İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Şu meşhur Ermeni meselemiz

İsmet Berkan

Bu yıl, özellikle Amerika ve Fransa’da, şu ana kadar daha çok akademik çevrelerde olmak üzere Ermeni soykırımının 90. yılı nedeniyle pek çok etkinlik düzenlendi, düzenlenmeye devam ediyor.

Türkiye de, savunma içgüdüsüyle olsa gerek, ‘Bir soykırım yoktur ve olmamıştır’ demeye devam ediyor, hatta yansıyan haberlere bakacak olursanız Türk Tarih Kurumu, Ermeni soykırımı diye bir şeyin olmadığını kanıtlayacak bir atak hazırlamış bile.

Atak hazırlayan tek kurum TTK değil. Geçenlerde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan’ı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğn’ı ziyaret ederek Ermeni meselesiyle ilgili bir ‘atak planı’nı iletti. Baykal, dünkü grup konuşmasında Başbakan Erdoğan’dan bu projeyle ilgili henüz bir yanıt almadığını söylüyor ve Başbakanı sıkıştırıyordu.

Bendeniz, uzun zamandan beri bu konulara da ilgi duyan biri olarak hep bir şeyi merak ettim: Türkiye’nin bu Ermeni soykırımı konusunda bir politikası var mı, yok mu?

Bir politika var mı yok mu, bunun ayrıntıları belirlenmiş mi, bunları hâlâ bilmiyorum ama Türkiye’nin bu konularla yakından ilgilenmeyenleri hayli şaşırtabilecek bir resmi çizgisi var.

Bu çizgi, bir basın açıklaması aslında ve özetle şunu söylüyor: 1915 ve izleyen yıllarda Anadolu’da bir trajedi yaşanmış, istenmeyen olaylar meydana gelmiş ve bu olaylar Müslüman ya da Ermeni çok sayıda cana mal olmuştur.

Her ne kadar özellikle Ermeni diasporasının politikası, Osmanlı’nın yaptığını ‘soykırım’ olarak tescil etmek olsa da, Türk Dışişleri Bakanlığı’nın formüle ettiği ve benim çok kabaca özetleyip mealen aktardığım söylem, esasen pek çok Batılı başkenti tatmin eder nitelikte.

Ancak mesele şu ki, 1915 ve izleyen yıllardaki olaylara ilişkin Türkiye’nin bu izahını Türkiye’de kimse bilmiyor. Çünkü, bizim devletimiz ve hükümetlerimiz, Ermenileri tatminden çok uzak olduğunu söylediğim bu izah biçimini bile Türk kamuoyunun önünde savunmuyorlar, savunamıyorlar.

Türkiye’de sorular ortaya çıktı mı, ya ‘Tarihçilere bırakalım’ tezi ortaya atılıyor ya da ‘Evet ama onlar da bizi öldürdüler’ lafı.

Mesela, diyelim Fransız parlamentosu Ermeni soykırımıyla ilgili bir karar aldı mı, bizim siyaset dehalarımız ortaya çıkıyor, ‘Fransa sen kendine bak, biz sana Cezayir olaylarını hatırlatıyor muyuz?’ diyebiliyorlar. Önümüzdeki ay Amerikan Kongresi, Ermeni tasarısını gündemine alacak ve göreceksiniz Türkiye’de birileri hemen Kızılderili katliamlarını gündeme getirecek.

Politikacıların Türk ve zaman zaman da dünya kamuoyunun önüne çıkıp önce 1915’te hiçbir şey olmamış gibi yapmaları, biraz sıkışınca ‘Ama onlar da bizi öldürdü’ demelerinin bir adı var: İnkâr politikası.

CHP’nin AKP’yi iknaya çalıştığı son girişim ve Türk Tarih Kurumu’nun hazırladığı ‘atak’ da bu cinsten: İnkâr.

Oysa hepimiz biliyoruz ki, 1915 ve izleyen yıllarda bir şeyler oldu. Bugün olayların başlangıcı kabul edilen simgesel günün üstünden 90 yıl geçmişken, o ‘bir şeyler’in ne olduğunu bile açık açık konuşamıyoruz.

Bunu konuşmayarak ya da birşeyler olduğunu inkâr ederek sadece olaylarda ölen, öldürülen Ermenilerin hatırasına değil, aynı zamanda Ermeni çeteleri tarafından öldürülen Türk-Kürt Müslümanların hatırasına da büyük bir saygısızlık yapıyoruz aslında.

Yorumlar kapatıldı.