Yorumlar kapatıldı.