İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bir azınlık hikáyesi…

Oktay Ekşi

ŞU Avrupa Birliği’nin etkili yetkili organı hangisi ise veya görevlisi kim ise oturup bir karar verse de örneğin ‘azınlık’ kavramı Türkiye için başka, Yunanistan için başka mıdır, biz de öğrensek.

O zaman belki şunu da anlardık:

Avrupa Birliği’ne üye oluncaya kadar Kopenhag kriterlerini ve AB’nin öteki isteklerini yerine getirmek zorunludur. Üye olduktan sonra her şey serbesttir.

Lafa biraz sert girdik ama sebepsiz değil:

Yunanistan’da uzunca süredir devam eden bir dava nihayet Yargıtay Genel Kurulu tarafından karara bağlandı. Böylece İskeçe’deki İskeçe Türk Birliği isimli dernek kesin olarak kapatıldı.

Olayın evveliyatı var:

Yunanistan’ın o tarihteki Dışişleri Bakan Yardımcısı Yannis Kapsis, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanının ertesi günü, yani 16 Kasım 1983’te ‘Gümülcine Türk Gençleri Birliği; Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği ve İskeçe Türk Birliği isimli derneklerin Lozan Antlaşması’na aykırı şekilde faaliyet göstermeleri nedeniyle kapatılmaları için dava açılmasını’ mülki amirlerden istedi. Bunun üzerine söz konusu üç dernek hakkında dava açıldı.

Mahkeme, Gümülcine’deki dernek ile Öğretmenler Birliği’nin isimlerindeki ‘Türk’ kelimesinin ‘Lozan Antlaşması’ndaki azınlık tanımına aykırı olduğu; çünkü Lozan’ın etnik değil sadece dini azınlık kavramını kabul ettiği’ gerekçesiyle kapatılmasına karar verdi. Karar 1987 sonunda kesinleşti.

İlginçtir o sırada kimse Yunanistan’a ‘Lozan’ın azınlık kavramı eskidir’ demedi. Oysa o tarihte Yunanistan AB üyesi idi.

Tabii bizim çok akıllı yöneticilerimiz de uyudu. Karar aleyhine kimse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmadı. Böylece o dernekler bitti.

İskeçe’dekinin davası 1984’te başladı ve ‘kapatılmasına’ karar verildi; ama nedense bir üst mahkeme (İstinaf Mahkemesi) tam 10 yıl bu dosyayı ele almadı. Sonra yani 1994’te kapatma kararını onayladı. Ancak Yargıtay onaylama gerekçesini yetersiz bulup kararı bozdu. İstinaf Mahkemesi kendi kararında ısrar etti. Bu defa dosyayı görüşen Yargıtay Dairesi, tek oy farkla tekrar ‘bozma’ kararı verince konu Yargıtay Genel Kurulu’na geldi. Yargıtay Savcısı Dimitris Linos, derneğin ‘Türk’ adını kullanarak Lozan’a aykırı bir azınlık olma iddiasında bulunduğunu ve tüzüğünde ‘Atatürk ilkelerine bağlılık’tan söz ederek ‘yabancı bir devletin emellerine hizmet ettiğini’ ileri sürdü ve ‘kapatılmasını’ istedi.

Ve… Yargıtay Genel Kurulu bu isteği kabul etti.

Tabii Avrupa Birliği yetkililerinden kimse ‘Ne oluyor orada?’ demedi.

Önce soralım:

Yunanistan’daki Komünist Parti’ler -ve dernekler- o ilkeleri benimsedikleri için hangi devletin emellerine hizmet etmiş oluyorlar? Oluyorlarsa neden kapatılmıyorlar?

İnsan merak ediyor… Sıra Türkiye’ye gelince ‘Alevileri’ bile ‘Uyumayın! Siz azınlıksınız!’ diye tahrik eden, ‘Lozan’ın azınlık anlayışı 1920’lerde kaldı. Artık azınlık kavramının yepyeni anlamı var’ diyen Avrupa Birliği horozları ile bizim insan hakları bülbülü hocalar neredeler?

Yorumlar kapatıldı.