İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Devlet tabu yıkıyor

Kerkük-Kıbrıs-Ermenistan politikalarında ‘devrim’ sayılacak fikirler bugün MGK’da tartışılacak


Ermenistan’la sınır kapalı olsa da sivil inisiyatifler geliştiriliyor. Geçen hafta Ankara’da dünya 18 yaş altı gençler buz hokeyi şampiyonası eleme grubunda Türk takımı Ermenistan’ı 15-1 mağlup etti. FOTOĞRAF: ZEKERİYA ALBAYRAK/AA

DENİZ ZEYREK

ANKARA – Türkiye, AB sürecinde sadece demokratikleşme yasalarını geçirmekle kalmadı, önemli dış politika ‘klişelerini’ de tartışmaya başladı. Bugünkü MGK toplantısında Kerkük, Kıbrıs ve Ermenistan’la ilişkiler konusunda bilinen ‘resmi’ görüşlerden farklı görüşler ilk kez resmi kanallardan dile getirilecek. ‘Stratejik bir Irak politikasını Kerkük’le sınırlamamak, şiilerle ilişkileri geliştirmek’, ‘Kıbrıs’ta gümrük protokolü tartışmalarını (imzalayarak) bir kenara bırakıp, çözüme yoğunlaşmak’ ve ‘Ermenistan’la ilişkilerde Azerbaycan’ı belirleyici olmaktan çıkarmak’ bu görüşlerin başında geliyor. Hükümetten ‘siyasi’ destek gelirse bazıları Dışişleri’nin resmi açıklamalarına yansıyan bu yaklaşımlar detaylandırılıp resmi politikaya dönüşecek. Diplomatik kaynaklara göre, Türkiye’nin üç kritik konudaki mevcut resmi görüşleri ve Dışişleri, MGK Genel Sekreterliği ve ABGS gibi kurumlardan eskisiyle değiştirilmek üzere getirilen yeni yaklaşımlar şöyle:

‘Erivan’la sınır açılsa…’

Mevcut görüş: Ermenistan’ın Azerbaycan’da işgal ettiği topraklardan çekilmemesi halinde diyaloğun sürdürülmemesine dayanıyor. Bakü’nün baskısı bu politikanın devamında büyük rol oynuyor.

Yeni görüş: Türkiye, ABD ve AB’nin desteğini alarak Ermenistan’ın Karabağ’dan çekilmesinde büyük rol oynayabilir. Bu ancak ikili ilişkilerde ilerlemelerle mümkün olabilir. Ermenistan’la sınırın açılmasını, Erivan’ın Türkiye’den toprak talep etmekten vazgeçmesi gibi tarihi adımları, yeni girişimler izleyebilir. Washington’un desteği alınırsa Erivan, Karabağ konusunda geri adım atabilir. Fransa ve Rusya’nın da bulunduğu Minsk Süreci canlandırılabilir.

‘Kıbrıs’ta tek yol çözüm’

Mevcut görüş: Kıbrıs Rum Kesimi’nin kullanabileceği en küçük adımlardan bile kaçınmaya dayanıyor. AB ile imzalanan Ankara Anlaşması gereği Gümrük Birliği ek protokolünün Kıbrıs da dahil yeni üyelerle genişletilmesi bu yüzünden ‘Rum Kesimi’ni tanıma’ olarak yorumlanabiliyor.

Yeni görüş: Türkiye’nin bu ‘genişletmeyi’ yapmasının, dış politikaya vereceği zarar, adada çözüm için bastırmakla sağlanacak kazancın yanında ihmal edilebilir. Ayrıca çözüm sonrası anlaşmada yapılan ‘teşmil’ Kıbrıs Türklerini de kapsayacağından geçici bir durum oluşturacak. Bu yaklaşımda ‘Rum lider Papadopulos’un hiçbir zaman çözüme yanaşmayacağı’ tahmini ve ‘Kıbrıs’ta kalıcı çözüme ulaşılmasının Türkiye’ye sağlayacağı olanaklar’ büyük rol oynuyor.

Kırmızı çizgiler rafa

Mevcut görüş: Türk dış politikasının temel mantığı Türkiye’nin Irak’la ilgili ‘kırmızı çizgileri’ üzerine kurulu bulunuyor. Bu çizgiler, petrol şehri Kerkük’ün Kürt şehri olmasına karşı çıkmak, kuzeyde otonom yapının engellenmesi, Türkmenler’in haklarının korunması olarak özetleniyor.

Yeni görüş: ‘Kırmızı çizgi’ kavramı yerine Irak’ın toprak bütünlüğü, istikrarı, demokratik düzeni öne çıkarılıyor. Yeni Irak’ın en önemli gücü olan Şii gruplarla ilişkilerin güçlendirilmesi öneriliyor. Kerkük petrollerinin hem Irak’ın yeni yönetimi, hem uluslararası camia tarafından Kürt gruplara terk edilmeyecek denli önemli olduğunu savunan bu görüşe göre, Irak’taki Türkmenler’in birleştirilerek ‘tek ama Irak’tan tecrit’ olması yerine Irak’ın bütününde aktif olması gerekiyor.

Tan işaretini vermişti

Türkmenlerin güvenliği ya da Kürt grupların faaliyetleri nedeniyle Irak’a askeri müdahale söylentilerinin Türkiye’ye zarar verdiği belirtiliyor. Dışişleri Sözcüsü Namık Tan, 17 Şubat’taki basın toplantısında ‘Irak yaklaşımımız stratejiktir, Kerkük’e indirgenemez’ sözüyle ilk sinyali vermişti.

Yorumlar kapatıldı.