İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye Avrupa´ya güç katar

Türkiye’nin üyeliği, medeniyetler arasındaki küresel diyalogda AB’nin gücünü artıracak, AB, öğütlerine önce kendi uyan bir yapı olarak algılanacak

Bernard Bot

Avrupa Birliği, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin önünü açarak dinamik, azimli ve kendine güvenli bir yapı olduğunu gösterdi. Bu karar, AB’nin kıtada özgürlük, istikrar ve refahı güçlendirme arzusunu da vurgular nitelikte. Aynı zamanda dünyaya, AB’nin dinsel veya kültürel temellerin ötesinde, ortak değerler, ilkeler ve çıkarlara dayandığı mesajını da verdik.

AB liderlerinin 17 Aralık’ta Brüksel’de aldığı müzakerelere başlama kararı, Türkiye’nin Avrupa’nın parçası sayılıp sayılamayacağına dair büyük çaplı bir psikolojik ve siyasi belirsizliği de bertaraf etmiş oldu. Bununla birlikte Türkiye’nin tam üyeliğine giden uzun ve fırtınalı yolda bizi zorlu müzakereler bekliyor. Türkiye’nin son iki yılda gerçekleştirdiği reformlar gerçekten etkileyici. AB reformların devamını sağlamak istiyor. Türk yetkililer de reform sürecine yönelik (sözgelimi dinsel azınlıkların haklarının korunması) daha fazlasını yapmalı.

Etkiler hafifletilebilir

AB üyeliği umudu halihazırda Türkiye’yi dönüştürmekte ve bu ülkenin üyeliği AB’yi muhtemelen derinden etkileyecek. 10-15 yıl içinde yaklaşık 500 milyon nüfuslu AB, 80 milyonluk bir ülkeyi bünyesine katacak. Türkiye diğer üye ülkelerle eşit haklara sahip olacak, büyüklüğünden ötürü AB kararları üzerinde ağırlıklı bir söz hakkı elde edecek. Önümüzdeki yıllar Türkiye’nin ekonomik büyümesini hızlandırmak ve AB’nin kurumsal, sosyal ve ekonomik altyapısını geliştirmek yönünde kullanılmalı. Eğer Türkiye ve AB bu konuda başarılı olursa, Türkiye’nin üyeliğinin yaratacağı etkileri hafifletebiliriz. Böylece Türkiye’nin kırsal kesimlerinden milyonlarca insanın AB ülkelerine akın edeceği veya Türkiye’nin AB kaynaklarını silip süpüreceğine dair korkuların temelsiz olduğu ortaya çıkar.

Avrupa’nın Türkiye’ye yönelik kararının stratejik önemini de gözden kaçırmamak lazım. En başta Batılı ülkelerin İslam’a karşı giderilemez önyargılar taşımadığını göstermiş oluyor. Yanı sıra Türkiye’nin, hem Müslüman mirasa sahip hem de demokrasiye tam uyum sağlayan bir ülke olarak rolünü vurguluyor. Bu karar AB’nin genişleyen sınırları dahilinde yer alan ülkelerin politikalarını ve ekonomilerini şekillendirmek ve dönüştürmek bakımından oynadığı hayati rolün de altını çiziyor.

Eğer söz konusu karar Avrupa’nın sınırlarının ötesinde istikrar sağlayıcı bir güç olarak jeopolitik etkisini artırırsa (ki ben artıracağına inanıyorum), bu transatlantik ilişkilerine de fayda sağlayacak.

AB, Türkiye’nin üyeliği sayesinde Suriye, Irak, Ermenistan ve Kafkaslarla sınırdaş olacak. Avrupa ve büyük Ortadoğu birbirine coğrafi olarak yakınlaşacak. Bu yakınlaşmanın getireceği riskler olduğu kadar fırsatlar da var.

Bir yandan AB kendisini dünyanın, bölgesel çatışmalar, terörizm ve kitle imha silahlarındaki artışın tehlikeli bir bileşim teşkil ettiği hassas bir bölgesine yakınlaşmış bulacak. Diğer yandan da siyasi, ekonomik ve kültürel köprüler kurmak yönünde tarihi bir fırsata sahip olacağız. Türkiye’nin üyeliği, medeniyetler arasındaki küresel diyalogda AB’nin otoritesini artıracak, zira AB başkasına öğütlediklerini önce kendi içinde pratiğe geçiren bir yapı olarak algılanacak. Liderlik sergileyen ve İslam dünyasında demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü kendinden emin bir biçimde teşvik eden bir Avrupa, ABD için de değerli bir ortak olacak.

AB’nin yükü azalacak

Türkiye’nin katılımı AB’nin terörle mücadeleye yönelik siyasi ve askeri kapasitesini de güçlendirecek ve uluslararası barış ve istikrarı ileriye taşıyacak. ABD, Avrupa’dan, küresel güvenlik yükünü daha fazla paylaşmasını isterken haklı. İşte Türkiye’nin güçlü ordusunun yardımıyla, AB bu yükü daha rahat omuzlayacak. Türkiye’nin Afganistan’daki NATO operasyonlarında oynadığı mühim rol, potansiyelini de gösterir nitelikte.

AB üyesi ülkeler ve vatandaşları bir entegrasyon seferine çıkmış durumda ve nasıl bir limana varacakları henüz meçhul. Fakat rotamız belli. Bize rehberlik eden şey, farklı dil, kültür ve dinsel inançlardan, aynı temel kurallara dayalı bir topluluk yaratılabileceğine dair beslediğimiz derin inançtır. İşte bu yüzden Türkiye Avrupa’ya aittir. (Hollanda Dışişleri Bakanı, 25 Aralık 2004)

Yorumlar kapatıldı.