İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Şu mektup, Ermeniciye yazı yazdıran gazetenin yönetimini düşündürecek mi?

Arslan TEKİN

Şu mektup, Ermeniciye yazı yazdıran gazetenin yönetimini düşündürecek mi?

Etyen Mahçupyan”ın Ermenileri haklı çıkarmak için nasıl yalan yazdığını Sinan Ogan”ın cevabından okumuştunuz.

Bunun üzerine bir üniversite öğrencisinden “Zaman” gazetesinin yöneticilerini ve o gazetenin okuyucularını yakından ilgilendirecek bir mektup geldi: “Sayın Arslan Tekin, ben Bilkent Üniversitesinde, hukuk fakültesinde okuyan bir öğrenciyim.

Yazılarınızı büyük bir ilgiyle takip etmekteyim.

Gerçekten hislerimize tercüman oluyor, biz gençleri aydınlatıyorsunuz.

Yazılarınızın büyük bir çoğunluğuna katıldığım gibi gibi, Etyen Mahçupyan hakkındaki tespitlerinize de harfiyen katılıyorum.

Bu ve benzeri meseleleri ben de uzun süredir, bu gazeteyi okuyan arkadaşlarıma izah etmeye çalıştım fakat pek muvaffak olduğum söylenemez.

Aynı şekilde, aynı gazetede yazan Herkül Milas diye de bir şahıs var ki o da en az Mahçupyan kadar ”Türk düşmanlığı” noktasında ileri bir kişi.

Bahsettiğim şahıs bir yazısında milliyetçilikten bahsediyordu ki Türk Milliyetçiliğini kastettiği çok açıktı ve Türk Milliyetçiliğin bir hastalık olduğunu hatta bunun AİDS”ten ve Sars”tan daha da öte olduğunu söylemekteydi.

Durum sizin de belirttiğiniz gibi gerçekten çok vahim ve bu, çok sesliliğin, zenginliğin ve hoşgörünün sesi olarak addediliyor.

Pekalâ… Neden o çok seslilik Vatan”ın milli menfaatlerini korumak noktasında baskın çıkmıyor, neden ABD”nin, Avrupa Birliği”nin bize karşı haksız dayatmalarından ve neden Kıbrıs”ta yaşanan tablonun uluslararası hukuku ihlâl ettiğinden bahsetmiyor yahut bir takım şeylere değinilse dahi neden bu noktalar âdeta mumla aranmakla bulunabiliyor…

Ben birçok gazeteyi takip etmeye çalışan biriyim.

Özellikle milliyetçi-muhafazakâr çizgisi olduğunu iddia eden bir gazetenin asıl çizgisinin bu şekilde olmaması son derece üzücü bir durumdur; çünkü, muhafazakâr ve milliyetçi olduğunu düşünen saf ve temiz arkadaşlarımız; milliyetçiliğin, muhafazakârlığın çizgisinin bu olduğunu zannetmektedirler.

Ama inanıyorum ki elbet bu tablo aynı şekilde devam etmeyecektir ve gençlik hakkı bulacaktır.

Buna olan inancım sonsuzdur.

Atiyi karanlık görerek asla azmi bırakmayacağız.

Saygılarımla, iyi çalışmalar dilerim.” Bu mektubun yazarını isterlerse “Zaman” yöneticileri arayıp bulurlar ve görüşürler.

Ne demek istediğini çok iyi anlatmış.

Bu mektup iletişim sosyolojisi okutanlar için de iyi bir malzeme… Önümüzdeki dönem ben de derslerimde değerlendireceğim. Ermenistan”a gidip ağıt düzen enteller Azerbaycan”a da gidecekler mi? Ermenistan”a sefer düzenleyen, içlerinde solcu-kozmopolit takımından insanlar ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Ermenilerin de bulunduğu gruplar Ermenistan intibalarını anlatırlarken çok gülünç oluyorlar: “Aslında biz bir elmanın iki yarısıyız.” demeye getiriyorlar… Yani bizi yanlış anladınız meseleleri… Öyle bir üslûp ki deme gitsin… Türkiye”den gidenler bir eziklik içindeler… Biz galiba bunlara zulmettik… Acılarını görmüyor musunuz 90 yıldır bitmemiş havaları…(ANAP”ın yenik ve müstafi genel başkanı Mesut Yılmaz da Ermenistan”a sefer düzenleyenlerin yazdıklarının tesirinde fazla kalmış olmalı ki, 6 Ekim””de açıklanan İlerleme Raporunun üzerinde söylediklerini ”yanlış anladınız” demeye getirmek için, 17 Aralık”tan sonra da Ermenilerin çok acı çektiğini söyleme ihtiyacı duyuyor ve bir yerlere mesajını gönderiyor.) Ermenistan”a gidip ağıt düzen solcu-kozmopolit (içlerinde “münhasıran! Türk milliyetçiliğine karşı olduğunu hiç sıkılmadan, utanmadan yazabilen Nuray Mert adlı hanım da var.) şimdi Azerbaycan”a gitsinler, kaçkınlarla da görüşsünler! Ne hissederler? Azerbaycan Türk”ünü yazmak entelliğe yakışmaz… Ermenilerin acısı “in”, Türklerin acısı “out”! 800 bin Azerbaycan Türk”ü yurtlarından sökülüp atılmış.

Bunları Ermeniler sürdüler.

Çoluk çocuk öldürülenlerin sayısını bilmiyorum… 10 binlerle ifade ediliyor. Solcuların “Türk” deyince şaşırdıklarını, irkildiklerini, hemen kendilerini geri çektiklerini bildiğim için, nasıl yazı yazacaklarını merak ediyorum.

Ne Ermeni düşmanıyım, ne Yunan… Sadece saldırgan ve yalancı zihniyete karşıyım. Yeni bir kavram: Kültürlü hırsızlık Yurtbank”ın batışı kaç yıl oldu? Bildiğim kadarıyla bu bankanın sahibi Ali Balkanar daha önce de hapis yattı ve çıktı… Parayı iç eden banka yalnız onunki değil… Kaç banka sahibi olduğunu bilmiyorum ama belki 10 bankanın sahibi ya devletle anlaşarak iç ettiği parayı ödeyecek ya da pazarlıkları sürüyor.

Banka batıranların bir kısmı biraz tutuklu kaldı, sonra çıktı.

Dinç Bilgin, Cavit Çağlar, Hayyam Gariboğlu bunlar arasında… Balkaner yıllar sonra ceza aldı.

Cezayı veren mahkeme heyeti neden ceza verdiğinin sebeplerini yazmış.

Mahkeme heyeti “kültürlü hırsızlık”tan bahsediyor.

Birkaç dilim baklava çalan çocuklara 5-6 yıl ceza veren bir adalet sisteminde, trilyonları götüren ve insanları mağdur eden banka hortumcularına çok daha fazla ceza verileceği muhakkaktır. Mahkeme heyetinin şu tespitleri düşündürücü: “Banka tarafından gruba ait 24 şirkete ve Çamlıca Konakları”na verilen usulsüz kredilerde sözleşmelerin oluşturulması Balkaner”in dolandırıcılık eylemini suç olmaktan çıkarmaz.

Hırsızlık suçunu işleyen herhangi bir şahsın daha sonradan hırsızlık konusu eşyayı veya eşyaya muadil bir değeri eşya sahibine iade etmesi veya eşya sahibiyle anlaşması nasıl hırsızlık suçunu ortadan kaldırmıyor ise olayımızda da Balkaner”in baştan beri banka kaynaklarını grup Şrmalarına aktarmak amacıyla gerçekleştirdiği dolandırıcılık suçunu sonradan hukukiliği tartışma konusu olan bankayla sanık Balkaner arasında düzenlenen pay devir sözleşmesinin varlığı da bu suçu ortadan kaldırmayacağı açıktır.” Bir çok banka sahibi çaldıklarını geri vermek için devletle anlaştı..

Bu banka sahipleri ne olacak? Ceza alacaklar mı? Parayı iade edince cezadan indirim yapılıyor mu? Son mahkeme kararı içtihat olarak kabul edilecek mi edilmeyecek mi göreceğiz. Türk adaleti yeni bir içtihatla karşı karşıya olduğu gibi yeni bir kavramla da karşı karşıya: kültürlü hırsızlık.

Yorumlar kapatıldı.