İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni meselesi

Resul Tosun

Fransa Ulusal Meclisi dün AB’nin Türkiye kararını tartışacaktı. Bu yazıyı dün sabah yazdığım için ne konuşulduğunu bilmiyorum. Fransa Devlet Başkanı’nın eleştirilmesi bekleniyordu. Her neyse benim temas etmek istediğim asıl konu o değil.

Ben bugün Fransa Dışişleri Bakanı Michel Barnier’in evvelki gün yaptığı açıklamaya temas etmek istiyorum.

Tarihi ilişkilerimiz itibarıyla Türkiye’ye diğer ülkelerden daha yakın olması gereken Fransa ne hikmetse Türkiye’ye zarar veren politikalar geliştirmekten geri durmamış hala da bu politikalarını devam ettirmektedir. AB’ye tam üyelik konusunda referandum ile engelleme formülü de onlara ait.

Uzatmayalım evvelki gün Fransa Dışişleri Bakanı Michel Barnier, müzakereler sırasında “Ermeni Soykırımı” dahil tüm konuları gündeme getireceklerini söyledi. Hazret’in asıl hedefinin Türkiye’nin önünü kesmek olduğu malum. “Tüm konular” içinde hangi hinlikler bulunduğunu az çok tahmin ediyoruz ama telaffuz etmeden itham etmeyi de uygun bulmuyoruz.

Bu neviden çıkışlara, Fransız siyasetçiler kendi iç kamuoylarına yönelik mesaj veriyorlar şeklinde yorumlar getirilse de, sözde Ermeni soykırımı meselesini hafife almamamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü yarın Fransız bırakır bir başkası sarılır bu iddiaya. Nitekim daha geçenlerde Amerikalı dostlarımız(!) Ermeni meselesine temas ederek aba altından sopa göstermediler mi?

Tarihi bir olay konusunda çok sayıda ABD eyaletinde ve AB ülkeleri nezdinde hatta AP’de görüşmeler yapılıp siyasi(!) kararlar alınmıyor mu? İşte Fransa Dışişleri Bakanı Michel Barnier de bu kararlara istinaden “Ermeni Soykırımı”nı müzakere sürecinde Türkiye’ye soracağını söylemiyor mu?

Evet her ne kadar 17 Aralık’ta gündeme getiremedilerse de bu mesele Türkiye’nin başını ilerde çok ağırtacağı benzemektedir. O sebeble de bir yandan Kıbrıs meselesi çözülürken öte yandan da bu Ermeni meselesine bir çözüm düşünmemiz gerekiyor.

Bir defa eyalet ve hükümet meclislerinde alınan siyasi kararlarla tarihi gerçeklerin değiştirilemeyeceğini fiilin ve resmen ispat etmemiz gerekiyor.

Fiilen ispat etmek elbetteki doğru tanıtım ile yapılacaktır. Müzakere sürecinde Türkiye’yi Avrupa’ya doğru tanıtmak zorundayız. Şu anda tanıtım konusunda şu veya bu sebeple ama gerçek o ki PKK bile Türkiye’nin önündedir. Ermeni diasporası ise Türkiye aleyhine resmi kararlar aldıracak güçtedir.

Evet tanıtım çok önemli. Hem siyasi kararlar açısından hem turizm hem de gerçeklerin gün yüzüne çıkması açısından. Tabii ki sonuncusu en önemlisi.

Lafı uzatmayalım ben derim ki, şu sözde Ermeni Soykırımı meselesine son noktayı koymak için Türkiye bir adım atmalı ve bu tarihi olayı tarihçilere bırakarak çözmeyi resmen teklif etmelidir. Bu meselenin tarihçiler ve uzmanlar tarafından açıklığa kavuşturulması için BM’ye resmen müracaat etmeli ve Türk, Ermeni ve tarafsız ilim adamlarından bir heyet oluşturulmasını talep etmeli, Türkiye arşivlerinin Erivan arşivlerinin, İngilizlerin ve Avrupa’daki diğer arşivlerin açılarak taranmasını ve bu tarihi olaya ilmin ışık tutmasını resmen istemelidir. Bu şekilde uluslararası camiada kabul görecek bir heyetin bu konuyu araştırması eminim ki tarihi bir olaydan yola çıkılarak Türkiye aleyhine alınan bu siyasi kararlar havada bırakacak ve bu kararlara parmak kaldıranlar mahcup olacaklardır.

Evet bu mesele daha fazla önümüze getirilmeden gündemden çıkmalıdır.

Yorumlar kapatıldı.