İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Neden hep Diyarbakır’a gidiyorlar?

Özdemir İNCE

Bir Fransız televizyon kanalında yayınlanan sohbet programı…

Programın sunucusu Fransız gazeteci, La Libération’un kurucusu Serge July… Kürtlerin sorunlarını konuşuluyor.

Programa bir ara Berlin’den telefon bağlantısı ile Avrupa Parlamentosu’nun Yeşil üyesi Daniel Cohn-Bendit ve Paris Kürt Enstitüsü Başkanı Nezan Kendal da katılıyorlar. Daniel Cohn-Bendit şöyle konuşuyor:

“Şu anda Berlin’de Nezan Kendal ile sevgili dostumuz Leyla Zana’nın özgürlüğe kavuşmasının keyfini çıkartıyoruz. Aman çalışmalarımızı Türkiye’ye tarih verilmesi yönünde geliştirelim. Türkiye’ye mutlaka tarih verilmeli. Türkiye tarih alamazsa ve müzakereler başlamazsa, kendi sorunlarımızı gündeme getiremez, istediklerimizi kopartamayız”, diyor.

***

Fransız dostumun sözünü ettiği program galiba Serge July’nin FR3’teki programı. Programın bir kaydını bulup bana gönderecekti, ama ihmal etti. Ancak, Daniel-Cohn Bendit’nin böyle konuşması kendine pek yakışan bir konuşma. Kendisinden beklediğim bir konuşma.

Türkiye’de ve Avrupa’da bazıları yazıp konuşuyor, bazıları kendi kendilerine düşünüyor: Ne oldu da Yeşiller Avrupa Parlamentosu’nda böyle yüz seksen derece yön değiştirdiler. İşte bu nedenle!

***

Gazetemiz yazarı, değerli dostum Yalçın Doğan 25 Aralık tarihli ve “İbret Belgesi Ders Programı” başlıklı yazısında, başta Yeşiller olmak üzere Avrupa Parlamentosu’nun neye “evet” dediğini yazıyordu:

Kıbrıs Rum Kesiminin Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınması, Ermeni Soykırımı, Kürtler, Cem Evleri, Azınlık hakları, Fener Rum Patrikhanesi ve Ruhban Okulu, Kuzey Kıbrıs’taki Türk askeri, Kürt partisi…

Avrupa Birliği müzakerenin başlama tarihi olarak 3 Ekim 2005’i verdiği için artık Türkiye AB’ye girinceye kadar yapılacak müzakerelerde yukarda yer alan maddeler tartışma masasına getirilip Türkiye’den ödün kopartılabilirler. Kopartacaklar!

Daniel Cohn-Bendit’nin taktiğine uygun bir sonuç.

Avrupa Parlamentosu babasının hayrına Türkiye’ye tarih verilmesini tavsiye etmedi. Yüz yıllık hayallerini gerçekleştirmek için taktik uyguladı.

***

Avrupa Birliği Parlamentosu’nun gündeme getirmek istediği maddeler Türkiye’nin iç politikasını ilgilendiriyor. Ancak bunları Avrupa Birliği’ne girmek için malzeme olarak kullanmamalı, taviz konusu yapmamalı.

Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye çıkarına aldığı iddia edilen bütün kararları “Bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü?” sorusuyla değerlendirmek gerekmektedir. Böyle bir değerlendirme yapmayı beceremeyen Başbakan R.T.Erdoğan “Neden hep Diyarbakır’a gidiyorlar?” sorusunu sorduktan sonra, buna bir açıklama getiriyor:

“Bu, adı zaman zaman konulan, ama ülkemizdeki birlik ve beraberliği kalkıp da olumsuz yaklaşım gayreti içinde olanların tezgahlarıdır. AB’li dostlarıma söylüyorum; niçin Erzurum’a, Konya’ya, Kayseri’ye, Rize’ye gitmiyorsunuz? Elinize uzatılmış olan sipariş listesine bakarak, eğer ülkeyle ilgili raporlar hazırlayacaksanız, bu raporları kabul etmeyiz.”

***

Başbakan sorduğu sorunun yanıtını bilmiyor mu? Biliyor! Peki neden bilen biri gibi konuşmuyor? Ülkenin çıkarları ve güvenliği onun daha açık konuşmasını gerektirmiyor mu? Bir okur Başbakan’a gönderdiği mesajı bana da gönderdi. Mesajın bir bölümünde Başbakan’ın sorduğu sorunun cevabını veriyor okur:

“Yukardakı sorunun cevabını Türkiye’de sizden başka bilmeyen bilmek istemeyen kim var ?

Diyarbakır’a gidenler PKK’yı kuranlar, onlara silah verenler,onları örgütlemeye çalışanlardır.

Bunu 15 yıldır anlatmaya çalışıyoruz, sayın Recep Tayyip Erdoğan…..

Onlar PKK’nın bu işi beceremeyeceğine kanaat getirdikten sonra politikalarını değiştirdiler….

Yapmak istedikleri ortada: Diyarbakır’a Kürtlerin gizli başkenti diyorlar…….

***

Avrupa Birliği ve Avrupa Parlamentosu yetkililerinin Ankara’dan sonra Diyarbakır’a gitmeleri, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ziyaret ettikten sonra Kıbrıs Rum kesimine gitmek gibi bir şeydir. Diyarbakır’a başkent muamelesi yapmaktır.

Bunu Başbakan’ın görüp ona göre davranması gerekir. Neden soru soruyor bize?

Yorumlar kapatıldı.