İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Aramızdaki duvar kalkmalı

ECE BAYKAL

Türkiye 17 Aralık’a kitlenmiş, yüzünü Batılı devlet büyüklerine çevirmiş sözleri süzgeçle süzerken, bir takım insanlar farklı bir sınırı aştılar. Sınırı kapatan özne, ilk olayın nesnesi. Türkiye yıllardır üyesi olmaya çalıştığı AB kapılarını zorlarken yan komşusu Ermenistan’ı dış kapıya bile yaklaştırmıyor. Bunun başlıca sebebi Ermenistan’ın Karabağ ile olan sorunu ve “soykırım” tartışmaları. Ermeni diasporasının çoğunlukta olduğu Avrupa ülkeleri de, “soykırım” konusunda hassas. Geçtiğimiz hafta Fransa Dışişleri Bakanı Michel Barnier tam üyelik müzakereleri sırasında, Türkiye’den, “geçmişte yaşanan Ermeni trajedisini tanımasını isteyeceğini” söyledi. Bütün bu gelişmeler yaşanırken ‘öteki’ sınırı aşan ‘Doğu Konferansı’nın yaklaşık 30 katılımcısı ise Ermenistan’da sessizce karşılandı. Bir grup gazeteci, akademisyen ve yazardan oluşan katılımcılar, Ermeni basınından çok fazla ilgi görmedi. İlk kez gerçekleştirilen bu kapsamlı sivil girişimin üç gün boyunca sadece 2-3 yayın kuruluşunun muhabirleri tarafından izlenmesi, Türkiye ile ilgili haberlerin gazetelerin ilk sayfalarından eksilmediği bir ülke için şaşırtıcıydı.

Bir kapalı kutu

Bir sınırını Türkiye’nin kapadığı, Azerbaycan sınırında da Karabağ meselesi yüzünden savaş yaşanan Ermenistan bir kapalı kutu misali… Bu kapalılık sokaklarda yürüyen insanlara, tezgahtarlara ve hatta Yerevan’ın o sisli havasına dahi yansımış. Ülkeyi son 15 yıldır en çok sarsan olayların başında SSBC’nin dağılması, Gümrü depremi ve Karabağ olayı geliyor. 2000 başları itibarıyla Ermenistan’ın dış borçları 800 milyon dolar oluyor, işsizlik oranı ise yüzde 11. Aynı yıl yabancı yatırımlar ülkeye giriyor ve Sovyetlerin eski mirasyedisi 2002 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne üye oluyor.

Sokaklardaki toplu taşıma araçlarının çokluğuna, eski model arabalara, daha havaalanında insanın karşısına çıkan Rus askerlerine ve Avrupa’nın birçok meydanından daha büyük Cumhuriyet Meydanı’na bakınca derin bir Sovyet havası yaşatan Yerevan’da halkın çoğunluğunun liberal görüşlere sahip olması ilginç. Komünist Parti son seçimlerde yıllardan sonra ilk kez yüzde 5’lik barajı geçememiş.

İlk görüşmeye gittiğimiz Yerevan Devlet Üniversitesi’ndeki Türkoloji bölümü Öğretim üyeleri İstanbullu olduğumuzu öğrenince “Çok gelmek isterdik” dediler. Davetimiz karşısında takındıkları çekingen tavrın sebebinin de önyargı değil maddi imkansızlık olduğunu sonradan anlayabildik.

Devlet Üniversitesi’ndeki akademisyen ve öğrencilerden Yazarlar Birliği Başkanı’na, Kutsal Eçmiadzin’in Baş Patriği’den, bölgenin en büyük tiyatrosu Sundukyan’ın oyuncularına kadar herkes 1915’te yaşananları ‘soykırım’ olarak adlandırıyor. Kavramlar üzerindeki bu karmaşıklığa son verilmesi ve iki ülkenin diyalog kurmaları amacıyla 3 yıl önce Viyana Üniversitesi’nden bir profesörün oluşturduğu Türk-Ermeni İlişkileri Platformu 2005 yılında gerçekleşecek. Türk tarafından Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu’nun, Ermeni tarafından Soykırım Müzesi Müdürü tarihçi Lavrendi Bağresyan’ın katılacağı platforma temsilci kurumlar soykırımı savunan ve reddeden tarihi belgelerle katılacaklar. Bağresyan’ın da Halaçoğlu’nun da tavırları hükümetlerinin resmi görüşünü yansıtıyor, halkların değil.

Ilımlı bir bakış

Görüştüğümüz kurumlar arasında en ılımlı olan ARMAT (Ermeni Politik Araştırmalar Merkezi), Türk-Ermeni ilişkilerinde hem sivil toplum kuruluşlarıyla hem de iki ülkenin dışişleri bakanları aracılığıyla önemli rol üstlenmiş. ARMAT bugün bir sivil toplum kuruluşu olarak çalışmalarını sürdürüyor. Başkan Papgen Ararkçıyan ‘soykırım’ sözcüğünü ağzına almamakta direniyor ve sadece sınırların açılmasını, halkların birbirlerini tanıdıkça kaynaşacağını söylüyor. Sokaktaki sıradan Ermeni vatandaşın ise Türkiye’yle tek derdi sınırların açılması. Annelerinin, dedelerinin doğduğu toprakları görmek, biraz da Türkiye’den gelecek yabancı sermaye ‘umudu’. ARMAT’ın Türk – Ermeni ilişkilerini Uzlaştırma Komisyonu Başkanı Alexender Arzumanyan’ın bu konudaki sözleri Ermeni halkının görüşlerini özetliyor: “AB yolundaki Türkiye ve Ermenistan’ın arasında blok gibi tutulan bir duvar kalmamalı.”

ECE BAYKAL: GS Üni., öğrenci

Yorumlar kapatıldı.