İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

`Bahçeli´nin İfadeleri Cehalet´

Gazeteci Akar, MHP’nin Türkiye’deki Hrıstiyanları hedef alan eylemlerini “kendisine yeni bir düşman yaratarak büyüyebileceği” fikrine bağlıyor. Prof. Ayhan Aktar, “MHP’nin tepkileri Hollanda’da başından başörtüsü alınan kadına yapılan ile aynıdır” diyor.

——————————————————————————–

BİA Haber Merkezi

18/01/2005 Yıldız SAMER

——————————————————————————–

BİA (İstanbul) – Osmanlı İmparatorluğu zamanından beri uygulanan Ortodoks Kilisesinin haç çıkartma ayinini “misyonerlik” diye niteleyen ve ayine karşı eylem yapan ülkücülerin “Zamanında atalarımızın yaptığını yine yaparız” mesajı verdiğini söyleyen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ifadeleri, azınlıklar konusunda söz sahibi aydınlar tarafından “cehalet” olarak nitelendirildi.

Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayhan Aktar, “Haç çıkartma yüzyıllardan beri yapılan bir Ortodoks geleneğidir. 19 yy. seyahatnamelerinde bu konuda gravürler vardır ve geleneğin misyonerlikle ilgisi yoktur” diyor.

Gazeteci-yazar Rıdvan Akar da “Bu, Osmanlı İmparatorluğu zamanından beri Ortodoks kilisesi tarafından uygulanan bir ritüel” diyerek Devlet Bahçeli’nin cehaletinden böyle konuştuğunu ifade ediyor.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi de bugün Devlet Bahçeli hakkında suç duyurusu yaparak, TCK 312. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ayrımcılığı düzenleyen 14. maddesi esas alınarak soruşturma başlatılmasını talep etti.

MHP kadrolarından “misyonerlik”

Ülkücü gençler 6 Ocak’ta Rum Ortodoks Kilisesi Piskoposu Bartholemeos tarafından düzenlenen haç çıkartma törenini protesto etmiş; eylemlerine, bindikleri motorlarda mehter marşı söyleyerek de devam etmişlerdi.

Olayın ardından MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır, “Türk milliyetçileri, MHP ve ülkücüler bir siyasi faaliyet olan misyonerlik çalışmasına meşru zeminlerde, güçleri oranında müsaade etmeyeceklerdir” diye demeç verdi.

Devlet Bahçeli de, 15 Ocak 2005 tarihinde MHP’nin Adana’da düzenlediği mitingdeki konuşmasında, Ortodoksların haç çıkartma törenine ilişkin şunları söyledi:

“İstanbul’da piskopos elindeki haçı Haliç’e atıyor, diğerleri de haçı çıkararak kendince bir gelenek oluşturmaya çalışıyor. Fakat ülkücüler kayıklarla Haliç’te gezip mesajı veriyorlar. ‘Zamanında atalarımızın yaptığını yine yaparız’ diyorlar. Haliç’ten haç çıkarmak İstanbul’u Konstantinopolis yapmaktır.”

90’a yakın Protestan ibadethanesi

MHP kadrolarının “misyonerlik” iddiaları ve Bahçeli’nin ifadelerine ilişkin bianet’in sorularını yanıtlayan gazeteci-yazar Rıdvan Akar, “Cevdet Bahçeli cehaletinden konuşuyor. Kendisine Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet yılları içerisinde Rumlar tarafından gerçekleştirilmiş haç çıkartma ayininden onlarca fotoğraf gösterebiliriz” diyor.

Akar, İsa Karataş’ın Agos gazetesinde birkaç hafta önce yayımlanan makalesine atıf yaparak, Türkiye’de yaşayan Protestanlara ilişkin verilerin, “misyonerlik” iddialarının ne denli çarpık olduğuna dikkat çekiyor:

“Bir bardak suda koparılan fırtınada Protestan cemaatinin Türkiye’de sadece 90’a yakın ibadethanesi olduğunun ortaya çıkmış olması bile, bu fikir ve bilgi sahibi olmayan çevreleri ilgilendirmemektedir.”

“Zira bu insanlara göre 22 bin kadar Protestan ibadethanesi vardır. Eğer bu rakamlar doğru olsaydı, İsa Karataş’ın da altını çizdiği gibi 800 bin civarında Protestan olması gerekirdi; yani her 98 kişiden birinin Protestan olması gerekirdi. Hal böyle olunca yalan yanlış bilgilerle yüzyıllardır birarada yaşayan halkları birbirine düşman etme politikası bu defa sökmeyecek.”

MHP’nin oy oranı yüzde 6.5

MHP’nin son dönemde Türkiye’deki Hrıstiyanları hedef alan eylemlerinin nedenini “MHP kendisine yeni bir düşman yaratarak büyüyebileceğini düşünüyor” diye açıklayan Akar’ın değerlendirmesi şöyle:

“Son yapılan yoklamalarda oy oranı yüzde 6.5’larda gözüken bu partinin bu defa seçtiği düşman bu topraklarda sadece bin 273 kişi; Rum vatandaşlar. Dolayısıyla MHP’yi ciddiyete davet etmek gerekiyor”.

“Bu bütünüyle ‘Türkiye Türklerindir’ mantığı ile hareket edenlerin tavrıdır. Yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan farklı dini, etnik ve kültürel kökene sahip insanları inkar etmesinden başka bir şey değil” diyor ve ekliyor:

“Ancak ne yazık ki bugün Can Dündar’ ın yazısında da belirttiği gibi, şimdi Rumlara bayrak açanların ataları o insanlara dostlukla himaye elini uzatanlardı. Ancak aslını inkar edenler Rumları ‘düşman’ belleyebilirler.”

Bu tip hedef göstermenin doğal olarak ırkçılık ve ayrımcılık kavramları içinde yorumlanabileceğini ifade eden Akar, “Devlet kurumlarında da duyarsızlık var; daha doğrusu geçmişte çeşitli uygulamalar devlet politikası olarak uygulandığından duyarsızlık devam ediyor.”

6 – 7 Eylül’ün evlatları

Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayhan Aktar, haç çıkartma töreni “misyonerlik” olarak kabul edilemeyeceğini belirterek, dini bir ritüel ve geleneğin bu şekilde yorumlanamayacağını vurguluyor: “Şeker bayramında şeker ikram ederken veya Kurban Bayramında kurban kesilirken İslami tebliğ mi yapıyoruz?”

Ortodoksların Noel’lerinin 6 Ocak’ta olduğunu söyleyen Prof. Ayhan Aktar, “Haç çıkartma geleneği misyonerlik çerçevesinde ele alınmaz. Bu yüzyıldır yapılan bir Ortodoks geleneğidir. 1453’den beri yapılıyor. 19 yy. seyahatnamelerinde bu konuda gravürler vardır” diyor.

Ülkücülerin haç çıkartma törenindeki eylemlerine ilişkin “Dini özgürlüklere müdahale etmekle aynı” diyen Prof. Ayhan Aktar, “Polis bir tedbir almasaydı orada neler olabilirdi?” diye soruyor.

MHP kadrolarının haç çıkartma törenine karşı eylemlerini “Ramazan ayında cami gezen insanlara müdahale olması, ‘siz buraya gidemezsiniz’ denmesi ile aynı şeydir” diye değerlendiren Prof. Ayhan Aktar, farklı din ve inançtan insanların kendi inanışları gereğince kimseyi rahatsız etmeden uyguladıkları geleneklerin engellenemeyeceğini ifade ediyor:

“MHP’lilerin siyasi ideolojisinde farklı renklerin olmadığı bir gerçek. Zamanında liderleri (A.Türkeş) ‘Ne mozaiği ulan!’ ifadesini kullanmıştı. Törene yapılan müdahalenin de MHP kadrolarının iddia ettiği gibi ifade özgürlüğü ile ilgisi yok. Hollanda’da başörtülü bir kadının başından örtüsünün çekip alınması olayı ile aynı şeydir.”

Türkiye’de, Avrupa ülkelerinin aksine, yetkililer ve toplum açısından bu alanda duyarsızlık gösterilmesini ise şöyle yorumluyor Prof. Aktar:

“6 7 Eylül 1955’i başarmış bir ulusun evlatları olarak herhalde bize batmıyor bunlar…” (YS/EÜ)

Yorumlar kapatıldı.