İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sözde Tarih Dersi

Atalay Bike

Avrupalı uzmanlar eğitim sistemimizi modernize etme yolunda epeyi çaba sarf ediyorlar.

Modernize!! edilecek bir alan varsa AB’ li uzmanlar yardımlarını hiç esirgemiyorlar.

Gerek mali gerek manevi yardım onlar için sorun olmuyor.

Bakınız geçtiğimiz günlerde AB’li uzmanlar Türk eğitimine destek! Amacıyla 200 bin Euro verdiler.

Aynı zamanda temel eğitime de destek vermekten geri durmadılar.

Zira, Milli Eğitim Bakanlığı eğitim sistemini Avrupa Birliği normlarına taşımak için Almanya, Finlandiya ve İngiltere’den gelen uzmanlarla birlikte çalışıyor… Geçtiğimiz hafta misyonerlik çalışmalarının ağırlıklı olarak eğitim üzerinden yapıldığını bir misyonerin izahatıyla belirtmiştim.

En gelişmiş misyoner faaliyet ya da en verimli de diyebiliriz, eğitim kanalıyla gerçekleşiyor.

Bu vesileyle yeni içerik düzenlemelerine tabi tutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin bu bilgiye vakıf olması gerektiğinin altını çizmiştim.

AB üyeliği için çırpınan Hükümet, eğitim sistemi üzerinde müthiş hamlelere girişti.

AB’ye uyarlanacak ders kitapları için yapacağı hazırlıklara dahi işin ehillerini dahil ederek kendi başına karar vermekten kaçındı.

Üyelik sürecinde Türkiye’nin kazanması gereken mücadelelerden biri de sözde Ermeni soykırımı.

Zaman zaman gündeme getirilen böylesi acı bir senaryo, gelecek kuşaklarımız düşünülerek ders kitaplarına girmeye hazırlanıyor.

Farklı siyasi kesimlerin ısrarla üzerinde durduğu sözde ermeni soykırımının, müthiş bir AB öngörüsüyle Tarih kitaplarımızda yer alması planlanıyor.

Benim burada altını çizerek ‘sözd e’ sıfatıyla değerlendirdiğim konu, dersimiz içeriğince Ermeni soykırımı şeklinde verilecek.

“Öğrenci merkezli” orta öğretim müfredatı öğrenciye birden fazla görüşü, birden fazla tarihi bir arada vererek kendi görüşünü oluşturmasını bekleyecek.

Hiç kuşkunuz olmasın sahnelenen bu oyunu AB’ li uzmanlar kollarını kavuşturarak izleme lüksünde bulunmayacaktır.

AB’ye törpülenerek girmeyi göze alan Hükümet, varlığını gelecek kuşakların varlığına armağan etmekte beis görmüyor.

Anekdotlarda isimlerine rastlanacak AB’ li uzmanlar ise ayrıca ödüllendirileceklerdir.

Tarih Dersi Komisyonu Başkanı Prof.

Dr.

Mustafa Safran, Ermeni soykırımı iddialarının tarihi gerçekler ışığında anlatılacağının bilgisini veriyor.

Öte yandan ekliyor; “Türkler soykırım yaptı.

1.5 milyon Ermeni’yi 1917-1919 yılları arasında Doğu Anadolu bölgesinde kestiler denmiyor mu? Bu iddialar yok diyemeyiz.

İddialara karşı belgeleri koyacağız.” Açık oturum programı edasıyla yapılan bir ders düşünün ve adı tarih olsun.

Öğrenci, kendisine sunulan farklı bilgileri kaydetsin, oturum başkanının verdiği söz hakkı kadarıyla ve elbet kendisine verilen bilgilerin yettiği ölçüde geçmişiyle ilgili Şkir yürüterek eğitim hayatını sürdürsün.

Bence bu kadarına gerek bile yok! Öğrenci evinden, olmadı okul laboratuarından internet ortamına girerek okumalar yapsın, düzenli medya takibi yapsın, farklı köşe yazarlarını izlemeye alsın ve su yolunu bulsun… buna ne dersiniz? Eğitim sistemine, okula, sınıfa, sıraya, öğretmene ne gerek var? insanımız imkanı ölçüsünde kendince kaynaklarından ken dini yeniden kurgulasın.

Milli eğitim sistemi sorunlarımız da kökten hallolsun? Kimseler ağlamasın değil mi? başta MEB rahatlar.

Hüseyin Çelik’in serzenişleri azalır sanırım… Milli eğitim sistemimizi açığa almaya yönelik bu uygulama henüz ortaöğretim çağındaki öğrenciler için düşünülüyor.

Ne eksik ne fazla.

Eğitim-öğretimin temellendirildiği bir çağdan bahsediyoruz.

Sayın Saran’ın bu umarsız açıklamalarını üzerinde fazla düşünülmemiş, yeterince irdelenmemiş konular şeklinde değerlendirmek istiyorum.

Eğitim sistemimizin ciddi yaraları elbette vardır.

Fakat bu yaraları görmezden gelmek, zaman zaman kaşımak veya acınaklı sözlerle ifade etmek iyileştirme yolunda atılan bir adım değildir.

Milli eğitim sistemi üzerinde uzun uzun düşünmeye ihtiyacımızın olduğu aşikar.

Gelecek kuşaklara bırakmak istediğimiz tarihi miras, bugün okullarda verdiğimiz derslerle yakından ilişkilidir.

Bu nedenle ders kitapları, içerik yani müfredat üzerinde titizlikle durmamız gereken hassas bir konudur.

Ders müfredatını değiştirmek, öğleden sonra oturumunda çıkartılan kanunlara benzemez.

Hazırlanan tasarılar ise diğer kanun taslaklarına benzemez.

Eğitimin bir ülkenin can damarı olduğu yolunda söylenen hamasi cümleler şu halde anlamlıdır, üzerinde konuşulmalıdır, AB’li uzmanlar dışında ve ötesinde eğitimimizin milli unsurları ülkemiz için vazgeçilmezdir.

Yorumlar kapatıldı.