İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Süslenmiş zehir

Güngör Mengi

Almanya’da muhalefetteki Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik (CDU/CSU) partileri parlamentoya bir karar tasarısı sundu.

Karar tasarısı “24 Nisan 1915 tarihinde Ermenilerin sürgüne uğramalarının ve katledilmelerinin 90’ıncı yıldönümü vesilesiyle anılması” başlığını taşıyor.

Tarihi gerçekleri utanmazca tahrif eden Ermeni kaynaklı iddiaları parlamento kararı ile onaylatma amacı güden bu öneri sanki “Siyaset karakteri bozar” diyen Bismark’ı kendi ülkesinde doğruluyor..

Çok sayıda yabancı tarihçinin de onayladığı gibi tehcire yol açan olaylar, Birinci Dünya Savaşı sırasında Doğu’daki Osmanlı Ermenilerinin işgalci Rus ordusuyla işbirliği yaparak kurdukları çetelerle Osmanlı ordusunu arkadan vurması ile başlamıştır.

Van’da çıkanlan isyanda Ermeni çeteleri Müslüman halkı katlettikten sonra kenti Rus ordusuna teslim etmiş, 21 Nisan 1915’te Rus Çarı Nikola “Rusya’ya yaptıkları hizmetler” nedeniyle Van’daki Ermeni komitesine teşekkür telgrafı göndermiştir.

İftiraya Alman desteği

Osmanlı hükümetinin, isyancıların acilen savaş bölgesi dışına gönderilmesini öngören 24 Nisan 1915 tarihli kararı, devletin varlığını koruma amaçlı meşru bir tedbirdi.

Tehcir sırasında meydana gelen elim olaylar iki tarafın da ödediği bedellerdir.

Bu süreçte insanlık suçları işlenmiş midir, bunlar kasıtlı, planlı cürümler midir; buna siyasetçiler değil, tarihi belgelere dayanarak bilim adamları karar verecektir.

Alman ana muhalefetinin hamlesi, gerçeği bilimsel zeminlerde arama iyi niyetine ve adalet duygusuna indirilmiş ağır bir darbedir.

Geçen yılın temmuzunda Ermeni-Türk Platformu iki ülke tarihçilerini Viyana’da bir araya getirmiş, taraflar arasında belgeler değiş tokuş edilmişti.

Ermeniler, mayısta yapılacak ikinci toplantıya katılmayacaklarını bildirdiler. Çünkü Türkiye’ye karşı esen uluslararası rüzgârlar gerçeği aramıyor. Muhalefetteki Alman siyasetçiler nefrete hizmet ediyor.

AB yoluna taş koymak

Öneri iyi süslenmiş bir zehir tabağını andırıyor. “Karşılıklı barışmaya katkıda bulunmak” bahanesi altında Türkiye, planlı bir soykırım cürümü işlendiği konusunda itiraf tuzağına çekilmek isteniyor.

Alman muhalefeti, bu tarihi ihtilâfın parlamento kararı ile çözülmeyeceğini bilmiyor olamaz. Amaç “Türkiye’nin AB yoluna bir taş da biz koyalım” iki yüzlülüğüdür.

Bu meselenin tartışıldığı forumlarda söz dönüp dolaşır hep aynı yere gelir:

“Suçu kabul edin, Osmanlı’nın üstüne atın, özür dileyin kurtulun..”

Ben de böyle durumlarda daima Amerikalı tarihçi Jastin McCarthy’nin vurguladığı namus borcunu hatırlarım:

“Türkiye bu iddiaları yalan olduğu için reddetmelidir. Türkler yararlarına görünse bile rahatlamak uğruna atalarını feda etmeyeceklerdir!”

Yorumlar kapatıldı.