İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kaboğlu ve divan üyeleri istifa etti

7 Şubat, 2005 13:45:00 (TSİ)

Azınlık Raporu ile Türkiye’nin gündemine oturan İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve Başkanlık Divanı üyeleri istifa etti

Kurulun istifası da tartışmalara sahne oldu. Hükümet, 14 üyenin görev süresinin 5 şubat 2005’te sona erdiğini tebliğ etti. Başkanlık Divanı’na göre ise süre 2006’ta doluyor.

Kaboğlu, Sarıhan ve Akkurt’tan basın toplantısı

Kaboğlu, Türkiye Barolar Birliği’nde, Başkan Yardımcısı Şenal Sarıhan ve Raportör Kemal Akkurt ile birlikte basın toplantısı düzenledi.

Kaboğlu, kendisinin, Başkan Yardımcısı Şenal Sarıhan, Raportör Kemal Akkurt ve Başkan Yardımcısı A. Faruk Öztimur’un, İHDK’nın kuruluşuna ilişkin 4643 sayılı kanun ile İHDK’nın görev ve işleyişi ile ilgili usul ve esaslar hakkındaki yönetmelikteki ‘görevlerini yerine getirmelerinin engellediğini’ belirterek, bu nedenle görevlerinden çekildiklerini açıkladı.

Konu gerekirse AİHM’e taşınacak

Hükümete sert eleştiriler yönelten eski Başkan İbrahim Kaboğlu konuyu yargıya taşıyacaklarını da vurgulayarak, “rapor yazdık küfrettiler… Bizler ilkelere uygun davrandığımız için suçluyuz” dedi.

Kaboğlu, yönetmeliğin iptali için Danıştay’da dava açtı. Kurulun Eski Başkanı, İç hukuk yollarını tüketip sonuç alamazsa, Avrupa insan hakları mahkmesine de başvuracağını açıkladı.

Azınlık Raporu’ya ilgili soruşturma

Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile Kültürel ve Azınlık Hakları Komisyonu Başkanı Baskın Oran, geçtiğimiz çarşamba günü Ankara Adalet Sarayı’nda soruşturmayı yürüten Basın Savcısı Nadi Türkaslan’a ifade vermişti.

Kaboğlu, soruşturmanın Toplumsal Düşünce Derneği Genel Başkanı Fethi Bolayır’ın suç duyurusu üzerine değil, daha önce resen başlatıldığını öğrendiklerini ve bunun kendileri için sürpriz olduğunu belirtmişti.

Hazırlanan raporun görevlerinden kaynaklandığını ve bu nedenle soruşturma geçirdiklerini anlatan Kaboğlu, ”hakkımızda kan dökülmesini isteyen kişi hakkında ise takipsizlik kararı verilmiş” demişti.

Soruşturmanın içeriği

Kaboğlu ve Oran’ın avukatlarından Oya Aydın, soruşturmaya dayanak gösterilen suçlamaları şöyle açıklamıştı:

Azınlıklar Raporu’nda yer alan Türklük yerine Türkiyelilik üst kimliği önermek

Anayasa’nın değiştirilemez nitelikteki üçüncü maddesinin değiştirilmesini önermek

Rapora karşı olanları Sevr paranoyası ile suçlamak

Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararlarının demokrasiyi zedelediğini belirtmek suçlamalarının dayanak edildiğini belirtti.

Kaboğlu savunma yapmadığını söyledi

Kaboğlu, geçtiğimiz çarşamba günü yaptığı açıklamada soruşturmanın Türkiye’nin geldiği nokta ve hedefleri bakımından üzüntü verici olduğunu ifade etmişti.

Cumhuriyet Savcısı’na savunma yapmadığını da söyleyen Kaboğlu, ”bunun yaptırımı varsa katlanacağım. Soruşturma düşünce özgürlüğüne ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır” şeklinde konuşmuştu.

Azınlık raporu tartışması

Geçtiğimiz yılın kasım ayında Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu’nun hazırladığı azınlık hakları ile ilgili rapor tartışmalara yolaçmıştı.

Hazırlanan ilk rapor itirazlar üzerine düzeltilip Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sunulmuştu. Yeni raporda, Avrupa Birliği’nin Türkiye’den farklı kültürel gruplara azınlık statüsü ve hakları tanınması yolunda bir talebi olmadığının altı çiziliyor.

Yeni raporda, AB’nin kültürel bakımdan farklı tüm yurttaşlara eşit muamele yapılmasını istediği de belirtiliyor. Revize edilmiş raporda, “devletin dili olmaz, resmi dili olur” eleştirisi de kuvvetlendirildi. 1961 Anayasası’ndaki “resmi dil Türkçedir” ifadesi örnek gösterildi.

Neler değişti?

Raporun ilk halindeki son iki paraf çıkarıldı. Revize edilmiş raporda, “tek kimlikli toplum modeli kuşku ve korkuların tetiklenmesi suretiyle sürdürülmeye çalışılmıştır. Gecikmiş reformlar artık engellenemez. Türkiye’ye büyük zarar vermiş bu inat artık bırakılınca hem uluslararası demokratik normlarla uyum sağlanacak ve Türkiye’ye yapılmakta olan dış müdahaleler önlenecektir” ifadeleri yer alıyor.

Raporun ilk hali

Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu’nun hazırladığı azınlık hakları ile ilgili raporda ‘Sevr sendromu’ nun bitmesi, Lozan Anlaşması’nın gerektiği gibi uygulanması isteniyor, ‘tek kültürlü ulus-devlet’ yerine ‘Türkiyelilik üst kimliği’nin benimsenmesi öneriliyordu.

Türkiye’nin azınlıklar konusundaki sınırlayıcı tutumunun dünyadaki eğilimlere ters düştüğüne vurgu yapılan raporda, Türkiye’nin Lozan Anlaşması’nın bazı hükümlerini ihlal ettiği ileri sürülmüştü.

Raporda, anayasanın ‘değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek’ maddeleri arasında yer alan “Türkiye devletinin dili Türkçe’dir” ifadesi de eleştirilerek “devletin dili olmaz” denilmişti.

İLGİLİ HABERLER

• Kaboğlu’ndan ‘Azınlık Raporu’ ifadesi

• Azınlık Raporu’nun Tam Metni

Yorumlar kapatıldı.