İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ulusal tarih bilinci..

Uluç Gürkan

Gözlerime inanamadım.. Gazetedeki haberin başlığı, ‘‘Ermeni Soykırımı’ ders kitaplarına koyulacak’ biçimindeydi.

Hızla haberi okudum. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir yetkilisi, Talim ve Terbiye Kurulu Tarih Dersi Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Safran açıklıyordu:

‘Ermeniler, ‘Türkler soykırım yaptı. 1.5 milyon Ermeni’yi 1917-1919 yılları arasında Doğu Anadolu Bölgesi’nde kestiler’ demiyor mu? ‘Bu iddialar yok’ diyemeyiz, çocuk duyuyor. ‘Böyle iddialar var’ diyeceğiz ders kitaplarında.

Kitaplarda hem Türk, hem Ermeni belgeleri olacak. Ermeni iddialarına karşı orijinal belgeler, sayılar, Osmanlı tapu tahrir defterini koyacağız ortaya. Hükmü öğrenci kendisi verecek.’

Prof. Safran, Türkiye’de eski tarih anlayışının bütünüyle değişeceğini ve ‘düşman yaratmak’ yoluna gidilmeyeceğini söylüyordu. Bu nedenle, Kurtuluş Savaşı anlatılırken yeni ders kitaplarında ‘Yunan’ı ezdik’ denilmeyecekti. Buna karşın, farklı etnik grupların bu mücadelede Türklerin yanında yer almasıyla ilgili konular işlenecekti.

***

Türkiye’de eski tarih anlayışının değişmesi gerekiyor. Ancak bu değişiklik, Prof. Safran’ın tanımladığı biçimde olamaz.

Türkiye’de tarih tek yanlı ve içi bütünüyle boş hamaset sloganlarıyla okutuluyor. Gerçek bilgi temeline dayanmıyor. Dolayısıyla, öğrencilerde ulusal bir tarih bilinci oluŞturmuyor.

Bu eksiklik mutlaka giderilmelidir. Tek yanlı tarih anlatımı aşılmalıdır. Eksik bilgiler tamamlanmalıdır. Ancak bu yapılırken, Ermenilerin ve başkalarının tarihi çarpıtarak yeniden yazma girişimlerine boyun eğilmemelidir. Ulusal tarih bilincinin oluşumuna bilgiyle katkı sağlamak, her ülkede tarih derslerinin öz görevidir

Prof. Safran’ın yeni tarih anlayışıyla ilgili olarak Ermeni iddiaları konusunda yaptığı örnekleme bu amaca hizmet edemez. Tam aksine, ulusal tarih bilincini bütünüyle sarsabilir.

Siz ders kitaplarında Türk ve Ermeni belgelerini birlikte sergiler ve hükmü öğrenciye bırakırsanız, sadece kafa karıştırırsınız. Sözde Ermeni iddialarına ‘acaba mı’ kuşkusuyla dahi olsa kanacak kimi öğrencilerin, geçmişine küskün ve ulusal kimliğine yabancılaşmış bireyler olarak yetişmesine çanak tutarsınız.

Tarih kitaplarında bu konuda yapılması gereken, karşılıklı bir savaş trajedisinin tek yanlı bir soykırım olarak kabul edilemeyeceğinin bilgi ve belge temelinde ortaya koyulması ve Ermeni iddialarının çürütülmesidir.

Ermeni iddialarına benzer çok sayıda olay, 19 yüzyılda Balkanlar ve Kafkaslarda yaşanmıştır. Bu bölgelerde Osmanlı’ya karşı çıkan ayaklanmalarda çoğu Türk olan beş milyondan fazla Müslüman, kimi savaşlardaÖ ancak çoğu yerinden yurdundan olunca açlıktan ve hastalıktan ölmüştür.

Tarih kitaplarında dönemin ‘savaş trajedisi’ örnekleri olarak bu olaylara da yer verilmesi gerekir. ‘Düşman yaratmamak’ gerekçesiyle bundan kaçınılmamalıdır.

***

AKP Hükümeti’nin ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın hiçbir gerekçeyle sözde Ermeni iddialarına boyun eğebileceğini düşünmek dahi istemiyorum. Eski tarih anlayışının da, bu nedenle değil, tam aksine ulusal tarih bilincini bilgi temelinde pekiştirmek amacıyla geliştirmeyi düşündüğüne inanmak istiyorum.

ABD’de ve AB’de bir tür Haçlı seferine dönüşen Ermeni iddialarının ötesinde, kendi içimizde de Türkiye Cumhuriyeti’ni ‘yedek Yahudi devleti’ olarak tanımlayıp Atatürk için ‘Sabatayist’ kuşkusu yaratmaya dönük aymazlıklar bunu özellikle gerektiriyor.

Ancak, Prof. Safran bu işin başında olmak için bence doğru bir seçim değil. Açıklamasını defalarca okudum, çalışmalarına da baktım. Ulusal tarih bilinciyle ilgili bir iddiası yok.

03.02.2005

Yorumlar kapatıldı.