İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İbret belgesi ders programı!..

Yalçın DOĞAN

ANİ harabelerinin onarılması mı?.. Var!..

Ilısu Barajı’nın Munzur Vadisi’ne verdiği çevre kirliliğinin giderilmesi mi?.. Var!..

Leyla Zana ve arkadaşlarının serbest bırakılmasıyla birlikte, onların siyasal örgütlenmelerine kolaylık gösterilmesi istemi mi?.. Var!..

Yeni bir Anayasa önerisi mi?.. Var!..

Parti kapatmalarına son verilmesi mi?.. Var!..

Sendikal haklar mı?.. Var!..

Ermeni soykırım iddialarının araştırılması mı?.. Var!.

Sivil toplum örgütlerinin ağırlık kazanmalarına katkı için çağrı mı?.. Var!..

Kadın haklarını mı?.. Var!..

Musevi, Ermeni, Ortodoks, Süryani gibi gayri müslim Türk vatandaşlarına eğitim ve yayın hakkı mı?.. Var!..

Cem Evlerinin tanınması ve korunması mı?.. Var!..

103 PARAGRAF

Üzerinden iki hafta geçiyor. Ama ayrıntısına, nedense pek az kişi iniyor. Şimdi önümde o karar var. Hani, Avrupa Parlamentosu’nda 200’e karşı 400 oyla kabul edilen Türkiye’ye tavsiye kararı.

Bu karardan hepimizin belleğinde kalan bir resim var. Kararı onaylayanlar çeşitli dillerde ‘Yes, Oui, Ja, Evet’ yazılı pankartlarla destek veriyor. Hepimiz o resimle avunuyoruz!..

O karar tam 103 paragraftan oluşuyor. 103 paragrafta Türkiye’nin tüm sorunları tek tek sayılıyor, AB ölçülerine getirilmesi isteniyor.

Siyasal duruşunuza göre, bazılarına katılmayabilir, bazılarına hatta isyan edebilir, bazılarını da zorunlu görebilirsiniz. Ama, 103 paragrafa bir bütün olarak bakıldığında, Avrupa Parlamentosu kararı, gerçekte AB için nasıl bir cendereden geçmek gerektiğinin belgesi. En ince ayrıntısıyla.

ERMENİ-KIBRIS

Kararda çarpıcı öneriler var.

Örneğin, ‘… Türk tarihçi Halil Berktay tarafından Ermeni soykırımı üzerine yapılan dikkat çekici çalışmanın ışığında, Türk-Ermeni ilişkilerinde sonuç alıcı adımların atılması…’ (Paragraf GG).

Dil diplomatik, ancak yönlendirme ortada!..

Örneğin, ‘KKTC’de bulunan otuz bin Türk askerinden duyulan üzüntü’ diyerek, bu kez diplomasiyi bir yana bırakıyor ve ‘artık asker çekmek şarttır’ diyor. (Paragraf 44). Aynı paragrafta ‘Türkiye, Güney Kıbrıs’ı tanımalıdır’ cümlesi yer alıyor.

AB demek, yeni bir siyasal hayat demek!.. O siyasal hayatta AB, Kürt Partisine yol verilmesi dileklerini vurguluyor. (4,9,22. paragraf). Ayrıca, kararın çeşitli bölümlerinde Kürtler’in demokratik haklarına dönük, yeniden yargılama ya da köylerine dönmeleri gibi konular işleniyor.

İKİBİN İLTİCA

Kendimizi kandırmaya gerek yok!.. Batı ölçülerinde Türkiye demokrasiye yeni yeni alışıyor. Alması greken daha uzun bir yol var.

Bu yolda çok ciddi sorunlar yaşanıyor. Bu ve polisiye yönü dahil, ‘geçen yıl ve bu yıl ikibinden fazla Türk vatandaşı AB ülkelerine iltica talebinde bulunuyor.’ (Paragraf U).

Avrupa Parlamentosu tavsiye kararı bir açıdan bizi dövme belgesi, neyi nasıl yapmamız gerektiğini gösteren ibret belgesi, ancak bir başka açıdan da, Batılı bir ülkeye dönüşmenin dikenli tellerini anlatan bir belge.

AB aynı belgeyi, 17 Aralık’taki zirvede vurguluyor. ‘Yerine getirilmesi gereken kararlar’ nitelemesiyle.

Yes, Oui, Ja, Evet gösterileriyle, alkışladığımız belge bu!..

Fırat, Dicle, 42 ve Şam

BAŞBAKAN Erdoğan Şam’a yaptığı ziyarette Suriye’yi çok memnun eden bir karara imza atıyor. Dicle ve Fırat sularının, bölgeye daha fazla bırakılacağı kararına…

Şimdi dönelim, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’ye tavsiye kararına, paragraf 42:

‘Atatürk Barajı, İran, Irak ve Suriye’ye bırakılan suların ciddi biçimde azalmasına yol açmıştır. Bölge istikrarı ve komşularıyla iyi geçinme çerçevesinde, bu ülkelerin de su ihtiyacını göz önünde tutarak, Türkiye’nin suyu onlarla adil paylaşımını rica eder.’

Su sorununu çözmek, doğru bir iş. Ama, neden ille de Avrupa Parlamentosu söyledikten sonra?..

Yorumlar kapatıldı.