Şakir Süter
Ermeni meselesinde sürekli savunmada kalmanın zararını çok çektik.
Öyle bir hava oluştu ki…
Sanki Türkiye, gerçekten ‘soykırım suçunu’ işlemiş de…
‘Suçuna bahaneler arıyormuş’ gibi bir ürkeklik.
Biz yıllarca bu ikircikli tavrı sergiledikçe, daha da üzerimize geldiler.
Savaş anında, bir ulusun varolma mücadelesi sırasında…
Kendisini ‘arkadan vuranlara’ karşı ne yapılması gerekiyorsa, onu yapmışız oysa…
‘Soykırım’ değil, ‘savaştır’ bunun adı.
Bu gerçeği bilmek için tarihçi olmaya da gerek yoktur.
Her iki ulus da insanlarını yitirmiş, büyük acılar yaşanmış.
Böylesi çok açık bir gerçek gözardı edilip…
Aynı tarihlerde İç ve Batı yörelemizde yaşayan Ermeni vatandaşlarımızın burunları bile kanamamışken…
‘Soykırım masalı’na devam edildi.
Bu ‘masala’ inanmak isteyenler zaten inanıverdi!
Biraz, ama biraz tarih bilgisi olanların kafasında..
Ermeni diasporasının etkili propagandaları, bizim ise tutukluğumuzdan ötürü, yer yer ‘acaba’ çengelleri oluştu.
Gerçeklere açık, yalana kulak kapatanlar ise bu yalanı hiç ciddiye almadı.
Fakat o noktayı da aştık sayılır.
Diplomatik beceriksizliğimizi fark etmemiz bile büyük kazanımdır.
Artık Türkiye’de -bildik bazı mihraklar dışında- toplumun neredeyse tamamı ‘soykırım’ iddialarının ‘büyük bir yalan’ olduğunu biliyor.
Bunun da çok önemli bir aşama olduğunu not olarak düşmemiz gerek.
Türkiye ‘yeter artık’ dedi ve gecikmeli de olsa ‘hücum’ kararı aldı:
– Hodri meydan! İşte tarihi belgelerin tamamı burada; isteyen incelesin!
Oktay Ekşi ağabeyimiz haklı, ‘daha da atak’ olmalıyız; doğrudur.
Biz atağa kalktıkça, haklılığımızı ortaya koyacak belgeleri bütün dünyanın tanıklığına açtıkça, Ermeni kanadı masadan kaçmaya başladı.
‘Hücuma’ devam, kazanacağız.
Türkiye, uluslararası arenada tamamen haklı olduğu bir konuda…
Haklılığını kanıtlayacak belgeler de elindeyken…
Yalanı mahkum edecektir.
Bütün haklılığımıza ve avantajlarımıza rağmen bunu başaramazsak da, yuh olsun bize!..
Yorumlar kapatıldı.