İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermenistan´da Kardelenler Erken Açabilir mi?

Hatem CABBARLI
ASAM
Kafkasya Araştırmaları Masası, Araştırmacı

16 Şubat 2005

23 Kasım 2003’te Gürcistan’da gerçekleşen Karanfil Devrimi’nin sonuçları Ermenistan ve Azerbaycan’da artçı deprem olarak hissedilmiş, ancak bu ülkelerdeki siyasi dengelerin fay hattında ciddi kırılmalar olmamıştır. Çünkü, Azerbaycan eski Devlet Başkanı Haydar Aliyev’in 10 yıllık iktidarı döneminde Azerbaycan muhalefeti etkisiz hale getirilmiş, 15 Ekim 2003’te gerçekleşen devlet başkanlığı seçimlerinde ise, iktidarın yoğun baskıları sonucunda Azerbaycan muhalefeti bitkisel hayata girmiş ve batı demokrasisinin verdiği bütün reçetelere rağmen, bugüne kadar kendine gelememiştir.

Ermenistan muhalefeti Azerbaycan muhalefetinden daha şanslı bir durumda olmasına rağmen, 2004 Mart ayında başlayan Kardelen Devrimi girişimleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu bağlamda Ermenistan muhalefetinin miting ve gösterilere başlarken iç dinamikleri ve alabileceği dış desteğin ölçüsünü yanlış değerlendirmesi yenilginin önemli nedenlerinden biridir. Bir diğer neden, her iki ülkede de iktidarların güvenlik güçleri üzerindeki mutlak kontrolüdür.

2003 sonbaharından itibaren dalga dalga yayılan (Ukrayna, Kazakistan, Kırgızistan örnekleri) çiçekler ve renkler devriminin dinamikleri değerlendirilirken aşağıdaki ortak noktalar dikkate alınmalıdır.

· Siyasi sistemin zayıflığı,

· İktidar veya muhalefetin sosyal tabanının gücü ve potansiyeli,

· Yabancı devletlerin desteğinin, jeopolitik ilgilerinin ve bölgeye yönelik güçler dengesinin doğru belirlenmesi,

· Siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin ve medyanın siyasi sistemi etkileme yeteneği ve imkanı,

· Devrimin gerçekleşmesi için iktidar içindeki anlaşmazlık ve sorunların doğru tespit edilmesi,

· Dış desteğin sağlanması için muhalefetin güçlü ve kendi içinde bölünmemiş olması,

· Devrim gerçekleştirmek istenen devletlerin tamamında eski Sovyet zihniyetine sahip kişi ve grupların iktidarda olması,

· Devrim liderinin halk tarafından kabul edilmesi ve karizmatik olması,

– Siyasi sistemin zayıflığı; Ermenistan 14 yıldır bağımsızlığını ilan etse de siyasi sistem mekanizması henüz tamamen oluşturulmamıştır ve kırılgan bir yapıya sahiptir. Devletçilik anlayışı zayıftır ve kişiler siyasi sistemde daha etkin konuma sahiptir. İktidar mücadelesi Anayasa ve kanunların öngördüğü çerçevede demokratik ortamda yapılmamaktadır.

Ermenistan’da siyasi sistem Gürcistan’daki kadar zayıf olmasa da, iktidar muhalefetin devrim girişimlerini sürekli olarak engellemek imkan ve yeteneğine sahip değildir. Koçaryan’ın 1998 ve 2003’te yapılan devlet başkanlığı seçimleri öncesinde seçim propagandası çalışmalarında ülkedeki yolsuzluklara karşı mücadele edeceğini, sosyal ve ekonomik sorunlar üzerinde yoğunlaşacağını, Dağlık Karabağ sorununu halledeceğini iddia etse de, bu sorunların hiçbiri çözüme kavuşturulmamıştır. Koalisyon hükümet ortakları aralarında görüş ayrılığının olmadığını çeşitli vesilelerle dile getirse de, Taşnaksutyun Partisi zaman zaman hükümetin sorunlarını medya ve kamuoyu ile paylaşarak bu geleneği bozmaktadır. Ermenistan siyasi sistemi bugün kaosa doğru ilerlemektedir. Gürcistan ve Ukrayna’da devrimlerin başarı ile sonuçlanmasından endişe eden koalisyon hükümet üyeleri içinde bazı gruplaşmalar, Ermenistan’da da bu tür bir devrim gerçekleştiği taktirde kendilerini sağlama almak için muhalefet partileri ile işbirliği imkanlarını göz ardı etmemektedir. Bugün, Ermenistan siyasi sistemi tıkanmak üzeredir ve dış destek almayı başaran, dengeleri iyi değerlendiren muhalefete fazla direnemeyeceği tahmin edilmektedir.

– İktidar veya muhalefetin sosyal tabanının gücü ve potansiyeli; Bu gün Ermenistan’da iktidar ve muhalefetin tabanı oldukça zayıflamıştır. Koçaryan’ın Karabağ Savaşının kahramanı olarak devlet başkanlığı seçimlerine katılması, sosyal, ekonomik ve siyasi sorunların çözülmesi yönünde Ermenileri umutlandırmıştı. Ancak kısa sürede yanıldıklarını anlayan Ermeni halkı iktidara ve muhalefete olan güvenini kaybetmiştir. 14 yıllık bağımsızlık tarihinde vaatlerden başka bir şey verilmeyen Ermeni halkı şimdilik siyasetle uğraşmak istemiyor. Ermeni halkının bu tarafsız tutumu iktidar ve muhalefet için eşit şartlar sunmaktadır. Hükümet, bir takım ekonomik ve sosyal sorunları halledebilirse kamuoyunun büyük bir bölümünü kendi tarafına çekebilir. Bunu başaramadığı taktirde ise muhalefet ciddi ve sürekli propaganda çalışmaları ile tabanını daha da güçlendirebilir. Bugün Ermenistan iktidarı ve muhalefeti kamuoyunu ikna etmek için gerekli araçlara ve yeteneğe sahip değildir.

– Yabancı devletlerin desteğini, jeopolitik ilgilerini ve bölgeye yönelik güçler dengesini doğru belirlemek;
Karanfil devriminin gerçekleşmesini istemeyen Ermenistan hükümeti/iktidarı, demokratik değerlere sahip çıkmalı, insan haklarına saygılı olmalı ve korumalı, siyasi yelpazede daha çok partilere temsil edilme fırsatı vermeli, muhalefetle diyalog içinde bulunmalı, sosyal ve ekonomik sorunlar üzerinde yoğunlaşmalı, büyük devletlerin bölge politikasını ve kendilerine yönelik taleplerini iyi değerlendirmelidir. Ermenistan hükümeti, büyük bir ihtimalle devrimi önlemek için Rusya ile işbirliğini geliştirmeye çalışacaktır. Özellikle devrim sürecinde güvenlik güçleri üzerinde kontrolü kaybetme tehlikesi ortaya çıkarsa muhtemelen, Rusya’nın ülkede konuşlanan 102. askeri üssünün imkanlarını kullanma talebinde bulunabilir. Nitekim 2004’te muhalefet gösterilerinin dağıtılması için Ermenistan Savunma Bakanı Serj Sarksyan’ın, Rusya Savunma Bakanlığından böyle bir talebinin olduğu konusunda Ermenistan basınında çeşitli haberler yayınlanmıştır. Ama Gürcistan ve Ukrayna örneğinde Rusya’nın etkisiz olduğu göz önüne alınırsa, Ermenistan iktidarının fazla şansının olmadığı iddia edilebilir. Bugünkü siyasi manzaraya dikkat edildiğinde hükümetin yukarıda ifade edilen şartların uygulamasında zorlandığı görülmektedir. Demokrasi ve insan hakları zaten devletin kendisi tarafından ihlal edilmektedir. Bu değerleri savunmaya başlarsa yaptığı yolsuzluklar ve baş edemediği ekonomik ve sosyal sorunlar tartışılmaya açılır.

Yukarıda ifade edilen konularla ilgili muhalefet hükümetten daha makul ve mantıklı bir açıklama yaparsa, bölgede ekonomik, siyasi ve askeri çıkarları olan büyük güçlerin desteğini alabilir. Bu da dolayısıyla Karanfil devriminin gerçekleşmesi için muhalefete hareketlenme gücünü sağlayabilir. Muhalefetin bu konudaki vizyonunun genişliği, berraklığı ve yeteneği Ermenistan iç politikasında 2005 yazına kadar gerçekleşen olaylarla ilgili izleyeceği politika ile ortaya çıkacaktır.

– Siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin ve medyanın siyasi sistemi etkileme yeteneği ve imkanı; Demokratikleşme süreci Ermenistan’ın en ciddi sorunlarından biri olarak görülmektedir. Büyük siyasi partilerin kendilerine ait gazete, dergi veya mecmuaları olsa da, genel olarak televizyon kanalları ve radyodan yeteri kadar kullanma imkanına sahip değildir. Bunu büyük ölçüde devlet engellemektedir. Özel televizyon ve radyo kanalları da devletin baskısı ile karşılaşmaması için muhalefet temsilcilerinin görüşlerine çok az yer vermektedir.

Sivil toplum örgütleri Ermenistan siyasi hayatının demokratikleşmesi, sivil toplumun gelişmesi için mücadele etseler de ciddi başarılar elde ettiklerini söylemek mümkün değildir. Siyasi partilere karşı yapılan baskılar sivil toplum örgütlerine de yapılmaktadır. Sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri çoğu zaman yasal olmayan nedenlere dayanarak engellenmektedir. Özellikle bu tür kuruluşların yurt dışından maddi destek alması yasalar tarafından sınırlandırılmıştır.

Yazılı ve görsel medya da bağımsız değildir. Yukarıda ifade edildiği gibi bazı siyasi partilerin gazete, dergi ve mecmuaları yayınlansa da, bu tür yayın organları Ermenistan ve bölgedeki siyasi, ekonomik ve askeri gelişmeleri tarafsız olarak değerlendirme olgunluğuna ulaşmamıştır. Devlet sadece kendi görüşlerini savunan gazete, televizyon ve radyo kanallarına maddi yardım sağlamaktadır.

– Devrimin gerçekleşmesi için iktidar içindeki anlaşmazlığı ve sorunlarını doğru tespit etmek; Ermenistan muhalefetinin devrimi gerçekleştirmesi için iktidar takımı içindeki anlaşmazlıkları başarılı bir şekilde kendi lehine değişmelidir. Özellikle güvenlik güçleri ve hükümet arasında yaşanan ve yaşanmasına ihtimal verilen sorunlar üzerinde yoğunlaşmalı ve gelecek tasarımları bu yönde yapmalıdır. Muhalefet mücadeleye başlamadan önce güvenlik güçlerinin tarafsız kalması ihtimallerini değerlendirmeli, gerekirse onların bazı şartlarını kabul etmelidir.

25 Mayıs 2003’te yapılan Parlamento seçimlerinden sonra kurulan koalisyon hükümet arasında zaman zaman ciddi görüş ayrılığının ortaya çıkmasına rağmen, muhalefet bu fırsatları değerlendirememiştir. Nitekim Taşnaksutyun (Ermeni Devrimci Federasyonu) Partisinin19 Şubat 2004’de düzenlenen 29. Kurultayında parti lideri Hrant Markaryan yaptığı bir konuşmada koalisyon üyesi (Cumhuriyet, Orianç Yerkir (Kanunlar Ülkesi) ve Taşnaksutyun) olduğu hükümeti ciddi bir şekilde eleştirerek, bu partilerin iktidarda kalmaları için milli çıkarları göz ardı ettiklerini ve son Parlamento seçimlerinde ciddi yolsuzluklar yaptıklarını ifade etmiştir. Markaryan, Cumhuriyet ve Orianç Yerkir Partilerinin Taşnakları aldattıklarını açıklamıştır. Markaryan’ın bu açıklamayı yapması koalisyon hükümette ciddi anlaşmazlıkların olduğunun göstermektedir. Hükümette başat duruma gelmek isteyen Taşnaksutyun Partisi bu tür açıklamalar yaparak diğer ortaklarını sindirmeye çalışmaktadır.

Markaryan’ın bu açıklamasından hemen sonra muhalefet, konunun üzerine giderek tartışmaya açması, ekonomik, sosyal ve siyasi sorunları kamuoyuna duyurması için uygun fırsatın ortaya çıkmasına rağmen, bu konu üzerinde yoğunlaşmamıştır. Bunun en önemli nedenlerinden biri de muhalefetin kendi içerisindeki anlaşmazlıklar olmuştur.

– Dış desteğin sağlanması için muhalefetin güçlü olması ve kendi içinde bölünmemiş olması; Ermenistan muhalefetinin bugünkü durumunu değerlendiren batılı devletlerin her hangi bir devrim çabasında destek verme ihtimali zayıftır. Bu tür desteği verdikten sonra muhalefetin başarılı olmaması durumunda, o güne kadar elde ettiği kazanımları kaybetme tehlikesi her zaman vardır ve büyük devletler bu riski göze almak istememektedir. ABD Demokrasi Enstitüsü ve Soros Vakfı Ermenistan muhalefeti ile işbirliği yaparak başta siyasi eğitim projeleri olmakla bir takım projeleri hayata geçirmeye çalışmaktadır. Demokrasi Enstitüsü Cumhuriyet muhalefet parti üyesi 16 kişiyi eğitmiş ve sertifikalarını takdim etmiştir.

Ermenistan muhalefeti bugün iktidarı değiştirecek kadar siyasi güce ve araçlara sahip değildir. Çünkü, Koçaryan rejiminin baskı politikası muhalefetin manevra alanını sınırlamış, muhalefet kendi arasında anlaşamamış, ortak mücadele stratejisi üzerinde görüş birliğine varılamamış, bazı siyasi partiler devrimin aşağıdan değil, yukarıdan yapılması gerektiğine inanmıştır. Muhalefetin bölünmüşlük tablosu değişmediği sürece, iktidara karşı başarılı bir girişimde bulunması beklenmemektedir.

– Devrim gerçekleştirmek istenen devletlerin tamamında eski Sovyet zihniyetine sahip kişi ve grupların iktidarda olması; Eski Sovyetler Birliği devletleri bağımsızlıklarını ilan ettikten sonra demokratik değerleri benimsediklerini ve uygulamaya çalıştıklarını her fırsatta batıya duyurmaya çalışsalar da, iktidarda bulunanlar eski Sovyet nomenklaturasında yetişen (Azerbaycan’da Haydar Aliyev, Gürcistan’da Eduard Şevardnadze, Ermenistan’da Robert Koçaryan, Kırgızistan’da Asker Akayev, Kazakistan’da Nursultan Nazarbayev, Ukrayna’da Leonid Kuçma) kişiler olmuştur. Batıyı rahatsız eden konulardan biri de bu liderlerin demokratik değerlere sahip çıkılması ve uygulanmasında samimi olmadıkları, en önemlisi ise Batıdan baskı uygulandığında yüzlerini hemen Rusya’ya doğru dönmeleri olmuştur.

-Devrim liderinin halk tarafından kabul edilmesi ve karizmatik olması; Son 15 yıllık siyasi mücadelede kredisi tükenmiş, çeşitli yolsuzluklara ve entrikalara adı karışmış siyasi liderlerle bu tür devrimleri gerçekleştirmek genellikle tercih edilmemektedir. Bu yönde işbirliği yapılacak liderin, Avrupa veya Amerika’da eğitim görmesi, batı değerlerini bizzat yaşamış olması veya her hangi bir nedenle Batı ile bağı bulunması (Mihail Saakaşvili ABD’de eğitim almıştır ve eşi Hollanda vatandaşıdır, Yuşşenko’nun ikinci eşi ABD Dışişleri eski mensubudur) gerekmektedir.

Devrimin liderliğini üstlenecek liderin halk tarafından da kabul edilmesi ve desteklenmesi gerekmektedir. Bunun içinde özel bir formül geliştirilmiştir. Bu formüle göre devrimin liderliğini üstlenecek kişi daha önce belirlenerek, iç politika dinamiklerine kabul ettirilmekte, sonra ise Batı desteğini alarak iktidara karşı bir takım eylemler gerçekleştirmektedir. Demokrasi ve insan haklarına sahip çıkacağı, ekonomik ve sosyal sorunların kısa sürede çözeceği vaatleri veren Batı adayı böylece halkın da desteğine sahip olabilmektedir. Devrim süreci başladıktan sonra ise maddi ve manevi olarak desteklenen batı adayı artık bir anlamda kendisini kamuoyuna kabullendirmiş olmaktadır.

Bugün, yukarıda ifade edilen şartlar çerçevesinde Ermenistan’da Kardelen Devrimi’nin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda kesin tespitlerde bulunmak mümkün değildir. Ermenistan muhalefeti bazı olumsuzlukların yaşanmasına rağmen, iktidara karşı bir arayış içindedir. Muhalif siyasi partilerin ortaklaşa değil de ayrı ayrı açıklamalarda bulunması, devrimi gerçekleştirmesi için en önemli şartlardan biri olan ortak eylem planından yoksun olduklarını göstermektedir. Kimin liderliği üstleneceği konusu da tartışmaya açıktır. Son yıllarda siyasi yelpazede kendine yer edinen isimlerden biri Stepan Demirçiyan’dır. Her ne kadar zaman zaman babasının gölgesinde kaldığı yönünde yorumlar yapılsa da, genç, dinamik ve Batı değerlerini kabul etmeye daha müsait olması, Rusya ile ilişkilerinde mesafeli davranması gibi nedenler onu öne çıkarabilir. Ermenistan’ın bugün bir devrimin eşiğinde olduğu iddia edilebilir. Koçaryan iktidarı endişelerinde haksız değildir.

[1] Kak Ne Dopustit Barkhatnoy Revolyutsii, Bkz: http://www.gazetasng.ru/article.php?id=1634

[2] NDI Obuçaet Predstaviteley Armyanskoy oppozitsii, Bkz: http://www.aravot.am/2004/aravot_rus/December/17/aravot_news.htm

Yorumlar kapatıldı.