İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türk gençliğini kiliseye sevk eden Tevfik Fikret´in bugünkü versiyonları kimler?

Hasan Demir

2005”lerin Türkiye”sinde Necdet Sevinç gibi bir büyük araştırmacının Ermeni meselesi ve misyoner faaliyetlerine dair kaleme aldığı ve konunun erbaplarınca her Türk”ün kütüphanesinin baş köşesinde kaynak kitap olarak bulunması gereken “Arşiv Belgeleriyle Tehcir” ve “Osmanlı”dan Günümüze Misyoner Faaliyetleri” iki eseri “gizli servis elemanları” tarafından engellenebilmektedir…

Yine 2005”lerin Türkiye”sinde Üsküdar ve çevresindeki misyoner faaliyetleri teşhir eden Üsküdar Gazetesi”nin bürosuna gizlice girilebilmekte, bilgisayarları çalınabilmekte, 6 muhabire mesaj olsun diye gazete bürosuna haç şeklinde 6 kurşun yerleştirilebilmektedir ve yine bu yılın Türkiye”sinde misyonerler cami avlularında bile Hıristiyanlık propagandası yapabilmekte ve dünkü yazısında sayın Ümit Özdağ”ın listesini verdiği tam 73 yayınevi Türkiye”de Ermeni propagandası yapan kitapları basıp peynir ekmek gibi satabilmektedir. Yine 2005”lerin Türkiye”sinde “Türk kanı zehirli” diyen Ermeni yazarlar günlük gazetelerde köşe sahibi olabilmekte, mesela Zaman gazetesinde bir Ermeni yazar Türk gelenek göreneklerini, Türk aile yapısını yerden yere vurabilmekte ve sözde Ermeni soykırımını tanımadığı için Türk milletine ağır sözler sarf edebilmektedir.

Papazlar baş köşededir, hahamlar baş köşededir ve fakat 2005”lerin Türkiye”sinde milliyetçiler, 1918-19 ve 1920”lerin Kuvva”cıları, İnebolu”dan cephane taşıyan Fatma Kadınları, Urfa”nın, Antep”in, Maraş”ın mücahitleri “paranoyaklıkla” suçlanmaktadır.

Evet, bu resmen böyledir.

Dün Urfa”yı müstevliden temizleyerek Şanlıurfa yapanlar bugün sağ olsaydı İsrail”in bu vatan toprağında 20 milyon dolar vererek havra kurmasına çanak tutanları bir kaşık suda boğmaz mıydı? Biz, Urfa dönüm dönüm İsrail tarafından kapatılıyor dediğimizde bizi paranoyaklıkla suçlayanlar, Türk Yahudi Nesim Levi”nin daha 1995”te söylediği “İsrail”e göçen Yahudiler Türkiye”ye dönüyor, Urfa”ya yerleşiyor” demesine niye ses çıkartmıyor? Diyalogcular niye böyle diyenlerin hahamlarını kollarına takıp Urfa”larda arzı endam ediyor? Sadede gelecek olursak, bugün Türk milleti 1800”lü yılların sonunu ve 1900”lü yılların başlarını yaşıyor.

Hatta bize göre 1919”lardayız ve böyle bir dönemde insanların adının Ertuğrul, Mehmet Ali, Rahmi yahut Cengiz olmasına değil “işti kişinin ayinesi lafa bakılmaz” sözü gereği, ne yaptığına bakmamız ve tavrımızı ona göre belirlememiz gerekiyor. Nitekim Tevfik de Türk adı Fikret de Türk adı idi.

Ama o Nihat Sami Banarlı”nın ifadeleri ile, “Kendi mağrur benliğini ve galiba rahatını, bütün başka meziyetlerinden üstün tutarak sık sık yabancı koltuklara yaslanmaktan çekinmemiş” bir kimyası bozuk kişi idi.

Bu Tevfik Fikret Doğu Anadolu”yu Ermenilere vermediği için İkinci Abdülhamid”e suikast düzenleyen Ermenilere alkış tutan, Ermeni teröristlere “şanlı avcı” rütbesi veren ama Abdülhamid”i öldüremedikleri için “Yazık ki vuramadın” diye gözyaşı döken bir Tevfik Fikret”tir.

O da kendini “insanlık” diye takdim ediyordu, “hoşgörü” diye takdim ediyordu, Türk gençliğine örnek olarak oğlu Haluk”u gösteriyordu.

Sonra ne oldu? Haluk Hıristiyan oldu, papaz oldu. Fikret”in sağlığında Osmanlı”nın elinden Bosna Hersek gitmiş, Girit, Şarkî Rumeli, Trablus gitmiş lakin Fikret bu milli felâketler için tek satır, tek mısra yazmamıştır.

Ama aynı Fikret, İngilizler Afrika”da Boer”leri domdom kurşunları ile katlederken ve bütün dünya bugünkü Filistin gibi Boer katliamına gözyaşı döküp İngilizleri kınarken tutmuş İngilizlerin İstanbul”daki sefarethanesine bu hadise için gönderilen bir tebriknamenin altına imza atmıştır. Aynı Tevfik Fikret kütüphanesini bile Amerikan Koleji”ne bağışlamıştır.

Osmanlı”nın o meşhur Balkon Bozgunu”na ağlamayan, İngiliz”in katliamlarını tebrik eden ve Abdülhamid”e bomba atan Ermeni”yi öven, annesinin ihtida etmiş Sakız Rumlarından olduğu söylenen Fikret”in bir zamanlar çevresinde çok mümin bir insan olarak tanındığını da burada not düşmek isterim. Şimdi çevrenize şöyle bir bakınız ve ne yaparsa yapsın AB ve ABD”yi öven, Türk”e her türlü dayatmaları yapanları alkışlayan ve Ermeni”sinden Rum”una, Siyonist Yahudi”sinden bölücü teröriste kadar, artı, misyonerinden Ortodoks Patriği”ne değin Türkiye aleyhinde her türlü faaliyeti yapanlara şemsiye açan ama bu yıkıcı faaliyetleri eleştirenlere aba altından sopa gösterenlerle Tevfik Fikret”in yaptıkları arasında ne fark var? Milletim ne zaman uyanacak.

Osmanlı”nın başına gelenler Türkiye Cumhuriyeti”nin başına geldiğinde mi son bulacak bu gaflet?

Yorumlar kapatıldı.