İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni Sorununda Diplomasi

Hasan Celal Güzel

Ermeni Tehciri olayının 90. yıldönümü olan 24 Nisan gününe, yaklaşık bir aylık zaman kaldı. Her 24 Nisan tarihini bir kin ve nefret günü olarak kutlayan Ermenistan ve Ermeni diyasporası, bu defa çok iştahlı hazırlıklar içerisinde. Özellikle, ABD’de var güçleriyle uğraşarak Kongre’den, sözde soykırım iddiaları hakkında bir tasarıyı geçirmeye uğraşıyorlar. Ayrıca, AB ülkelerinde de buna benzer hazırlıklar içinde bulundukları anlaşılıyor.

* * *

Ermenilerin, 90. yıldönümünü fırsat bilerek, olayı Türkiye ve Türkler aleyhine bir kampanyaya dönüştürüp başlangıçtan beri hazırladıkları senaryoyu uygulamaya koydukları görülmektedir. Buna göre; önce Türkiye’ye soykırım iftirasını kabul ettirecekler; daha sonra tazminat taleplerinde bulunacaklar; arkasından sıra toprak istemeye gelecektir. Bu senaryo artık sır olmaktan çıkmış; bazı Ermeni sözcüleri tarafından dile getirilmeye başlanmıştır.

Ermeni diyasporasını ve gerisindeki Ermenistan’ı böylesine azdıran etkeni, sadece tehcirin 90. yılı ile açıklamak mümkün değildir. Bu durum, Türkiye’nin dünya politikası içindeki yerinden tutunuz da, ABD ve AB ile münasebetlerine kadar çok çeşitli sebeplerle ilgilidir.

ABD, Irak Savaşı ile arasındaki ilişkileri soğuyan Türkiye’nin “burnunu sürtme” ve köşeye sıkıştırma peşindedir.

AB ise, Türkiye’nin AB’ye katılma isteğini istismar etmekte ve uydurma “Ermeni Soykırımı’nı tanıma”yı, yeni şart olarak getirmeyi plânlamaktadır.

Bir taraftan da, ABD ve AB’nin Türkiye içindeki “goygoycuları”, Ermeni meselesinde tâviz verilmesine çalışmaktadır.

* * *

20 Şubat 1990 günü Dışişleri Bakan Mesut Yılmaz, Amerikan Senatosu’nda Ermeni konusunda aleyhte karar çıkacağını hesaplayarak, başarısız duruma düşmemek için Bakanlık’tan istifa etmişti. Merhum Özal, Türkiye aleyhindeki tasarının geçmemesi için ter dökerken Yılmaz’ın bu şekilde istifasına çok üzüldü. Tasarı’nın Türkiye aleyhine neticelenmesine muhakkak nazarıyla bakılırken, Özal’ın gayretleri ve Başkan Bush’un Orta Doğu plânları sayesinde, Tasarı ABD Senatosu’nda reddedildi.

Ermeni meselesinde, bugün de diplomasiyi iyi kullanmamız gerekiyor. Konunun değerli uzmanı Emekli Büyükelçi, İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ’ın fikir babalığını yaptığı ve CHP lideri Baykal ile Başbakan Erdoğan’ın üzerinde anlaştıkları proje, fevkalâde isabetlidir ve bizim açımızdan ilk olarak meseleyi “siyasî plâtform”a taşımıştır. Bu teşebbüsün, karşı bir tez hâlinde ABD ve AB ülkelerinde tartışılmasını sağlamak faydalı olacaktır.

* * *

Ancak, 24 Nisan’dan önce Türkiye’nin ABD nezdinde bazı diplomatik teşebbüslerde bulunması ve tâviz sayılmayacak bazı adımlar atması, Türkiye aleyhine karar tasarısının alınmasına mâni olacak; bu mümkün olamazsa da ABD ile olan ilişkilerde bizi haklı duruma geçirecektir.

Atılabilecek bazı adımları sıralarsak;

1. Başbakan Erdoğan, Suriye’nin bir hafta içerisinde birliklerini Lübnan’dan çekmesini isteyebilir.

2. Cumhurbaşkanı Sezer, Suriye’yi, Lübnan’dan birliklerini çektikten sonra ziyaret edebileceğini bildirebilir.

3. Heybeliada Rum Rahipler Okulu’nun yeniden açılmasına, Türkiye’deki mevzuata uygun olarak izin verilebilir.

4. Azınlık vakıfları konusundaki tıkanıklık giderilebilir. Ancak, Ruhban Okulu ve vakıflar konusunda, Lozan’daki “mütekabiliyet (karşılıklılık)” ilkesine itina edilmelidir.

5. ABD’nin İncirlik Üssü konusundaki talepleri değerlendirilebilir.

6. Türk Ermenileri, bu konuda daha aktif hâle getirilebilir.

7. Daha önce olduğu gibi, Ermeni Lobisi’nin aleyhteki faaliyetlerine karşı Yahudi Lobisi kullanılabilir. Bunun için de, Başbakan’ın İsrail ziyareti tesirli olabilecektir. Ayrıca, Türkiye’deki etkili Musevî çevreleri harekete geçirilebilir.

* * *

Lâkin, Azerbaycan ile anlaşmadan Ermenistan kapısını açmamız doğru olmayacaktır.

ABD Kongresi’nde sözde Ermeni Soykırımı konusunda aleyhimizde karar alınması, bizi kıracak ve üzecektir. Böyle bir tasarının kabulü, zaten çok kırılgan olan Türkiye-ABD münasebetlerinin iyice soğumasına yol açacaktır. Bunun da, ABD’nin menfaatine olmayacağı âşikârdır.

Tekrar seçilme endişesi bulunmayan ve gücünün zirvesinde olan Bush’tan, babasının yaptığı gibi, ağırlığını koyarak Türkiye aleyhine bir tasarının çıkmasına engel olmasını bekliyoruz.

Yorumlar kapatıldı.