İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Daha çok zaman gerek

Murat Belge

17 Aralık günü ne kadar büyük bir tarihi öneme, belirleyiciliğe sahip olursa olsun, 18 Aralık’tan itibaren ülkede her şeyin ansızın değişivermesi mümkün olmazdı. Her şey ‘ansızın’ değil, ‘yavaş yavaş’, ‘zaman içinde’, ‘fark edilmeksizin’ değişir.

Daha 18 Aralık’a da gelmeden, Deniz Baykal, kendisine pek yakıştırdığı anlaşılan ‘öfkelenmiş adam’ jestleriyle Erdoğan’ı ‘yurda dönmeye’ çağırıyordu. Bu sabahki gazeteye baktığımda, bunu hükümetin elini güçlendirmek için yaptığına dair bir tevil okuyorum; ama bu ‘yavaş yavaş’ değişime Baykal da mı uymaya başladı acaba diye düşünmek için neden yok. Çünkü öteki sözlerini de okuyunca, o cephede henüz bir şeyin değişmediğini ve o cephede muhtemelen hiçbir zaman hiçbir şeyin değişmeyeceğini anlıyorsunuz.

Gene bu sabahın gazetesinde, orgenerallerden Hurşit Tolon’un Amerika’yı düşüncelere gark etmek üzere söylediği ‘not ettik’ sözünü okuyoruz. Bunun yanı sıra, Türklere karşı son cinayetlerin işlendiği bölgeyle ilgili olarak, ‘Besle kargayı, oysun gözünü’ şeklinde bir saptama yapmış olduğunu öğreniyoruz. Bu karga, olsa olsa, orada yaşayan halkı kastetmektedir. Onların epeyce bir kısmı da bizim memlekette oturmaktadır ve bu ‘beslenen’ ama buna rağmen ‘göz oyan karga’ benzetmesinden herhalde çok fazla hoşlanmayacaktır. Ama onların neden hoşlandığı, neden hoşlanmadığı önemli değildir, burada sorun çıkarmadan uslu uslu oturmakla yükümlüdürler ve böyle yapmadıkları takdirde başlarına nelerin geleceği kendilerine yeterince gösterilmiştir.

Şu halde bu cephede de şimdilik değişen fazla bir şey yok.. mu? Böyle olduğunu pek sanmıyorum. Bireylerin ne düşüneceği, nasıl konuşacağı ayrı konu, ama burada önemli olan kurum. Şu son derece kritik dönemeçlerde aradan ‘Şöyle olmalı, böyle olmaması kabul edilemez’ türünden hiçbir müdahale görünmedi.

Tabii kurumlar da boşlukta durmuyor, bir toplumun içinde oturuyor. Toplumun onlarla ilgili davranışları, onların da davranışlarını etkiliyor. 18 Aralık’ta başladığını umduğumuz süreç, anlamlı bir süreç olacaksa, bir zaman sonra, hiç değilse ‘mainstream’ medyamızda, ‘Komutanlar mesaj verdi’ türünden başlıkların artık atılmaması gerekiyor. Kendini buna pek bir alıştırmış olan medyamıza o başlığı atmamak çok üzücü gelebilir, ama üç paralık aklı olan biri de öyle bir başlıkla demokrasinin aynı mekânı paylaşmayacağını bilir ve anlar.

Bugünlerde elime bilgisayar kanalıyla geçen değerli bir ‘siyasi gelecek’ analizi var. Amerika bazı kararlar vermiş, Ankara’da bir profesör de bunu haber almış, bizlere bildiriyor! Amerika’nın üç temel hedefi var: “a) Büyük İsrail’in oluşturulması, b) Büyük Ermenistan’ın oluşturulması, c) Büyük Kürdistan’ın oluşturulması.” Haberiniz yok idiyse şimdi öğrenmiş oldunuz. Bunların yanında üç tane de ‘Daha uzun vadeli mümkünse ulaşılabilir hedef’ var. Onlar da şöyle: “a) İstanbul merkezli Ortodoks devletinin kurulması, b) Pontus Rum ve Ege Yunan devletlerinin kurulması, c) Konya merkezli hilafet devleti kurulmasıdır.”

18 Aralık’ta başladığını umduğumuz süreç içinde oturup bunları düşünen ve sonra yazıp kıvançla sağa sola yollayan insanların sayısında da bir azalma olacağı beklenir. Ama bu toplumda faşizan patoloji hem öylesine derin, hem de öylesine yaygın ki, iyileşmek herhalde çok zaman alacak.

İyileşmek, hastalanmaktan çok daha zordur.

Yorumlar kapatıldı.