İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hasan Esat Işık öneriyor

Oktay Ekşi

ERMENİLERE ‘soykırım’ iddiası konuşulan bir yerde merhum Dışişleri ve sonra Milli Savunma Bakanı, tanınmış diplomat Hasan Esat Işık’tan söz edilmemesi mümkün değildir. Çünkü o 1970’li yılların başında Paris Büyükelçimiz iken, Ermenilerin Marsilya’da yaptırdıkları ‘soykırım anıtı’ açılış törenine Fransız bakanlardan birinin katılmasının ‘Fransa bu iddiayı benimsiyor’ anlamına geldiğini söyleyerek Paris’i terk eden onurlu Türk’tür.

Son günlerde, Ermeni soykırımı konusuyla ilgili kitaplarımız arasında merhum Hasan Esat Işık’ın, bir yazımızı eleştirmek amacıyla gönderdiği, 27 Şubat 1985 tarihli bir mektubu elimize geçti.

Son zamanlarda bazı aydınlarımızın savunduğu gibi biz de o sırada ‘İşlendiği iddia edilen suçlar Osmanlılar dönemine ait. Bu Cumhuriyet, Osmanlıların devamı olduğunu hiç söylemedi. Onlara rağmen kuruldu. O nedenle soykırım iddiaları bizi ilgilendirmez’ diyorduk. Işık bize şunları söylemiş:

‘(…) Yazılarınızın genel yapısı diyebilirim ki şuna dayanıyor:

Ermeni sorunu Milli Mücadele yıllarında yapılmış olan 2 anlaşmayla, son olarak da Lozan anlaşmasıyla kesin olarak çözümlenmiştir.

Toprak açısından bu mantıkla tamamen mutabıkım. Fakat kanımca soy kırımı iddiası için geçerli olması çok güç bu mantığın. Her vesile ile söylediğim gibi keşke her ulusun vicdanı, soy kırımı konusunda bizimki kadar rahat olabilse. Toplumların yaşamlarında manevi töhmetler de hukuksal töhmetlerden daha az değildir. Bunların da yalnız manevi değil, fiili de, olumsuz sonuçları da olabilir aynı zamanda.

Vicdanımız rahat, neden şekilsel nedenlerin arkasına saklanmak ister bir durumda gözükelim, devamlı bir töhmet altında yaşayalım?

Soy kırımı bir insanlık suçudur. Osmanlı dönemine aittir diye, Türk ulusu buna kayıtsız kalma yoluna giderse bu büyük hata olur. Zaten herkes bizi, bu hukuken mümkün görülmese bile, manen mahkûm etmeye devam eder.

Belki de Atatürk böyle art niyetli ithamlar olabileceğini de göz önünde bulundurmuştu Tarih Kurumu kurulmasına karar verdiği zaman.

Ben bu konuda şöyle düşünüyorum:

Tarih pek çok soykırımı veya soy kırımı iddiasından söz eder. Bunlardan yalnız biri üzerinde durmak insanlık saygısı değil, art niyetli bir politik tavırdır. Bu kabul edilemez. Fakat Birleşmiş Milletler bünyesinde kurulacak bir komisyon, TÜM SOY KIRIMLARI üzerinde bilimsel bir araştırma yapmalıdır ve ondan sonra da devletler bunlar hakkındaki tavırlarını ortaya koymalıdırlar. Ancak bu şekilde konuya gerçekten insancıl nedenlerle yaklaşılmış olur.

Ben Ermeni sorununun tek başına ele alınmasına sizin gibi tamamen karşıyım. Buna mukabil ‘Osmanlı döneminden Türkiye Cumhuriyeti sorumlu tutulamaz’ görüşü yerine, tüm soy kırımlarının BM çerçevesinde yansız bir şekilde araştırılması için çaba gösterilmesinden, hatta bu yöndeki girişimin bizden gelmesinden yanayım. Sevgi ve saygılarımla.

Hasan Esat Işık’

Hasan Esat Işık’ı 2 Temmuz 1989’da kaybettik. Ama onun ışık dolu görüşleri, önerileri hálá tazeliğini koruyor ve aramızda yaşıyor.

Yorumlar kapatıldı.