İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Rusya liderinden tarihi ziyaret

Türkiye-Rusya ilişkilerinde ekonomi, turizm, enerji alanlarında yaşanan gelişmeler 2004’te de somut getiriler düşünüldüğünde siyasi alana taşınamadı.

BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olan Rusya, yine Ortodoks dayanışması sergileyerek, KKTC’ye tecridin kaldırılması çağrısı içeren BM kararına ayak diredi. Bu tavır, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in eylül başı planlanan ancak Beslan katliamı yüzünden 5-6 Aralık’a kalan tarihi Türkiye ziyaretinde de değiştirilemedi. 500 yıllık Türk-Rus ilişkilerinde ‘ilk’ niteliği taşıyan ziyarette Putin’le ilişkilerin ‘çok boyutlu ortaklık düzeyine’ çıkarılmasını amaçlayan deklarasyon yayımlansa da PKK ve Çeçenya gibi pürüzlü konularda somut sonuçlar elde edilemedi. Ankara için 2005’te ilişkilerin alacağı boyut açısından vaatkâr görülen ise Putin’in 2004 değerlendirme toplantısında Kıbrıs konusunda Annan Planı çerçevesinde çözüme destek açıklaması oldu.

İstanbul NATO’ya ev sahibi

28-29 Haziran’da İstanbul’da düzenlenen NATO zirvesi 1949’da ittifaka katılan Türkiye’nin gerçekleştirdiği ilk liderler zirvesi olarak tarihe geçti. Irak’ta egemenliğin devredildiği günlerde yapılan zirvede, Fransa ve Almanya’nın başını çektiği grupla ABD ve Britanya arasında ‘ittifakın Irak’ta oynayacağı rol’ konusunda ciddi çekişme yaşandı. Sonuçta NATO’nun sadece Irak güvenlik güçlerini eğitmesine yönelik muğlak ifadeler içeren bir bildiri yayımlanırken, ittifakın bu misyonu bizzat Irak’ta icra etmesi de sadece zaten işgal güçlerine katkı sağlayan ülkelerle sınırlı kaldı. Zirvede Akdeniz diyaloğu girişiminin istekli ülkelere de genişletilmesinin dışında belki de tek somut sonuç, NATO’nun küresel terörizmle mücadele kapsamında alabileceği önlemler çerçevesinde istihbarat değişiminin hızlandırılması için bilgi bankası kurulması oldu.

İKÖ’de bir Türk genel sekreter

Türk dış politikası için en tartışmalı uluslararası kurumlarından biri olan İslam Konferansı Örgütü’nün (İKÖ) Genel Sekreterliği’ne Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun seçilmesi 2004’ün önemli gelişmeleri arasında yer aldı. Haziranda İstanbul’da yapılan dışişleri bakanları zirvesinde Bangladeş ve Malezyalı rakipleriyle yarışan İhsanoğlu, Suudi Arabistan’ın itirazlarına rağmen gerçekleştirilen seçimde en çok oyu alarak genel sekreterlik görevine geldi. Ayrıca İKÖ, gözlemci statüsü verdiği KKTC’yi Annan Planı’nda yer alan ismiyle ‘Kıbrıs Türk Devleti’ olarak kabul etti.

‘Ermeni soykırımı’ yine baş ağrıtıyor

Türk diplomasisinin önemli sorunları arasında yer alan ‘Ermeni soykırımının’ tanınması konusu da gündemdeki yerini korudu. Kanada parlamentosunun ‘Ermeni soykırımı’nı tanıması Ankara’da büyük tepkiyle karşılandı. Ermeni diyasporası, Slovakya parlamentosundan da bu yönde bir önerge çıkarttı. Ama Türkiye için asıl sıkıntı yaratan öneri Fransa’dan geldi. 2002’de ‘soykırımı’ parlamento kararıyla tanıyan Fransa’da Dışişleri Bakanı Michel Barnier, Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerde ‘Ermeni soykırımı’ konusunu da gündeme getireceklerini ilan etti. Bu konu Avrupa Parlamentosu’nun 16-17 Aralık AB zirvesi öncesinde kabul ettiği ve Türkiye’ye büyük destek verdiği raporunda da pürüz olarak yer aldı.

Ekümen krizi eksik olmadı

2004 yılının sonuna doğru Türk dış politikasını meşgul eden bir başka sorun da Fener Rum Patriği Bartholomeos’un ‘ekümenik’ unvanının vurgulanarak Amerikan Büyükelçisi Eric Edelman tarafından verilen bir resepsiyona davet edilmesi oldu. Ankara, Rum cemaatinin sembolik ve tarihsel bir önem atfettiği ‘ekümenik’ unvanının Amerikan elçisi tarafından kullanılmasına sert tepki verince bir kriz patlak verdi. Başbakan Tayyip Erdoğan, AKP’li milletvekilleri ve üst düzey yöneticilere bizzat resepsiyonu boykot etmeleri için talimat verdi. Ancak Amerikan yönetimi bu konuda geri adım atmadı. ABD Dışişleri Bakanlığı, bu boykotu ‘not ettikleri’ açıklaması yaptı.

Yorumlar kapatıldı.