İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ruhban Okulu `Patriklik Semineri´yle Çözülür

Siyaset bilimci Macar, Heybeliada Ruhban Okulu, MEB’e bağlı, özel statülü bir “Patriklik semineri” olarak açılırsa, sorunun çözüleceğini söylüyor. “Okulun diplomaları denk olarak tanınmasın. İmam hatip karşılaştırması yanlış. Türkiye Lozan’ı uygulamalı.”

——————————————————————————–

BİA Haber Merkezi

01/04/2005 Tolga KORKUT

——————————————————————————–

BİA (İstanbul) – Avrupa Birliği (AB) sürecinde reformların uygulanmasını takip eden Reform izleme Grubu’nun bu haftaki toplantısından çıkan sonuçlardan biri de, “Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılışına ilişkin siyasi karar gecikmeksizin alınmalı”ydı.

Uzmanlar, okulun kapalı olmasının Lozan Antlaşması’nın 40. maddesine aykırılığını vurguluyorlar.

Türkiye AİHM’de mahkum olabilir

Bir başka önemli nokta da, Patrikhane’nin okulun açılmaması halinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurma yolunun açık olması. AB hukuku uzmanları, Türkiye’nin bu durumda “Patrikhane’nin tüzel kişiliği olmadığı, dolayısıyla dava açamayacağı” tezini savunacak. Fakat AİHM’nin özellikler Yunanistan kiliseleriyle ilgili emsal kararları, bu savı geçersiz kılabilir. Bu durumda, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin mülkiyet hakkı, adil yargılanma hakkı ve eğitim hakkıyla ilgili maddelerine dayanılarak, AİHM’de mahkum olma olasılığı yüksek.

Sorun nasıl açılacağı

Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Elçin Macar, “Hükümet iradesini, Heybeliada Ruhban Okulu’nun (HRO) açılması yönünde defalarca açıklamış bulunuyor. Artık sorun açılma-açılmama aşamasından çıkmış, hangi formülle açılacağı noktasına ulaşmıştır” diyor.

Macar, mart ayında Strasbourg’da Fransa ve Türkiye arasında ikili bir kolokyum olarak düzenlenen “Tartışılan Laiklik” başlıklı organizasyonda, HRO üzerine bir tebliğ sundu. Elçin Macar’la “Türkiye ‘de Ruhban Yetiştirme Sorunu” başlıklı tebliğinde dile getirdiği, okulun açılması için önerdiği çözüm üzerine konuştuk.

Çözüm zor değil

Macar, HRO’nun Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı özel öğretim kurumları içerisinde, özel bir statüyle yeniden açılmasının sorunu çözeceğini, zaten kapatılmadan önceki durumun da bu olduğunu söylüyor.

“Çözüm bu okulun bir ‘Patriklik semineri’ olarak anlaşılmasından, denetimi MEB’de olmak kaydıyla, yönetiminin tamamen Patrikhane’ye bırakılmasından geçiyor.

Mezunlarının diplomaları resmi öğretim kurumlarınınkine denk olarak tanınmasın. Lise ya da üniversite diplomasına denk olmasın. Yalnızca mesleki bir diploma olarak tanınsın.

Devlet buna izin verir, denetler ama denkliğini tanımaz. Engel de olmaz. TC yasalarına aykırılık yoksa, karışmaz. Örneğin, Fransa bunu yapıyor. Alsace-Lorraine bölgesi hariç olmak üzere, kiliselere maddi yardımda bulunmuyor, din adamlarına maaş vermiyor.”

Aklı başında bir itiraz yok

Macar’a göre, okulun açılmasına yönelik itirazlar arasında “aklı başında bir ‘hayır’ yok”. Asıl sorun, okulun açılma formülü üzerindeki ayrılıklar.

“Bir grup laiklik noktasından hareket ettiğini söylüyor. İmam hatiplerin orta kısmının kapatıldığını, din eğitiminin ve askeri eğitimin yasal olarak devletin tekelinde olduğunu belirterek, ‘din eğitimi yapılacaksa, üniversite çatısı altında, ilahiyat fakültesine monte edilerek yapılmalı’ diyor.

YÖK’se, MEB’e bağlı olmasını öneriyor.

İlahiyat fakültesi formülü, devletin, ‘bunu açmak durumundayız, nasıl olur da ana kontrol mekanizmaları içinde açarız’ yaklaşımının sonucu. Bunun için koordinasyonla görevlendirilen Zekeriya Beyaz, dini liderlere mektup yazdı, çağrıda bulundu. Ama kimse yanaşmadı.

Hükümetin resmi açıklamalarındaki ana çerçeve şunu gösteriyor: Bu işi YÖK içinde değil, MEB’e bağlı bir statüyle açarak çözme eğilimi var.”

HRO 64’ten beri Yunanistan’a karşı koz

Macar, okulun açılmasına karşı itirazların kökeninde, Türkiye’nin 60’ların ortalarından beri HRO’yu ve Patrikhane’yi Yunanistan’a karşı koz olarak kullanmasının olduğunu söylüyor.

“60’lı yılların dışişleri belgelerine göre, Türkiye 1964’ten sonra HRO’yu ve Patrikhane’yi Yunanistan’a karşı koz olarak kullanıyor. Kapatılma bununla ilgili. 60’lı yıllardaki sürecin, doğrultunun üzerindeki noktalardan biri. Önce Türkiye Bozcaada ve Gökçeada’daki Rum okullarının Rumca tedrisatını yasaklıyor. Ardından 71’de HRO’yu kapatıyor. Yunanistan’sa, 72’de, 12 adadaki Türklerin Türkçe tedrisatla eğitim veren okullarını kapatıyor.

Mesnetsiz iddialar: Megali İdea ve imam hatip benzeştirmesi

Macar, “HRO’nun Yunanistan’ın Megali İdea’sının Harp Okulu” olduğunu iddia edenlerin, Megali İdea’nın 1922’den beri tarihin çöplüğünde yer aldığını ya bilmediklerini ya da öğrenmek istemediklerini söylüyor.

“Megali İdea, Yunanistan’ın resmi dış politika aracı olmaktan 1922’de çıkmıştır. Yunan ordusunun yenildiği, İzmir’den kaçılan tarihte. Yunanistan, bu yenilgi ve serüvenden dolayı ileri gelen 6 kişiyi idam etti. Tabii, bizde Kızıl Elma isteyenler kadar, Yunanistan’da da Megali İdea heveslileri vardır.”

“HRO’nun İmam hatiplerle benzeştirilmesine gelince, bizim imam hatip ihtiyacımız yok. Çünkü İslamiyet’te ruhban yok. Ama Hıristiyanlıkta ruhban olmazsa ibadet yapılamaz. Karşılaştırılabilir bir durum değil.”

Patrikhane dışa bağımlı hale geliyor

“Patrikhane, ruhban yetiştiremedikçe dışa bağımlı hale geliyor. Ruhban açısından Yunan ruhbana bağımlı oluyorlar. Yunan kilisesi Patrikhane’den bağımsızdır. Birbirlerinin içişlerine karışmazlar.

Kilise, Yunanistan’daki AB tartışmalarında, AB’deki Yunan kimliği tartışmalarında, milliyetçiliğin kalesi. Patrikhane’yse, varoluşu gereği milliyetçilik üstü davranıyor. İster istemez çatışıyorlar.”

Türkiye “iç sorununu” kendi halletmeli

Elçin Macar’a göre, HRO’nun açılmasıyla, Türkiye, hem yıllar süren bir hukuki hatadan geri dönecek hem de dış baskıdan kurtulacak.

“Lozan’ın 40. maddesi uyarınca okul açılmalı. Kapatma hukuka aykırı. Böylece Türkiye, hatadan geri dönmüş olacak.

Türkiye’ye yıllardır dayatılan dış baskı çok rahatsız edici. Bundan kurtulacak. Türkiye bu “iç sorununu” kendi içinde halletmelidir. Bu insanların çaresizce AB’den, ABD’den medet umar hale gelmesi, Türkiye’nin eylemleri sonucudur. Ankara bu sorunları çözmemekte direndikçe, mecburen Batı’ya yöneliyorlar.”

Laiklik ruhban yetiştirme özgürlüğünü içermeli

Macar, Patrikhane’nin AİHM’ye başvurma yolunun açık olduğunu ve Lozan’a aykırılık nedeniyle Türkiye’nin mahkum olabileceğini söylüyor ve ekliyor: “Zaten laiklik ve demokrasi, bu özgürlüğü, ruhban yetiştirme özgürlüğünü içermeli.” (TK)

Yorumlar kapatıldı.