İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Galiba uyanıyoruz…

Oktay Ekşi

TÜRKİYE nihayet -hadi ayağa kalktı demeyelim- harekete geçti:

CHP Lideri Deniz Baykal, Başbakan Tayyip Erdoğan’la ‘Ermeni soykırımı’ iddiaları konusunu görüştü. Bu iddiaların dayandırıldığı üç temel kaynaktan sonuncusunun da geçersiz olduğunun ilan edilmesi için, olabildiğince çok sayıda milletvekilinin imzaladığı bir mektupla İngiliz Parlamentosu’na (hem Lordlar hem de Avam Kamarası’na) başvurulmasına karar verildi.

Önce duyarlılığı için Deniz Baykal’ı ve bu hareketin gerisindeki isim olan emekli Büyükelçi İstanbul CHP Milletvekili Şükrü Elekdağ’ı kutlarız. Tabii gösterdiği anlayış nedeniyle Başbakan Tayyip Erdoğan’ı da…

Yukarıda sözünü ettiğimiz üç dayanaktan biri Aram Andonyan’ın Paris’te yayınladığı bir kitapta yer alan ve Talat Paşa’ya ait olduğu ileri sürülen bir telgraf idi. Bunun tamamen sahte olduğu ispat edildi. O nedenle artık Ermeniler o telgrafın adını bile anmıyorlar.

İkincisi ABD’nin o dönemdeki İstanbul Büyükelçisi H.Morgenthau’nun anılarıydı. Morgenthau’nun Washington’a gönderdiği resmi raporlarla bir Ermeni olan yardımcısının kaleminden çıkan anılar arasındaki çelişkiler de bunları geçersiz kıldı.

Üçüncü dayanak, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz Savaş Bakanlığı’na bağlı Propaganda Bürosu tarafından Lord Bryce ve genç bir tarihçi olan Arnold Toynbee’ye yazdırılan ‘Osmanlı İmparatorluğunda Ermenilere Uygulanan Muamele’ isimli kitap…

Bu kitabın dayandığı ifadelerin, içindeki 150 anlatımın 70’inin o sırada Anadolu’da faaliyet gösteren ve Ermeni isyancıları destekleyen Amerikan misyonerlerine, 50’sinin fanatik Ermeni militanlara (Taşnak’lara) ait olduğu, 30 örneğin kaynağının dahi bilinmediği yabancı iki uzman (Prof. Justin McCharty ve Prof. Dr. Heath Lowry) tarafından ispat edildi.

Şimdi, Büyükelçi Elekdağ’ın kaleminden çıkan mektup, işte bu kitabın tarihi değeri olmadığının İngiltere Parlamentosu tarafından kabul edilmesini istiyor.

Aynı propaganda bürosu tarafından o zaman Almanlar aleyhine yayınlanan diğer Blue Book’un tarihi bir değeri olmadığı 2 Aralık 1925 günü, dönemin Dışişleri Bakanı Sir Arthur Chamberlain tarafından resmen ilan edilmiş fakat Osmanlı Ermenileri ile ilgili kitap hakkında bu ifade kullanılmamıştı.

Görüldüğü gibi, birçok ülke Türkiye’yi hedef alan kararları kendi parlamentolarından geçirdikten sonra nihayet kımıldayabildik.

Artık bu konuyu 24 Nisan’lar (Ermenilerin soykırım yıldönümü dedikleri gün) yaklaşınca aklımıza gelen, o tarih geçince unuttuğumuz bir mesele olarak değil, sistemli ve her olanakla her cepheden saldırarak sonuç alıncaya kadar yürüteceğimiz bir kampanya olarak ele almamız lazım. Bir örnek verelim:

Bu kampanyaya, Talat Paşa’nın Ermeni militan Teilerian tarafından 15 Mart 1921’de öldürülüşünün 84’üncü yıldönümünde, Berlin’de o sırada kaldığı Hardenberger strasse 4-5 No’lu evin önüne veya öldürüldüğü aynı adresteki 17 No’lu bina önüne tam da cinayetin işlendiği saat (sabah) 11’de çiçek koyarak başlamak ve onu anmak zor mu?

Yorumlar kapatıldı.