İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kuran´ı öpen, camiye giren bir Papa

Taha Akyol

SÜNNİ ve Şii bir grup üst düzey Müslüman din adamı 14 Mayıs 1999’da Vatikan’da Papa II. Jean Paul’ü ziyaret ediyor; elyazması bir Kuran nüshasını Papa’ya hediye ediyorlar.

Papa, “saygı ifadesi olarak Kuran’ı eğilerek alıyor” bununla yetinmiyor, “Kuran’ı öpüyor.”

Tarihte ilk defa bir dinin lideri “öteki” dinin kutsal kitabını öpüyor!

Tarihte cami ziyaret eden ilk papa da odur. Kudüs ve Şam gezilerinde Ömer ve Ümeyye camilerini ziyaret etmiş, cami içinde dua etmiştir.

Yahudilikle Katoliklik arasında tarihî husumeti ortadan kaldırmak için önemli adımlar atmıştır. Haham Steven Lebov’un CNN’deki konuşmasında onu “tarihteki en büyük Papa” olarak nitelemesi sebepsiz değildir.

Vatikan ilk defa onun zamanında 1993’te İsrail devletini resmen tanıdı.

Kudüs’te Müslümanların ve Yahudilerin kutsal mekânlarını ziyaret eden, “Ağlama Duvarı”na ve Yahudi soykırım anıtına giderek dua eden ilk papa da odur.

Arafat’la el ele tutuşup Filistin mülteci kamplarını ziyaret ederek mazlum Müslümanlara ilgisini gösteren ilk papa da odur.

“Kudüs, üç dinin kutsal şehridir ama Tanrı bu şehri Yahudilere vaat etmiştir” diyen ilk papa da odur.

* * *

BEYAZ Saray’ı ilk ziyaret eden papa odur. Komünist Küba’ya gidip Castro ile görüşen, 26 yıllık papalığı süresince tam 128 defa yabancı ülkelere ziyarette bulunan, yüz binlerin, hatta Filipinler’de üç milyon kişinin katıldığı “kitle ayinleri” düzenleyen ilk papa da odur.

‘Sekülerleşme’ karşısında gerileyen Hıristiyanlığa yeni bir ruhani titreşim getirmiş, Afrika’da Katolik dinine büyük bir yayılma ve canlanma ruhu vermiştir.

Dinler arası diyalog fikri onun zamanında daha bir açılım kazandı.

CNN’de Katolik rahip Tom Reese anlatıyor:

– Benim çocukluğumda bir Katoliğin bir Protestan kilisesine, bir Müslüman camisine veya Yahudi sinagoguna girmesi düşünülemezdi. Papa bu yasağı kaldırdı…

Müteveffa Papa “dinler arası diyalog” yanlısıydı. Elbette mümin bir Katolikti. Kendi dinine kuvvetle inanan yüksek düzeyli bir Katolik ilahiyatçısı olduğu için, sanıyorum, dinler arasında yumuşama olur da kanallar açılırsa bundan kendi itikadının kazançlı çıkacağını düşünüyordu.

Ama ‘objektif’ bir gerekçesi de vardı:

– Avrupa ve Amerika’da Müslümanlar… İslam dünyasında Hıristiyan ve Yahudiler iç içe yaşıyor. Barışı ancak diyalogla, hoşgörü ile geliştirebiliriz.

Bunun dinî gerekçesi, üç dinin de “İbrahimî” olması, aynı kökten gelmesidir. CNN’de konuşan İmam Faysal Abdul Rauf da “Hz. İbrahim”in ortak kök olduğuna ve Müslüman-Hıristiyan yakınlığına dair Kuran’dan ayetler okudu.

* * *

KÜBA gezisinde Castro’nun önünde şunları söylemişti:

– Ateist Marksist devlet ve öbür tarafta kapitalizmin aşırılıkları, materyalizmin günahlarıdır…

Irak savaşına ve idam cezasına karşı çıkan ‘liberal’ Papa, kürtajı ve ötanaziyi “materyalist ölüm kültürünün parçaları” olarak lanetlerken muhafazakârdır.

Kendi dinini yayma çabasının yanında, büyük dinlerin “materyalizme ve insan ıstıraplarına karşı” işbirliği yapmasını savunuyordu.

Bu yolda, komünizmin “barışçı yollardan” çökmesinde büyük rol oynadı. Şu sözler Lech Walesa’nındır:

– Papa olmasaydı ya komünist rejim, ya biz şiddete sürüklenebilirdik. Papa, komünizmin barışcı usullerle çökmesini sağladı.

Ayak basmadığı tek önemli ülkenin Rusya olması acaba tesadüf mü?

Evet, tartışmasız “yüzyılın en büyük Papa”sı idi, insanlığın saygısını hak etmişti.

Müteveffa Papa’nın ardından mumlar yakarak gözyaşlarıyla dua eden, ilahiler söyleyen milyonlar onun canlandırdığı dinî duyarlığın bir belgesidir.

Yorumlar kapatıldı.