Hasan Demir
Yirmi beş yıl önceki bir hikaye. Bahçelievler”deki hücre evinde bomba imal ederken parçalanarak ölen Seyfettin Abik”in eşi Songül Abik, polise şu bilgiyi vermişti: “-Eşim, Yunanistan”ın Makedonya sınırındaki bir kampta Yunanlı uzmanlarca eğitilmişti.” Yani, birileri “Kalbim Ege”de kaldı” türküleri söylerken biz “Yunan”dan dost olmaz” diye boşuna çırpınmıyoruz.
Türk Milli Eğitimi yetişen nesillere Yunan”ın büyük bir medeniyetin sahibi olduğunu öğretir, Kurtuluş Savaşı”nın niçin yapıldığı gerçeğini Türk gençliğinin gözünden gizlemeye çalışırken, komşunun ders kitaplarında hala “Türkler nasıl kesilir” konulu okuma parçaları varsa, aklımızı başımıza toplamalı değil miyiz? Elle tutulur bir örnek olsun diye size Muammer”in acıklı hikayesini anlatmak istiyorum.
Muammer, Almanya”da doğmuş bir Türk çocuğuydu.
1979 yılında vatani görevini yapmak için Türkiye”ye geldi.
Ama tuttu “sahte pasaportla” Yunanistan”a kaçtı.
Orada, bir otelde, Yunan kızı Vasiliki”ye deliler gibi aşık oldu.
Almanya”dan getirdiği “küçük bir servet” diyebileceğimiz paraları Vasiliki”ye bir güzel yedirdi.
Sonra, para kazanmak için usulsüz işler yapmaya başladı. Ve aşık olduğu, kara sevdaya tutulduğu Yunan kızı Vasiliki Hacisofianu”ya bir gün o beklenen teklifini yaptı: “-Benimle evlenir misin Vasiliki?” Vasiliki de Muammer”i seviyordu.
Ama o bir Yunan”dı. Muammer”e şu cevabı verdi: “-Adını ve dinini değiştirirsen seninle evlenirim!” Yıl 1992. Muammer bir suçtan dolayı yatmak olduğu Selanik Cezaevi”nde adını Lukas”a çevirdi ve Müslümanlıktan çıkıp Hıristiyanlığı kendine din olarak seçti.
Artık Vasiliki ile evlenmeleri için hiçbir engel kalmamıştı. Papaz Perthonios cezaevinde, İncil”den ayetler okuyarak Lukas ile Vasiliki”yi karı koca ilan etti.
Ve papaz Parthonios artık ad olarak Lukas, din olarak Hıristiyan olmuş Muammer”e bakınız neler dedi: “-Geleneksel bir Yunan ailesi kurmanızı istiyorum.
Sen Kostantinopolis”tensin.
Orası bizim medeniyetimizin gedik taşı, esaret altında bulunan bir vatandır.” Ya, işte böyle. Siz hiçbir İmamın Müslüman olmuş bir Rum kızının nikahını kıydıktan sonra “Selanik Ata”mızın doğduğu yerdir, işgal altındaki vatanımzdır” dediğini işittiniz mi? Türk – Yunan ilişkilerinde o taraf işte böyle kinci ve ırkçı, bu taraf da işte böyle hafızasız. Türk devleti Türkiye”deki Rumlara sistemli bir baskı yapıyor diyebilir miyiz? Hele şu saatten sonra biz Türkler Türkiye”de “Rum hakkı” istemek gibi bir duruma bile düştük, zira onların Türkiye”deki hakları Türklerden fazla hale geldi.
Mesela misyonerlik alabildiğine serbest.
Her apartmanda bir kilise açabilirsiniz ama bir mescit yapıp cemaatle namaz kılamazsınız.
Kılarsanız soluğu “Laikliğe aykırı davranmaktan” ve “Devletin nizamını dini esaslara dayandırmak istemekten” soluğu mahkemede alırsınız. Türkiye”de Rumlar böyleyken Yunanistan”da Türkler nasıl peki? Bu hadisenin geçtiği yıllarda İskeçe”de milletvekili Ahmet Faikoğlu”nun kızının kiremitlerini aktaran üç işçi Yunan güvenlik güçleri tarafından tutuklandı.
İşçiler şaşırmıştı, sormadan edemediler: “-Suçumuz ne?” Cevap verdiler: “-İzinsiz kiremit aktarmak!” İşte bu Yunanistan AB üyesi bir Yunanistan.
Orada Türkler izinsiz kiremit aktaramıyor, Rum”u Yahudi”si parsel parsel toprak satın alıyor.
Peki o yiğit ve mümin Ahmet Sadıkoğlu”nun öldürülmesine ne diyecek bizim Bartholomeos dostları? Herhalde onlar da Yunanlılar gibi “o bir trafik kazasıydı” diyecekler ve bizi bu bahiste de “komplocu” olarak suçlayacaklar. Oysa Yunanlı avukat Stilianos Bicas, Gümülcine Devlet Radyosu”nda ne demişti rahmetli Sadık Ahmet için: “-Sadık Ahmet çok ileri gitti.
Kendisini yolda görünce içimden dövmek geliyor.” Ve eklemişti: “-İçimizden bir deli çıksa da Sadık Ahmet”i öldürse!” O deli çıktı, Sadık Ahmet”i şehit etti.
Sonra Yunanlılar o deliye kahramanlık plaketi bile verdiler. Özetle hemen her Yunanlı bir Papaz Perthonios ve bir avukat Stilianos”tur.
Türk milleti bu gerçeği bilmek mecburiyetinde iken Türk devlet politikası Milli Eğitim”i kullanarak Türk gençliğinden bu gerçeği gizleyerek neye hizmet ettiğini sanıyor, anlayamıyorum.
Yorumlar kapatıldı.