İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bir AB gerçeği daha

Emin ÇÖLAŞAN

FRANSA Dışişleri Bakanı bombayı patlattı: ‘Müzakereler başlayınca Ermeni trajedisini masaya getireceğiz.’ Adam ‘Ermeni soykırımı’ demedi, bunu ‘diplomatik dille’ söyledi.

Bizim hükümetten ise bu sözlere tık yok, tepki yok. Aman, bir müzakere tarihi versinler de, ne yaparlarsa yapsınlar. Ne yazıktır ve ne utanç vericidir ki, aymazlık bu boyutlara ulaştı.

Bu sözlere muhatap olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı dünkü Meclis konuşmasında hemen ‘Hayır bayım Ermeni soykırımı yoktur, karşımıza böyle gelecekseniz alın AB’nizi başınıza çalın’ diyemez miydi? Demesi gerekirdi ama diyemiyor…Çünkü her açıdan AB’nin kucağındayız.

17 Aralık günü belli koşullarla müzakere tarihi verecekler… Ve dananın kuyruğu esas ondan sonra kopacak. Karşımıza işte bu gibi koşullarla gelecekler.

Bunlara Ege, Kıbrıs, Güneydoğu, Kürtçülük, tarımın yok edilmesi gibi konuları da ekleyin.

***

Fransa Dışişleri Bakanı’nın sözlerinde yer bulan ‘Ermeni trajedisi’, Türkçesiyle Ermeni soykırımı palavrası nedir? Kısaca anlatayım. Yıl 1915. Birinci Dünya Savaşı içindeyiz. Irak, Filistin, Çanakkale ve Doğu Anadolu cephelerinde boğuşuyoruz. O sırada Anadolu’da çok sayıda Ermeni yurttaşımız var. Bunlar geçmişte de çeşitli zamanlarda ayaklanmış durumda.

Ayaklanma süreci Rus ordularıyla boğuştuğumuz Doğu cephesinde giderek artıyor. Ermeni çeteleri ordumuzu arkadan vurmaya başlıyor. İçimizden fışkıran işbirlikçi hainler Rus ordusunun yanında yer alıyor. Doğu’da Van gibi pek çok yerleşim birimini ele geçiriyorlar. Korkunç bir Müslüman katliamı yapılıyor.

Doğu Anadolu cephesinde ordumuz iki düşmanla boğuşuyor. Rus ordusu ve bizi arkadan vuran Ermeniler.

Hükümet karar alıyor. Savaş bölgesindeki -dikkat ediniz, sadece savaş bölgesindeki- Ermeniler bölge dışına çıkarılacak. Yoksa memleket elden gidiyor. O günlerin ilkel koşullarında toplu göç başlatılıyor. Ermeni kafileleri asker eşliğinde Suriye ve Irak taraflarına sürülüyor.

Adına ‘tehcir’ denilen bu toplu göç sırasında elbette üzücü olaylar oluyor. Pek çok Ermeni ölüyor.

***

Ermeniler ve Batı dünyası bunu bütün dünyaya ‘soykırım’ olarak yansıtıyor ve günümüze kadar bu işin propagandası yapılıyor.

Hayır, ortada soykırım yok. Karşılıklı çatışma, vuruşma, hatta savaş var. Her iki taraftan da on binlerce insan ölüyor. Devlet, kendisini arkadan vuran kendi vatandaşı Ermenileri sürgüne gönderiyor. Bunların hepsi belgeli.

Eğer soykırım olsaydı savaş bölgesi dışında, örneğin Ege’de yaşayan Ermenilerin de sürülmesi, öldürülmesi gerekirdi. Onu da bırakın, birkaç yıl önce İstanbul’da ayaklanan, Osmanlı Bankası’nı basan İstanbul Ermenilerine ve silah deposuna dönüşmüş kiliselerine bile hiç kimse dokunmadı ve onlara en ufak bir zarar verilmedi.

Acı olaylar yaşandı, insanlar birbirini kesip biçti, çok kan aktı ama tamamı iki taraflı oldu.

Kendi ülkesine ihanet eden, düşman ordusuyla işbirliği yapıp ordusunu arkadan vuran Ermeni vatandaşlarımızın da, ne yazık ki canı acıdı.

İşin özü ve tarihin gerçeği böyle.

***

Şimdi Fransa Dışişleri Bakanı ‘AB ile müzakereler başladığında bu konuyu Türkiye’nin önüne ısrarla getireceğiz’ diyor.

Getirip ne yapacaklar? ‘Özür dileyin, soykırımı kabul edin’ diyecekler.

Başbakan dün Meclis kürsüsünde hamaset nutukları atıyor, ‘Lütfen sumenin altından yeni engeller çıkarmayın’ demekle yetiniyordu.

Beklerdik ki, Fransa Dışişleri Bakanı’nın ağzından bir gece önce çıkmış olan bu sözlere anlamlı, tutarlı bir yanıt versin. Tarihin gerçeklerini, ortada soykırım olmadığını, Türk devletinin bu konudaki görüşünü hiç değilse birkaç cümle ile açıklasın ve geri adım atmayacağımızı söylesin.

İlginçtir, hiçbir şey demedi! Diyemedi!

Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete! Bakalım daha neler görüp yaşayacağız, neleri sineye çekeceğiz, nasıl utanacağız.

Yorumlar kapatıldı.