İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gündüz Aktan: Ermeni meselesi, bazı noktalar – Radikal

Ermeni
soykırım iddialarına karşı Sn. Şükrü Elekdağ’ın ‘Mavi Kitap’a
ilişkin
önerisi çok isabetli. Ana muhalefetin girişimi ve
hükümetin de
desteğiyle, bu kitabı propaganda malzemesi ilan etmesi için
Meclis
İngiliz parlamentosuna ortak bir çağrı yapacak. I. Dünya
Savaşı sonunda
işgalci güç olan İngiltere gerçekleri en iyi bilen
ülke. Westminster
bugüne kadar Ermeni olaylarının soykırım olduğunu kabul etmedi.
Hatta
Ankara’daki İngiliz Büyükelçiliği iki yıl önce
yayımladığı bir basın
bildirisinde soykırım tezinin geçersizliğini ortaya koydu.

Öte yandan iddiaların Türk-Ermeni tarihçilerden
veya bilim
adamlarından oluşacak bir komisyonda incelenmesi önerisini,
Ermenistan
Dışişleri Bakanı hemen reddetti. Ermeniler tüm tarih ve arşiv
çalışmalarının tamamlanmış olduğunu; sonucun dünya
tarafından kabul
edildiğini; sorunun soykırımı inkâr eden Türkiye’den
kaynaklandığını
söylüyorlar.

Ermenilerin tek amacı Türkiye aleyhine propaganda ise bu tutumu
anlamak mümkün. Ama bu propaganda sonucu AB’nin (veya
Amerika’nın) bize baskıyla soykırımı kabul ettirebileceğini
düşünmemeleri
lazım. Buna mukabil Türkiye ortak bir girişimin sonucunu gayet
tabii
kabul edecektir.

Böyle bir iş için BM uygun değil. Bu iyi niyetli
önerileri
yapanlar BM’yi pek tanımıyorlar. BM Güvenlik Konseyi ancak
‘uluslararası barış ve güvenliğe tehdit oluşturan’ konuları ele
alabilir.

90 yıl evvelki olaylar bu çerçeveye girmiyor. 1985’te
tartışılan
Whitaker raporu vesilesiyle BM insan hakları sisteminin ne kadar
yetersiz kaldığını gördük. UNESCO ve AGİT’in de konuyla
ilgilenmek
istemediğini biliyoruz. Demek ki ortak bir çalışma zemini
oluşturmak
için çabalarımıza devam etmemiz gerekiyor. Ancak bu
konunun
göründüğünden çok daha teknik olduğunu
bilmeli ve ilk bakışta akla
uygun gelen her öneriyi seslendirmekten kaçınmalıyız.

Gelelim ‘mea culpa’ cephesine. Halil Berktay, 7 Mart günü
Milliyet’te çıkan mülakatında, özetle ‘Ermenilerin
sırf Ermeni
oldukları için’ tehcir edildiği; tehcirin bir etnik temizlik
olduğu; etnik temizliğin
bugün soykırım sayıldığı; (katliamlara ilişkin) gizli emirlerin
arşivlerdeki belgelerden daha önemli olduğu iddiasında bulundu.

Bildiğim kadarıyla Berktay’ın olayların tarihi yönüne
ilişkin
yayımlanmış bir eseri yok. Daha da vahim olan, soykırım hukukunu da
bilmediği halde, hukuki bir değerlendirme yapmaktan çekinmemesi.

Soykırım Sözleşmesi 2. maddeye göre, bir grubu sırf o grup
olduğu
için (yani başkaca bir gerekçe olmadan) yok etme amacıyla
işlenen
fiiller soykırıma giriyor. Nitekim Yahudiler başka bir neden olmadan
yani sırf Yahudi olduklarından yok edildiler. Ermeniler Doğu Anadolu’da
kendi devletlerini kurmak için isyan ettiklerinden, Rus
ordularıyla
işbirliği yaptıklarından, Türk ve Müslümanlara
saldırdıklarından tehcir
edildiler. Bu süreçte taraflar sivil katliamı yapmışlarsa,
soykırıma
değil, başka suç kategorilerine girer.

‘Etnik temizlik’ kavramı Bosna-Hersek olayları sırasında ortaya
çıktı. Hukuki bir niteliği yok.

Silahlı güçlerin, yerleşik nüfusu bir başka yere
sürmek için
saldırmasıyla başlayan, sivil hedefleri yakıp yıkma, korunmasız
sivilleri öldürme ve ırzlarına geçme gibi eylemleri
tanımlamakta
kullanılıyor. Lahey’deki Eski Yugoslavya Mahkemesi bu tarz etnik
temizliğe savaş suçu veya insanlığa karşı suç muamelesi
yapıyor. Tek
istisna Krstic davası.

O da çok farklı. Etnik temizlik, birçok
yönüyle düzenli bir olgu
olan tehcire değil, 19. yüzyılda Türklerin Balkanlar ve
Kafkaslardan
atılmasına benziyor.

ICC’nin 1998 tarihli Roma Statüsü’nün 7. maddesi
tehciri insanlığa
karşı suç sayıyor. Ama Cenevre Sözleşmeleri’ne ek 2.
Protokol’ün 17.
maddesine göre ‘askeri gereklilik’ varsa suç oluşturmuyor.

Öte yandan Berktay’ın Ermeni olaylarına ilişkin hemen tüm
arşiv
belgelerinin zaten gizli, yani şifre muhaberat olduğunu bilmemesi de
garip.

Nihayet her türlü eleştirinin üstünde olduğu
giderek anlaşılan
basınımızın, soykırım tartışmalarına dalmak için içi
içini yiyen mümtaz
mensupları, acaba konuyu biraz çalışabilirler mi?

Yorumlar kapatıldı.