İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ABD´deki Ermeni konferansında tartışma çıktı…

Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Türkkaya Ataöv’ün konuşmacı olarak katıldığı, Amerikan-Türk Dernekleri Asamblesi (ATAA) tarafından düzenlenen ve ”Osmanlı Türk-Ermeni Trajedisi 90 Yıl Sonra” başlığını taşıyan konferansta tartışma çıktı.

ABD Kongresi’nin çalışma binalarından Rayburn’de düzenlenen oturumda, Profesör Ataöv, batı basınının, ilk Hıristiyan devlet olarak tanınan Ermeniler’in meselesine taraflı yaklaştığı ve Müslüman dünyasının kayıplarını umursamadığını belirttiği konuşmasında, 1915 olaylarını hazırlayan tarihi gerçekleri de anlattı.

Toplantının başında katılımcılardan, sorularını yazılı olarak ifade etmeleri istenmesine karşılık, Ataöv’ün konuşmasının bitiminde, aralarında Amerika Ulusal Ermeni Komitesi ANCA’ya mensup Elizabeth Çulciyan’ın da bulunduğu Ermeni asıllılar, ayağa fırlayarak sorularını sözlü ifade etmeye başladı. Toplantıyı yönetenlerin itiraz etmesine rağmen Çulciyan ve diğer Ermeni katılımcılar, Profesör Ataöv’e bağırarak müdahale etti. Bir Ermeni katılımcı, Türkiye’de bir kişinin ”Ermeni soykırımı” demesinin bile 15 yıl hapse neden olduğunu iddia etti. Ataöv ise, ”bu yanlış bilgileri nereden ediniyorsunuz bilmiyorum” diyerek yanıt verdi. Başka bir Ermeni katılımcı, Profesör Ataöv’e kitap okumasını tavsiye etti.

Çulciyan, Halil Berktay ve Taner Akçam gibi akademisyenlerin Ermeni meselesine daha açık fikirli yaklaştığını ve Türkiye’nin, Ermeni meselesini artık inkar etmemesi gerektiğini söyledi. Ataöv ise, konuşma yaptığı kürsüden elinde belgelerle inerek, Ermeni katılımcılara bu belgeleri gösterdi.

Elizabeth Çulciyan, Türkiye’de Hitler’in ”Kavgam” kitabının en çok satanlar arasında yer almasını, Türkiye’nin yaklaşımına örnek olarak gösterince Ataöv, ”bu hiç doğru değil. Türkiye’de kimse okumuyor bu kitabı. Ben okudum, çünkü zaten ben her şeyi okuyorum. Hitler bir aptaldı. Morondu” dedi. Bu bilgileri Amerikan basınından okuduğunu söyleyen Çulciyan’a karşılık Ataöv, ”bu bir genelleştirme. Bu tip genelleştirmeler çok tehlikelidir ve yanlış yerlere götürür” yanıtını verdi.

Profesör Ataöv, Türkler’in İstanbul’u fethetmesinin ardından sadece Rumlar’ın değil, bütün Hıristiyan dünyasının yas tuttuğunu ve Viyana kapılarına dayanan Türkler’in gücünün yarattığı etki nedeniyle Türkler’in hep ”barbar” olarak görüldüğünü, hiçbir zaman kurbanlaştırılmadığını söyledi. Ataöv, 19 yılı Webster sözlüğünde, Türk’ün tanımına karşılık olarak ”barbar” denildiğini kaydetti.

Ataöv, Rusya’nın yayılmacı politikası çerçevesinde Türk topraklarındaki Hıristiyan azınlığı kışkırtıcı çalışmalar yaptığını, batıdan gelen Katolik ve Protestan misyonerlerin o dönemde Türk topraklarındaki Hıristiyan azınlığı, Müslüman olmayanların Müslümanlar’dan daha üstün olduğu görüşünü işlediğini anlattı.

Türkiye’de 1913 yılında Ermeni bir Dışişleri Bakanı bulunduğunu hatırlatan Ataöv, Musevi soykırımına sahne olan Almanya’da, 1940’lı yıllarda Musevi bir bakanın hayal bile edilemeyeceğini söyledi ve Türk ve Ermeniler’in daha önce hep dostluk içinde yaşadığını kaydetti.

Profesör Ataöv, savaşta tek taraflı kayıplara önem vermenin yanlış olduğunu belirterek, ”bugün hepimiz Irak’ta kaç Amerikalı’nın öldüğünü biliyoruz. Irak’ta kaç Iraklı’nın öldüğünü bileniniz var mı?” diye sordu. Ataöv, 1915 olaylarında, sadece çatışmanın altında yatan nedenleri değil, yabancı güçlerin Ermeni azınlığı kullanma çabasının bulunduğunu kaydetti. Ermeniler’in o dönemde binaları tahrip edip, saldırılar, suikastlar düzenlediğini, okulları cephanelik olarak kullandığını anlatan Ataöv, ”bugün bu tip davranışlara terörizm diyoruz” dedi.

Yorumlar kapatıldı.