İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

2004 AB İlerleme Raporu ve Ermenistan

Yıldız DEVECİ

ASAM

Ermeni Araştırmaları Enstitüsü, Asistan

“Diyaspora Ermenileri genel olarak Türkiye’nin AB üyeliğine karşı kampanyalarını devam ettirmektedir.”

Ermeni İddiaları

İlerleme raporunda soykırım konusunun işlenmemiş olması önümüzdeki günlerde bu konunun giderek önemini yitirdiği anlamına gelmemektedir. Her ne kadar Diyaspora Ermenilerinin bu durumdan rahatsız olduğu ve hatta olumsuz etkilendiğini söylesek de sözde soykırım iddialarının 90 yıldönümünü kutlamak için çalışmalar son sürat devam etmektedir. Ermeni iddialarının en önemlisini sözde soykırım konusu oluşturmaktadır. Bu iddiaların başarılı olması halinde Türkiye’ye verebileceği zararlar üzerinde durmak son derece önemlidir. Bu nedenle ilerleme raporunda Ermenilerle ilgili maddelere geçmeden önce, sözde soykırımın kabul edilmesi halinde Türkiye’ye etkileri üzerinde durmak gerekmektedir;

* Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne göre insanlığa karşı işlenebilecek en büyük suç Soykırım suçu olduğundan dolayı Türk dış politikası ya da Türkiye böyle bir durumda saygınlık kaybeder ve imajı daha da geriler,

* Soykırım suçu hukuki bir suç olduğundan dolayı sözde soykırıma tabi olan mağdurlar tazminat talep edebilir ve tazminat ödenmesi gerekebilir. Böyle bir durumda Yüz binlerce kişinin öldüğü iddia edildiğinden dolayı, bunlara ödenmesi gereken tazminat Türkiye için büyük bir maddi felaket olabilir. Ayrıca Nazi Almanya’sının II. Dünya Savaşında Yahudilere yönelik Holocaust girişimi şu ana kadar Federal Almanya Devletine 100 milyar dolarlık bir tazminata neden olmuştur. Bu miktar da Diaspora Ermenilerinin hedefleri konusunda bir fikir verebilir.

* Ermeniler öldürüldüğünü iddia ettikleri atalarının Türkiye’de Çukurova ve çevresi, Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz illerinde çok sayıda gayri menkul ve arazilerinin bulunduğunu ve bu arazi ve gayri menkullerin bu kişilerin varislerine ödenmesi gerektiğini iddia etmeleri ve başarılı olmaları halinde Türkiye bu sorunlarla karşı karşıya kalacaktır.

Diyaspora Ermenileri

Diyaspora Ermenileri genel olarak Türkiye’nin AB üyeliğine karşı kampanyalarını devam ettirmektedir. Bu faaliyetler özellikle Fransa’da son günlerde iyice hareketlenmiştir. Fransa Cumhurbaşkanı Chirac’ın referandum önerileri adeta Diyasporaya yeşil ışık yakmıştır. Fransız Ulusal Meclisinde Ermeni sorunuyla ilgili bir madde ilk kez 28 Mayıs 1998 tarihinde kabul edilmiştir. Bu maddeye göre “Fransa 1915 Ermeni soykırımını resmen tanır” hükmü yer almaktadır.(1) Fransa’da bu tür hareketlenmeler Fransa’daki Ermeni lobisinin önümüzdeki dönemde Fransız politikasına girmelerinin önünü açacak ve bu yolla Fransa’daki Ermeniler Fransız politikasına entegre olmalarını sağlayacaktır.

Türkiye Ermenileri

Türkiye Ermenilerinin basına yaptığı açıklamalarda genellikle Türkiye’nin AB üyeliğine sıcak baktıkları görülmektedir. Özellikle bu konuda Agos gazetesi genel müdürü Hrant Dink sık sık basında ve tv programlarında bu konudaki olumlu düşüncelerini dile getirmektedir. Ayrıca Ermeni Patriği II. Mesrop Mutafyan’da Türkiye’nin AB üyeliği yolunda Türkiye’yi desteklemiştir.

Özellikle Diaspora’nın tepkisine neden olan gezi ise Mutafyan’ın Kopenhag zirvesi için AB ülkelerine çeşitli ziyaretlerde bulunması ve şu açıklamalarda yapmasıdır;

“Ben eğer Türkiye Ermenileri Patriği olarak Kopenhag Zirvsi için AB ülkelerine bir iyi niyet ve destek gezisine çıkıyorsam, bu Ermeni cemaatinin Türkiye’ye ne kadar entegre olduğunu ve ülkenin bir parçası haline geldiğini gösterir. Biz Türk vatandaşıyız ve Türk halkı ile aynı gemideyiz, gemi batarsa hepimiz batarız. Ve azınlık cemaatlerinin de AB yolunda Türkiye’ye tam destek verdiğini kanıtlamak üzere geldim. Avrupalılar azınlık cemaatlerinin ne düşündüğünü bilmiyorlar, art niyetli kişilerin hazırlattığı asılsız ve mesnetsiz iddialara dayalı raporlarla bizim hakkımızda karar veriliyor. Ben sadece Ermenilerin değil, AB’ye destek çağrısında bulunan Musevi, Süryani gibi azınlıkların da sesini duyuruyorum.”(2) Diaspora Ermenileri Mutafyan’ı bu yaklaşımından dolayı sık sık rahatsız etmekte ve İstihbarat görevlisi olarak yargılamaktadır.

Ermenistan Ermenileri

Ermenistan Ermenilerinin basından takip ettiğimiz kadarıyla genel olarak AB’ye destek vermektedirler. İstanbul’da yayınlanan Ermeni gazetesi Agos’a göre Ermenistan’da halk Türkiye’nin AB üyeliğini olumlu bir şekilde desteklemektedir. Buna bir örnekte Artush Mıkırtiçyan’ın kendi açıklamaları olmuştur. Türkiye’nin AB üyeliği Ermenistan’ın Batıya açılmasında önemli bir rol oynayacaktır. Bu açıklamaların benzeri Ermenistan dışişleri Bakanı tarafından yapılmıştır.

İlerleme Raporu ve Ermenistan

AB komisyonunun 2004 ilerleme raporunda Ermeni Soykırımı ile ilgili herhangi bir ibare yer almamaktadır. Bu durumun Türkiye’nin lehine olduğunu söylemek mümkündür. İlerleme Raporunda Ermenistan’la ilgili olarak 1. maddenin 3. Başlığında Medeni ve Siyasi Haklar (36), Azınlık Hakları, Kültürel Haklar ve Azınlıkların Korunması başlığı(41), 2.Maddenin 2 Başlığında 1999 Yılından Bu Yana Ekonomik Gelişmelerin Özeti adı altında (49), 3. maddenin 27. Başlığında Ortak Dış ve Güvenlik Politikası adı altında (136-137) Ermenistanla ilgili konulara değinilmiştir.

İlerleme raporunun 1. maddesindeki 3. Başlığında Medeni ve Siyasi Haklar adı altında 13’ncü dipnotta resmi olmayan tahminlere göre,

Türkiye’de tahmini azınlık nüfusu şöyledir:

* 60,000 Ermeni Ortodoks Hıristiyan

* 20,000 Yahudi

* 20,000 Katolik

* 20,000 Süryani Ortodoks Hıristiyan

* 3,000 Rum Ortodoks Hıristiyan

* 2,500 Protestan

* 2,000 Süryani Katolik

* 2,000 Ermeni Katolik

* 500 Ermeni Protestan

* 300 Keldani Katolik(3) yaşamaktadır.

Sosyal ve Kültürel Haklar

Bu bölümde “Azınlık Hakları, Kültürel Haklar ve Azınlıkların Korunması” başlığı altında daha çok, dil, din, eğitim gibi konulara değinilmiştir;

Dil ve Eğitim (Anadilde Eğitim)

İlerleme raporunun 1. maddesinin 3. başlığında Azınlıkların dil ve eğitimi ile ilgili olarak şu açıklamalar bulunmaktadır;

“Azınlık topluluklarına mensup olanların, üst düzey idari ve askeri görevlere gelmekte güçlüklerle karşılaştıkları 2003-2004 eğitim yılında okutulan tarih kitapları, azınlıkları hâlâ güvenilmez, hain ve devlete zarar verici kişiler olarak göstermektedir. Ancak, resmi makamlar ders kitaplarındaki ayrımcı ifadeleri incelemeye başlamışlar ve Mart 2004’de okullardaki ders kitaplarında ırk, din, cinsiyet, dil, etnik köken, felsefi veya dini inanç nedeniyle ayrımcılık yapılmaması gerektiği yolunda bir genelge yayımlanmıştır. Musevi, Rum ve Ermeni okullarında çift müdürlük konusunda (bu okulların müdür yardımcısı, Milli Eğitim Bakanlığı’nı temsil eden bir Müslümandır ve müdürden daha fazla yetkiye sahiptir) resmi makamlarla başlatılan diyalog devam etmektedir.”(4)

Raporda bu konuya bir netlik getirilmek istenmektedir. Çünkü Ermeni Patrikliğinin özellikle sorun yaşadığı en önemli konulardan birini bu bölüm oluşturmaktadır.

Yine aynı maddenin devamında azınlıkların eğitim hakkıyla ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığının bazı düzenlemelere gittiğine değinilmiş fakat bunun yetersizliği vurgulanmıştır.

“Mayıs 2004’de Milli Eğitim Bakanlığı, anneleri azınlık mensubu olan çocukların da bu okullara gidebileceğini açıklamıştır (daha önce sadece babaları azınlık mensubu olan çocuklar bu okullara gidebiliyordu). Ancak ebeveynlerin azınlık statüleri konusundaki beyanı, Milli Eğitim Bakanlığının yapacağı bir değerlendirmeye tabi olacaktır. Ermeni cemaati, Ermeni dilinin öğretilmesinin yetersizliği konusundaki kaygılarını dile getirmiştir.”(5)

Din

İlerleme Raporunda 1. maddenin 3 başlığında yine “Azınlık Hakları, Kültürel Haklar ve Azınlıkların Korunması” başlığı altında Türkiye’deki azınlıkların sadece Ermeni, Rum ve Musevilerden oluştuğuna değinilmiştir.

Raporda “Türk makamlarına göre, 1923 Lozan Antlaşmasının 37-45. maddeleri uyarınca Türkiye’deki azınlıklar sadece gayrimüslim topluluklardan oluşmaktadır. Resmi makamlar tarafından genellikle Lozan Antlaşması çerçevesinde görülen azınlıklar Museviler, Ermeniler ve Rumlardır. Bu çerçevede, Türkiye’nin BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ve BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesine, eğitim hakkı ve azınlıkların hakları konusunda koyduğu çekinceler, azınlık haklarının korunması konusunda daha fazla ilerleme sağlanmasına engel olabileceği için, endişeyle karşılanmaktadır.”(6)

Bu maddeyle ilgili olarak Lozan’a göre azınlık okulları Vakıflar Yasasının içerisinde, cemaat vakıflarının bünyesinde bir kuruluş olarak kabul edildiğinden dolayı vakıflarla ilgili sorunlar cemaat okullarını da doğrudan etkilemektedir. Cemaat okullarındaki başlıca sorunlar şunlardır;

* Okulun öğrenci kabulünde çıkarılan zorluklar

* Azınlık okullarına atanan başmüdür yardımcılarının statüsü

* Dil ve din dersi öğretmeni yetiştirilmesinin önündeki engeller

* Çeşitli nedenlerle kapanan okullara ait boş binaların değerlendirilememesi

* Uygulanan müfredatın ve ders kitaplarının bir bölümünün uygunsuz olması(7)

Yayın Hakları

İlerleme raporunun 1. maddenin 3 başlığı adı altında Azınlıkların yayın haklarıyla ilgili olarak şu ibare yer almaktadır;

“Anayasa’da değişiklik yapılarak Türkçe dışındaki dillerin kullanılmasına ilişkin yasak kaldırılmıştır. Kürtçe dahil olmak üzere, Türkçe dışındaki dillerde radyo ve televizyon yayınları yapılmasına ve bu dillerin öğretilmesine imkân veren mevzuat değişiklikleri gerçekleştirilmiştir (Bkz. ayrıca, Radyo ve televizyon yayıncılığı). Bu dillerdeki yayınlar ve eğitim 2004 yılında başlamıştır. Genel anlamda resmi makamlar, Kürtçe’nin kullanılmasına karşı daha fazla hoş görü göstermişlerdir. Kaydedilen ilerlemeye karşın kültürel hakların kullanılması konusunda hâlâ önemli kısıtlamalar bulunmaktadır.”(8)

Görüldüğü gibi bu maddede Ermenilerle ilgili bir açıklama geçmiyor fakat yayın konusunda Ermeniler’de TRT’ye başvurmuş ve özelliklede Ermenice radyo yayını konusunda önemli bir yol kat etmişlerdir.

Komşuluk İlişkileri

İlerleme Raporun 3. maddesinin 27 Başlığında Ermenistan’la ilgili olarak bir diğer önemli madde ise sınır konusudur. Türkiye’nin Ermenistan sınırının kapalı olduğundan ve Türkiye’nin Kafkaslar’da istikrar için yaptığı girişimlerden açıklandığı maddede şu ibareler yer almaktadır;

“Türkiye’nin Ermenistan ile sınırı hâlâ kapalıdır. Bununla beraber, kamuoyunda sınırın yeniden açılmasının faydaları ve üçüncü ülkelerden gelen malların geçişine izin vermeye yönelik hazırlıklar konusunda artan bir bilinçlenme görülmektedir. Ekim 2003’de, İstanbul’dan Erivan’a hava ulaşımı için çartır seferleri başlamıştır. Türk Ulaştırma Bakanı, Şubat 2004’de, iki ülke arasındaki demiryolunun yeniden açılmasının, Doğu Anadolu ekonomisine fayda sağlayacağını ifade etmiştir. Haziran 2004’de İstanbul’da düzenlenen NATO Zirvesi vesilesiyle Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan arasında ilk kez dışişleri bakanları seviyesinde üçlü bir toplantı düzenlenmiştir. Türkiye, Gürcistan’daki siyasi değişiklikler ve Acaristan’daki durum karşısındaki tutumuyla, Güney Kafkasya’daki bölgesel istikrara olumlu katkıda bulunmuştur.”

AB bu maddeyle Türkiye’den Ermenistan sınırını açmasının faydaları üzerinde yoğunlaşmış ve bu bağlamda Türkiye’nin yaptığı çalışmaların bölgedeki istikrara olumlu katkı sağladığına değinmiştir.

İlerleme raporunda 3. Maddenin 27 başlığı adı altında Ermenistan’la ilgili bir diğer bölüme ise komşuluk ilişkileri adı altında değinilmiştir.

“Türkiye, Suriye başta olmak üzere, komşu ülkelerle ikili ilişkilerini iyileştirmek için çaba göstermiştir. Yunanistan’la olan ilişkiler, dışişleri bakanları arasındaki temaslarla ve Türk Başbakanının Yunanistan’a yaptığı ziyaretle iyileşmeye devam etmiştir. Ermenistan sınırının hâlâ kapalı olmasına karşın, Türk, Azeri ve Ermeni makamları arasındaki mevcut diyalog, çözüme yönelik olumlu bir adımdır.”

Türkiye’nin Faaliyetleri;

Ermenistan’la komşuluk ilişkilerinin iyileştirilmesi konusu yukarıda da değinildiği gibi artık AB’ye üyelik müzakeresi kriteri haline gelmiştir. Bu konuda ilerleme raporu öncesi ve sonrası Türk basınında çıkan açıklamalar Türkiye’nin hiçbir kazancı olmayacağı yönünde olsa da aslında Komşuluk İlişkileri maddesiyle durum biraz değişmiştir. Türk tarafının Ermenistan’dan iki önemli beklentisi bulunmaktadır; birincisi yüzde yirmisini işgal ettiği Azerbaycan topraklarından geri çekilmesi, ikincisi ise bağımsızlık bildirgesinin 11. maddesinde Batı Ermenistan’ın olarak tanımladığı Türkiye sınırlarını tanımasıdır. AB İlerleme Roporu’nda bu konu üzerinde durulmuş olmasının en önemli nedeni Ermenistan’ın AB ülkeleri için enerji rotaları üzerinde yer almasıdır.

Ermenistan’ın Faaliyetleri;

Komşuluk ilişkilerinin iyileştirilmesi için Ermenistan da çeşitli açıklamalar da bulunmaktadır. Bunlardan ilki ve belki de en önemlisi Koçaryan’ın Alman basınına yaptığı açıklamalardır. Koçaryan 20 Kasım 2004 tarihinde Alman “Die Welt” gazetesine verdiği demeçte, Ermenistan`ın Türkiye ile ilişkilerinin normalleştirilmesine yönelik görüşmelerin başlaması için öne sürülen “soykırım” iddialarını Türkiye`nin kabul etmesi konusunda ısrarcı davranmayacağını açıklamıştır. Ayrıca Ermenistan’da çeşitli Sivil Toplum Kuruluşları da bu konuda aktif rol almaya başlamışlardır. Ermenistan’da halkın kapının açılmasını istemesindeki en önemli neden bilindiği gibi ekonomidir. Önceleri sözde soykırımı ön koşul olarak açıklayan Koçaryan hükümeti de son dönemdeki bazı gelişmeler nedeniyle geri adım atmaya başladı diyebiliriz. Özellikle Kerry’nin ABD başkanlık seçimini kaybetmesi, hem Koçaryan’ı hemde diasporayı hayal kırıklığına uğratmıştır. 17 Aralık tarihinde 2004 AB İlerleme Raporunda da sözde soykırım konusunun gündeme gelmemesi Koçaryan’ın politikalarının yumuşamasına neden olmuştur.

AB’nin Ermenistan Diyaloğu;

AB’nin Ermenistan için planlarına baktığımız zaman Ermenistan’ın Orta Asya’dan Avrupa’ya sağlanacak petrol ve gaz kaynaklarının rotası üzerinde olması nedeniyle siyasi istikrarı son derece önemlidir. Bu nedenle AB Kafkaslar’da Ermenistan’ın istikrarını oldukça önemsemektedir. AB’nin Ermenistan politikası üç başlık altında toplandığında, Metsamor Nükleer Santrali, Ekonomik kalkınma ve Enerji rotası konuları bunların en önemlilerini oluşturmaktadır. AB’den farklı olarak Rusya ise bölgede kurmak istediği hegemonyada kaybettiği Gürcistan ve Ukrayna’dan sonra son aktör olan Ermenistan’ı kaybetmek istememektedir. Buna rakip olarak ABD siyasi amaçlı, AB ise ekonomik amaçlı çıkar ilişkileri kurmak istemektedir.

Bu nedenlerden dolayı Kafkaslar’da ABD ve Rusya’nın uzun vade de önümüzdeki dönemde karşı karşıya gelmesi muhtemel sonuçlardandır. Ermenistan’ın coğrafi olarak doğalgaz ve ham petrol nakil ve alt yapı projelerinin rotası üzerinde olması nedeniyle Avrupa Birliğinin enerji tedariğinin güvence altına alınması konusunda son derece hassasiyet oluşturmaktadır.

Türkiye’nin AB’ye Üyeliğinden Ermenistan’ın Beklentileri

Ermenistan’nın Türkiye’nin AB’ye üyeliğinden en büyük beklentisi her ne kadar sözde soykırımın tanınması gibi görünse de bu beklenti ikinci planda kalmıştır. Ermenistan ekonomisi göz önünde bulundurulduğunda gerçektende sınır kapısının açılması konusu Ermenistan Ermenileri için ilk sırada gelmektedir.

Bir diğer beklenti ise Türkiye’nin AB’ye üye olması halinde Ermenistan’ın doğrudan Batı’ya açılan bir kapısının oluşmasıdır.

Sonuç olarak 2004 AB İlerleme raporunda soykırıma dair herhangi madde yoktur fakat Türkiye AB’ye girmek ve bölgede siyasi istikrar ve ekonomik işbirliği sağlayan bir güç olma yolunda adım atmak istiyorsa Ermenistan’la ilişkileri düzeltmelidir. Ermenistan’la ilişkilerin düzeltilebilmesi için Ermenistan Karabağ’dan çekilmeli ve sözde soykırım konusunu tarihçilere bırakmalıdır. Ermenistan bu adımları attıktan sonra diplomatik ilişki kurulmalıdır. Ayrıca diplomatik ilişki kurulamadığı taktirde gerekli alt yapıyı Sivil Toplum Kuruluşları oluşturmalıdır, bu durumda ASAM, ERAREN vb. kurumlara çok önemli görevler düşmektedir. Ermenistan’ın kalkınması için Türkiye destek olmalıdır, çünkü ekonomik problemi olan bir Ermenistan bölgede istikrarsızlığın zeminini oluşturacaktır.

——————————————————————————–

[1] Hasan Oktay, “Avrupa Birliği Bağlamında Türkiye ve Ermeni Sorunu”, Avrasya Dosyası, Cilt.10, Sayı.2, (Yaz 2004), Ankara, s. 82.

[2] Hasan Oktay, “Avrupa Birliği Bağlamında Türkiye ve Ermeni Sorunu”, Avrasya Dosyası, Cilt.10, Sayı.2, (Yaz 2004), Ankara, s.92.

[3] http://ekutup.dpt.gov.tr/ab/uyelik/ilerle04.pdf

[4] http://ekutup.dpt.gov.tr/ab/uyelik/ilerle04.pdf

[5] http://ekutup.dpt.gov.tr/ab/uyelik/ilerle04.pdf

[6] http://ekutup.dpt.gov.tr/ab/uyelik/ilerle04.pdf

[7] Ermeni Patrikliği Yayını, “Türkiye Ermenilerinin Sorunlarına Genel Bir Bakış, İstanbul, 2003.

[8] http://ekutup.dpt.gov.tr/ab/uyelik/ilerle04.pdf

Yorumlar kapatıldı.